Günler geçmişti Jeongin'in Hyunjin'le olan son konuşması üzerinden. Her günü Jeongin için bir işkence olmaya ve daha da artmaya devam ediyordu. İçindeki Hyunjin özlemini bir türlü bastıramıyordu ve bu yüzden derslerine de odakalanamıyordu. "Unutmalıyım.. Unutmalıyım..."
Başı ağrıdığı için gözlerini sımsıkı kapattı ve kafasını masaya koydu. "Unutamıyorum." Sinirle elini yumruk yaptı ve masaya vurmaya başladı.
Hyunjin'i unutamadığı gerçeğini kendisinden başka kimse bilmediği için hiç kimseye anlatamıyordu ne kadar acı çektiğini. Dışarıdan bakanlara göre Jeongin çoktan aşmıştı Hyunjin'i. Kendisi de öyleymiş gibi davranmaya çalışsa da başaramıyordu.
"Unutmalıyım.. Unutmalıyım... Unutmalıyım..""Al bakalım~" Elindeki kahvelerle Seungmin yanına oturunca kafasını kaldırdı Jeongin. Kendini toparlamak adına yüzüne büyük sahte bir gülümseme yerleştirdi.
"Teşekkürler."
Seungmin memnun olmuş bir şekilde masaya oturduktan sonra kahvesinden bir yudum aldı. "Bir kütüphanenin kahvesi nasıl bu kadar iyi olabilir?! Mükemmel!!" Daha sonra bir yudum daha aldı.
Jeongin arkadaşının bu haline güldükten sonra aldığı kahvenin tadını merak edip bir yudum aldı. "Şimdi sana hak veriyorum." dedi içtikten sonra. Gerçekten de Seungmin'in dediği gibi mükemmeldi.
İkili bir süre ders çalışarak kahvelerini içtikten sonra Seungmin aniden kafasını kaldırdı ve Jeongin'e bakmaya başladı. Söyleyecek bir şeyi var gibi görünüyordu.
"Jeongin bir şey söyleyeceğim."
Seungmin'in konuşmaya başlamasıyla kafasını kaldırdı ve arkadaşını dinlemeye başladı Jeongin.
"İzin almanın imkansız gibi bir şey olduğunu biliyorum ama acaba bu akşamki partiye katılsak mı?" İlk başta sesi biraz az çıkmıştı çünkü Jeongin'in vereceği tepkiden korkmuştu.
Bir süre sessizce düşündü Jeongin. "Ailem kütüphane dışında bir yere gitmeme izin vermiyor, biliyorsun."
Jeongin konuştuktan sonra sinsice gülmeye başladı Seungmin. "O zaman bugün projelerimizi bitirmek için gece geç saate kadar kütüphanede kalıp ders çalışıyoruz!"
Seungmin'in ne anlatmak istediğini anlayarak güldü Jeongin. "Sen biraz fazla zekisin galiba." Hayatında ilk ve son kez gittiği partiden sonra hayatı kararmıştı Jeongin'in. Bu yüzden yeniden öyle yerlere katılmak pek de sıcak gelmiyordu ona.
"Ne partisi olacaktı bu?" diye sordu aniden.
Seungmin yine tereddüt ederek konuşmaya başladı. "Şey– Seoul, Yongsan ve Chungdam öğrencilerinin katılabileceği bir parti işte."
Seoul lisesinin adını duyduğu an gitmekten vazgeçti Jeongin. "Bence ben gelmesem daha iyi olur."
Tatlı bir ifadeyle dudaklarını büzdü ve Jeongin'e yaklaştı Seungmin aniden. "Ama Jeongin lütfen! Zaten zor zamanlar geçiriyorsun. Evden okula gidip gelmekten sıkılmadın mı? Hem kafan dağılır, gidelim işte!!"
Seungmin ne kadar ikna etmeye çalışsa da bir türlü 'evet' demiyordu Jeongin. Hyunjin'le karşı karşıya geleceklerini ve oradaki herkesin onlar için beklediğini biliyordu. "Olmaz dedim Seungmin."
"Jeongin söz veriyorum bu parti sana çok iyi gelecek!! Lütfen gidelim!!" Son kez tatlılık yaparak Jeongin'den izin koparmaya çalıştı Seungmin.
"Sikeyim okulu."
"Tamam, gidelim."Jeongin'in son anda verdiği onayla sımsıkı sarıldı Jeongin'e Seungmin. "Yaşasın!!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rewrite the stars, hyunin
Hayran Kurguİkimiz de dışarıda saklanmak zorundayız. Senin bana, benimse sana ait olamadığım yerde.