Hayatının en güzel sabahına uyandı o gün Hyunjin. Gözlerini araladığı an hâlâ kollarının arasında olan ve bir santim bile kıpırdamamış olan bedene baktı. Önce saçlarını okşadı, sonra yavaş yavaş yüzünün tüm ayrıntılarını inceledi.
Gülümsedi kendi kendine, elini tutmaya başladı Jeongin'in. Tam o sırada yavaşça gözlerini araları Jeongin. Karşısında Hyunjin'i görmesiyle derin bir nefes aldı ve gülümsedi aniden. "Günaydın."
Jeongin'le ellerini kenetledi ve gülümsemeye başladı Hyunjin de. "Günaydın bebeğim."
Yüzünü buruşturdu ve gülerek geri çekildi Jeongin. "Bebeğim?"
Jeongin'in belinden tutarak kendisinden ayrılmasını önledi ve gülümseyerek öncekinden daha fazla yaklaştı Hyunjin. "Bebeğim değil misin?"
Burnunu Hyunjin'in burnuna sürttü ve gülerek konuştu Jeongin. "Öyleyim."
Hyunjin tam Jeongin'i öpüp geri çekildiği anda telefonu çalmaya başladı ve kelimenin tam anlamıyla 'mızmızlanarak' Jeongin'den ayrılıp yanında duran komodinin üzerinde duran telefonuna uzandı. "Bi' gözümüzü açsaydık be"
Hyunjin'in mızmılanmasına güldüğü sırada Hyunjin'le beraber kimin aradığına baktı Jeongin.
"Chan Hyung"
Kimin aradığını gördükleri anda ikiside aynı anda birbirine bakmaya başladı. O an yüzlerindeki ifade tam olarak 'Neler oluyor?' gibiydi.
Telefonu açtı ve kulağına götürdü Hyunjin. O sırada Jeongin Hyunjin'e daha fazla yaklaşarak kulağına koyduğu telefonu dinlemeye başladı.
"Hyunjin Jeongin yok!!" Chan'ın duyamayacağı şekilde hafif bir kahkaha attı Hyunjin.
Daha sonra güldüğünü belli etmeden konuşmaya başladı. "Sana da günaydın Chan hyung, evet."
"Hey, Sen iyi misin? Jeongin yok, kayıp!!!" Chan'ın sesi hiç olmadığı kadar endişeli geliyorken gülerek Jeongin'e döndü Hyunjin. Daha sonra Jeongin'e bakmaya devam ederken konuşmaya başladı.
"Ciddi misin??!! Aman tanrım, nereden biliyorsun??" Sesinden belli oluyordu gayet yapmacık bir tepki verdiği, fakat Chan o kadar endişeliydi ki anlayamamıştı.
Oflama sesi duyuldu telefonun karşısındaki çocuktan. "Bilmiyorum, ailesi beni aradı yanında mı diye sordular hayır dedim. Arıyoruz açmıyor, dün gece evden çıkmış, hâlâ geri dönmemiş."
Jeongin ve Hyunjin kahkaha atmamak için zor duruyorlardı. 'Söyleyeyim mi?' diyerek ağzını oynattı Hyunjin yanındaki çocuğa bakarak. "Hayır?? Çok eğlenceli!!" diyerek devam etmesini söyledi Jeongin.
"Hmmm.. Nerede olabilir ki?" düşünüyormuş gibi bir ses çıkardı Hyunjin. Daha sonra yeniden konuştu. "Belki Yeojin'in yanındadır."
"Ah!!!!!" Fakat konuştuktan hemen sonra aniden Jeongin'in koluna vurmasıyla çığlık attı. Neler olduğunu sormak için yan tarafına döndüğünde Jeongin sinirli görünüyordu. "Ne demek 'Yeojin'in yanındadır'??" diyerek ağzını oynattı Jeongin.
"Hyunjin, sen iyi misin? Neden bağırıyo– Bekle–" Jetonlar teker teker düşmeye başlamıştı Chan'a.
"Jeongin yanında, değil mi geri zekalı??" daha sonra Chan bıkkınlıkla nefes verip yeniden konuştuğunda, Hyunjin ve Jeongin ikilisi kahkaha atmaya başladılar."Uhmm.. Bilmem ki, bence evime gelip kendiniz görmelisiniz." dedi ve telefonu Chan'ın yüzüne kapattı Hyunjin. Daha sonra ikiside kahkaha atmaya devam ettiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rewrite the stars, hyunin
Fanfictionİkimiz de dışarıda saklanmak zorundayız. Senin bana, benimse sana ait olamadığım yerde.