[5]

70 3 0
                                    

"Jeongin lütfen!!!!"

"Seninle baş başa evde kalmayı tercih ederim."

Günlerden Salı'ydı. Yani Yoon'a bakmalarının üzerinden tam olarak 4 gün geçmişti. Hyunjin, Seungmin, Jeongin ve Felix dörtlüsü okul çıkışı kütüphaneye gelip ders çalışmak için anlaşmışlardı. Hyunjin'in tek amacı Jeongin'i görmek olsa bile o da bu anlaşmaya dahildi tabii.

Yaklaşık yarım saattir, yani buluştuklarından beri, Hyunjin Jeongin'e bu akşam arkadaşlarından birisinin partisine onunla beraber gelmesi için yalvarıyordu.

"İnsanları rahatsız ediyorsun sessiz ol." Hyunjin'in biraz yükselen sesi yüzünden ağzını kapatmak zorunda kaldı Jeongin. "Ama gelmiyorsun, n'apayım?" Jeongin'in eli hâlâ ağzındayken konuşmaya devam etmişti Hyunjin.

Bıkkınlıkla nefes verdi Jeongin. Elini çekti ve konuşmaya başladı.
"Tamam. Geliyorum ama bir şartım var."

Sevinçle Jeongin'e yaklaştı ve meraklı gözlerle ona bakmaya başladı Hyunjin. "Neymiş?"

"2 Saatten fazla kalmak yok. Eğer 2 saati geçerse seni orada bırakıp giderim."

Sessiz olmaya çalışarak ellerini çırptı ve sonra önündeki kalemi eline aldı Hyunjin. "Söz veriyorum sadece 2 saat kalacağız!"

Hyunjin'in bu neşeli haline güldükten sonra dersine geri döndü Jeongin. Hayatında hiç böyle yerlere gitmemişti. Genelde Minho ve Chan'la evlerinde buluşuyordu çünkü ailesi akşam 6'dan sonra evden çıkmasına izin vermiyordu.

Hyunjin içinse durum tam tersiydi. Neredeyse herkesle iyi geçinirdi, her akşam olmasa bile çoğu zaman arkadaşlarıyla beraber partilere katılır ve doyasıya eğlenirdi. Bunun yanında tabii ki ders çalışmayı da ihmal etmezdi ama sosyal hayatı daha ağır basıyordu.

"Bunu yaptığımdan ailemin haberi olursa ne olacak?" diye düşündü aniden. Birkaç saniyeliğine gözlerini kapattı ve aklına gelen kötü düşünceleri yok etmeye çalıştı. "Birisi orada olduğumu görür ve aileme söylerse eve geri dönmek zorunda kalırım. Eski iğrenç yaşantıma geri dönerim ve Hyunjin'le bir daha asla konuşamam."

"Ayrıca onları hayal kırıklığına uğratmış olurum ve bir daha yüzüme bile bakmazlar. Sadece Hyunjin'le değil, Minho ve Chan'la da görüşmeme izin vermezler. Tamamen yalnız kalırım ve öylece yaşamaya devam ederim."

Elindeki kalemi yavaşça kitabının üzerine bıraktı ve ayağa kalkıp hızlı adımlarla tuvalete doğru yürümeye başladı Jeongin. Kalbi o kadar hızlı çarpmaya başlamıştı ki, nefes alamıyordu.

Tuvaletlerin birisine girdi ve kapıyı kilitledikten sonra klozet kapağına oturup derin derin nefesler almaya çalıştı. Kollarını yuları katladı, önünü biraz açtı ve gözlerini kapattı. "Öğrenirlerse.. Öğrenirlerse çok kötü olacak."

"Jeongin!!!" Duyduğu tanıdık sesle gözlerini açtı bir anda. "Jeongin burada mısın?!!" Tuvaletlerin hepsine tıklatmıştı tanıdık sesin sahibi. "Jeongin iyi misin?!"

Kollarını geri katladı ve önünü kapatıp sifonu çekti Jeongin. Daha sonra kendine bir çeki düzen verip hiçbir şey olmamış gibi tuvaletin kapısını açtı. "Hyunjin?"

Rahat bir nefes verdi ve endişeli bir şekilde Jeongin'e sarıldı Hyunjin. "Neden bir anda tuvalete geldin? İyi misin? Bir şey mi oldu? Anlat bana."

Hyunjin'in endişeli haline güldü ve ayrılıp ellerini yıkamak için musluğu açtı. "Sadece biraz midem bulandı ama iyiyim."

Jeongin'in elini yıkamasını izlerken meraklı bir ses tonuyla yeniden konuşmaya başladı. "Hastalandın mı? Doktora gitmek ister misin? Ya da yurda gidelim biraz dinlen. Hem giderken ilaç da alırız, hemen iyileşirsin."

rewrite the stars, hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin