Aradan bir hafta geçmişti ve sonunda Jeongin'in okuluna gelebileceği gün sonunda gelmişti.
Çok uzun olmasa bile Hyunjin için sanki asırlar geçmiş gibi hissettiriyordu. Bu bir hafta içinde çoğu zaman Jeongin'i özlediği için ağlamıştı ve arkadaşları endişelendikleri için Hyunjin'in kafasını dağıtmaya çalışmışlardı.
Jisung, Minho, Hyunjin, Seungmin ve Chan beşlisi hafta içinde Hyunjin'in moralini düzeltebilmek için üç kez buluşmuşlardı. Ayrıca Changbin ve Felix'de ellerinden geleni yapmışlar ve Hyunjin'i asla yalnız bırakmamışlardı.
Bir hafta sonra ilk kez Hyunjin belki bir umut Jeongin'i görebilir diye mutlu bir şekilde uyanmıştı.
Artık Jeongin olmadığı için Seungmin, Changbin, Felix, Jisung ve Hyunjin beraber okula gitmeye başlamışlardı. Ayrıca Hyunjin, Seungmin'le aynı odada kalma işini tamamen halletmişti.
"Anladın mı Seungmin? Jeongin'i görür görmez ilk benim yerime sımsıkı sarılacaksın!" Uyandığından beri 40. kez aynı cümleyi tekrar etti Hyunjin.
Bıkkınca derin bir nefes verdi ve hâlâ yürümeye devam ederken Hyunjin'in ağzını kapattı Seungmin. "Tamam dedim Hyunjin. Tamam. Yemin ederim en çok senin yerine sarılacağım."
Seungmin'in ağzını kapatmasıyla suratını astı ve yere bakmaya başladı Hyunjin. Son zamanlarda hiç olmadığı kadar alıngan olduğu için insanların en ufak bir hareketlerine ya da sözlerine bile üzülür olmuştu. "Ama çok özledim Seungmin."
Konuştuktan sonra önüne dönmesi ve Yongsan lisesi tabelasını görmesiyle heyecandan midesi bulanmaya başladı Hyunjin'in. Seungmin'i okulunun kapısından bırakacakları sırada belki şansı yaver gider ve Jeongin'i görebilirdi.
Heyecanla Seungmin'e daha fazla yaklaştı ve okulun kapısının önünde Seungmin'i yolcu etmek için durdu Hyunjin. "Canım arkadaşım okulda zorbalara dikkat et" Konuşurken Seungmin'e bakmıyordu bile Hyunjin. Tek amacı bahçeye göz gezdirirken Jeongin'i görebilmekti. "Ayrıca derslerde uyuma ve sakın aç kalma tamam mı arkadaşım"
Hâlâ arkasındaki bahçeyi kontrol etmeye devam ederken Seungmin'in saçlarını okşamaya ve üzerini düzeltmeye başladı. "Okul kurallarına uy ve derslerine sık–"
Neredeyse bir haftadır hayalini kurduğu anı yaşadığı için ani bir şokla lafını yarıda kesti Hyunjin. Karşısında duran tanıdık bedeni baştan aşağı süzdükten sonra gözlerinin dolduğunu hissettiği için gözlerini kırptı ve yutkundu.
Hyunjin'in aniden susmasıyla arkadaşlarının hepsi baktığı tarafa döndü. "Seungmin üçlü sarılmamız lazım." Hâlâ karşısında durup öylece kendisine bakan Jeongin'e bakmaya devam ederken Seungmin'le konuştuktan sonra yürümeye başladı Hyunjin.
Hızlı adımlar attığı için insanlara çarpıyordu fakat gözlerini Jeongin'den bir saniye bile ayıramadığı için özür dileyemeden öylece geçiyordu. "Bekle!" Arkasından gelen Seungmin'in aniden kolunu tutmasıyla durdu ve dakikalar sonra ilk defa gözlerini Jeongin'den çekip Seungmin'e döndü.
"İlk ben sarılırsam daha arkadaşça duracak." Seungmin'e cevap bile verememişti Hyunjin. Sadece kafasını sallamakla yetinmişti ve Seungmin'in önden gidip Jeongin'e sarılmasını beklemişti.
"Seni çok özledim!!" Sevinçle kollarını Jeongin'in boynuna dolarken konuştu Seungmin.
Daha sonra Hyunjin geldi yanlarına ve uzun bir zaman sonraki gerçek gülüşünü yüzüne takıp sarılmaya devam eden Seungmin & Jeongin ikilisine sarıldı. "Ama en çok ben özledim." Sarılmaya devam ederken sadece Seungmin ve Jeongin'in duyabileceği bir ses tonuyla konuştu Hyunjin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rewrite the stars, hyunin
Fanficİkimiz de dışarıda saklanmak zorundayız. Senin bana, benimse sana ait olamadığım yerde.