Yeni geldiği öğrenci yurdundaki ilk gecesini geçiriyordu Jeongin. "İstediğimiz zaman dışarı çıkabiliyor muyuz?" Camdan dışarı bakarken aniden oda arkadaşına dönüp bir anda aklına gelen şeyi sordu.
"Hayır, akşam dokuzdan sonra çıkamıyoruz." Elindeki telefonla uğraşırken cevap vermişti oda arkadaşı Seungmin.
Anladığını belirten bir şekilde kafasını salladı ve saate baktı Jeongin. Saat sekiz buçuktu. Yani dışarı çıkma yasağının başlamasına yarım saat vardı.
Aniden hareket etti ve dolabından montunu alıp üzerine geçirdi. "Dışarı çıkacağım, geliyor musun?" Çıkmadan önce nezaketen Seungmin'e gelip gelmek istemediğini sormuştu. "Hayır." Fakat olumsuz bir yanıt almıştı.
Kafasıyla Seungmin'i onayladı ve ayakkabılarını giyinip dışarı çıkmak için asansörün gelmesini beklemeye başladı.
"Tek başıma çıkmasaydım iyi olurdu aslında." Her ne kadar yalnız olmak istese de içinde bir korku vardı.Asansöre binip aşağı indikten sonra kulaklıklarını takıp yurdun bahçesinde bir süre yürüyüş yaptı.
Hayatında ilk defa bir yurtta kalıyordu. Tanımadığı bir insanla aynı odayı paylaşıyordu ve kendine ait alanı neredeyse yok denecek kadar azdı. "Belki de ailemden uzaklaşmakta hata yapmışımdır."
Verdiği karardan daha ilk günden tereddüt etse de kendine zaman vermek istiyordu. Ailesinin baskısı son zamanlarda o kadar bunaltıcı olmuştu ki, Jeongin mecburen evden ayrılıp yurda gelmek zorunda kalmıştı.
Ailesine de "Her gün o uzun yolu gidip gelmek zor oluyor." bahanesini sunmuştu. İlk başta izin vermeyeceklerini düşünse bile bir mucize olmuştu ve izin vermişlerdi.
Bir süre aklını meşgul eden düşünceler eşliğinde şarkı dinleyerek yürüyüş yaptıktan sonra saatin dokuz olmasıyla içeri girmek zorunda olduğu için yurda doğru yürümeye başladı.
"Hey!" Aniden omzundan birisinin tutmasıyla kulaklığının tekini çıkardı ve şaşkınca arkasını dönüp omzundan tutan kişiye bakmaya başladı.
"Yardımına ihtiyacım var."
Omzundan tutan çocuğu incelemeye devam ederken ne hakkında yardımına ihtiyacı olduğunu merak etmişti. Önce etrafına baktı, daha sonra yeniden omzunu tutan çocuğa döndü. "Sen kimsin?"
Çocuk aceleyle arkasına dönüp kısa bir bakış attıktan sonra yeniden Jeongin'e döndü. "Adım Hyunjin. Bunları sonra konuşuruz, arkadaşımmış gibi davranabilir misin?"
Adının Hyunjin olduğunu öğrendiği çocuğun arkasından gelenlere baktı Jeongin. Daha sonra koluna girmesiyle neler olduğunu tam çözemeden şaşkınca Hyunjin'e bakmaya devam etti. "Lütfen."
Karşısındaki çocuk o kadar ısrarcıydı ki, kendisine reddetmek için zaman bırakmamıştı.
"Gelmiyor musun Hyunjin?"
Sonunda bir grup genç yanlarına yaklaşıp konuşmaya başladıklarında ikiside onlara dönmüştü."Kusura bakmayın arkadaşım onunla kalmamı istiyor." dedi Hyunjin az önceki aceleci halini belli etmemeye çalışarak.
Karşılarındaki gençler bir anda Jeongin'i incelemeye başladı. "Arkadaşın bu mu?"
"Daha önce hiç görmemiştik."
"Adı ne?"Aniden telaşlı bir gülüşle Jeongin'e döndü ve konuşmaya başladı Hyunjin. "Adı.."
Hyunjin'in yardım bakışlarına cevapsız kalmadan öne atıldı Jeongin. Hyunjin'e adını söylemediği için bu soruya o cevap veremezdi.
"Jeongin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rewrite the stars, hyunin
Fanfictionİkimiz de dışarıda saklanmak zorundayız. Senin bana, benimse sana ait olamadığım yerde.