2.Bölüm

1.7K 69 27
                                    

Yeniden merhaba herkese yeni bölüme hoş geldiniz buyrun efeniiim

Sıla

Yunus beni evine bıraktıktan sonra kendi evim gibi istediğimi yapabileceğimi sıkı sıkı tembih ettikten sonra antrenmana gitmek için evden çıkmıştı.

Çocukluğumuzdan beri birbirimizle hep çok iyi anlaşmış birlikte gülmeli ağlamalı bir sürü anı edinmiştik. Yaz tatilini iple çekerdim amcamların gelmesi için odamın küçük penceresinden yollarını gözetlerdim. Yine de ilk fırsatta kendime bir ev bulmam gerekiyordu benim için elinden gelen her şeyi fazlasıyla yapmıştı daha fazla ona mahcup olmak istemiyordum.

Telefonumun alarm sesi beni derin düşüncelerimden çekip uzaklaştırdı. Online seanslarımı unutmamak için alarm kurmuştum.  Çantamdan bilgisayarımı, kitaplarımı, not defterimi çıkardım. Bir lavanta tütsüsü yakarken danışanıma bağlantı gönderdim.

...

Fırından çıkardığım kakaolu keki soğuması için fırının üstüne bıraktım. Bugün için tüm isim bitmişti. Kekin soğumasını büyük bir açlıkla bekliyordum. Telefonumun zil sesiyle gözlerimi kekten ayırıp telefonu açtım.

"Efendim Yunus?"

"Naber kız nasılsın? Merak ettim seni yok değil mi bir sıkıntı iyisin?" beni böyle güzel düşünmesi yüzüme bir tebessüm düşürmeye yeterli olmuştu bile.

"Gayet iyiyim bir iki işim vardı onları yaptım şimdi dinlenmeye çekildim. Akşama istediğin bir şey varsa yapabilirim." kendimi yeteri kadar mahcup hissediyordum en azından bir iki işin ucundan tutmak beni rahatlatacaktı.

"Yok canım hiç zahmet etme hem dedim ya sana bizim çocuklarla takılacağız diye seni de bekliyorum bak hem biraz kafan dağılır."

"Tamam Yunus tamam geleceğim." ısrarlarına daha fazla direnmek mümkün değil gibi görünüyordu.

"Heh şöyle. Ben sekiz dokuz gibi gelirim ona göre hazırlanırsın." zafer kazanmış edasında sevinmesi kulağa komik gelmişti. Ufak bir kahkaha eşliğinde onu onayladım.

"Tamam Yunus akşam görüşürüz."

Telefonumu kapattıktan sonra çayımı ve kekimi alıp salondaki geniş koltuğun üzerine olabildiğince yayılarak oturdum. Uzun süredir kendimle bu şekilde baş başa kalamamıştım. İstanbul'a gelme kararımı sorguladığım geceyi saymazsak tabii.

1 hafta önce

Sonunda bir iş buldum.

Bugün Ege Üniversitesi Psikoloji bölümden mezun olalı neredeyse altı ay oluyordu ve ben en nihayetinde doğup büyüdüğüm Samsun da kendime bir iş bulmuştum. Çocuk bakımevinde çocuklarla çalışacak olmanın mutluluğu ile doluydum.

Eve dönerken yol üstünde bir pastaneden annemin sevdiği tatlılardan almak için durmuştum. Hem belki yeni işimi kutlardık.

"Sıla?" arkamı döndüğümde babamın eski bir arkadaşının oğlunu görmeyi beklemiyordum. Benden en az on yaş büyüktü ve bu mesafeden bile leş gibi alkol kokusunu alabiliyordum.

"Eğer bir iki adım daha atarsan yeminim olsun acımam sana."

"Senin gibi güzel bir kıza hiç yakışıyor mu böyle hareketler prenses."

Prenses senin.. hayır hayır sakinim, panik yok, panik yok Sıla.

Onunla daha fazla muhatap olmamak adına hızlıca pastaneye girdim. Annemin sevdiği tatlılardan alıp hızlı adımlarla pastaneden çıktım bir de babamın bitmeyen sorgularına maruz kalacağım belliydi.

"Senin güzel canın tatlı mı istedi? Söylesen ben sana alırdım." yaslandığı duvardan ayrılıp yanıma doğru adımlar atarken çoktan arabama binmiştim bile.

...

"Anne ben geldim." kıyafetlerimi portmantoya astım ve salona yanlarına geçtim.

"Kızım nerdesin sen gecenin bu saati olmuş." tam anneme açıklama yapmak için ağzımı açmıştım ki babam araya girdi.

"Sen edepli uslu evinde oturamayacak mısın! Gecenin bir vakti kız kısmının ne işi var dışarıda!" artık karşısında o küçük kız çocuğu yoktu artık ağlamıyordum artık gözlerim dolmuyordu.

Duygusuz ve donuk yüz ifademle yüzüne bakmaya devam ettim. Söylemek istediği kelimeyi söylemesini bekliyordum. Tüm zehrini kusmasını bekliyordum.

"Tamam artık bağırışıp durmayın kız iş bulmuş ne güzel sevinelim." annem acınası halimizi toparlamaya çalışıyordu.

"İş miş yok! Otursun evinde kocasının dizinin dibinde." bardağı taşıran son damla olmuştu. O arkadaşının oğlu Halukla beni evlendirmeye merak salmışlardı.

"Yeter ya yeter! Hayatım boyunca bir kere baba yalnızca bir kere bana sordun mu benim hayatıma yön verirken? Bak artık başına dert değilim kendi ayaklarımın üzerinde durarım Allah'ın izniyle. Senin tek kuruşuna ihtiyacım yok!"

günümüz

İşte bardağı taşıran gün o gün olmuştu. Bir iki gün Samsun da bir otelde kaldıktan sonra Yunus sayesinde İstanbul'a gelmiştim. Bundan sonra ne olacağı ise büyük bir bilinmezlikten fazlası değildi.

Kapı sesi beni düşüncelerimden çekip aldı. Üstüme başıma çeki düzen verip kapıya gittim.

"Kim o?"

"Benim Tuğçe." yengemin sesini duymamla birlikte kapıyı açtım. Bir kız kardeş edasında kocaman bir sarılmayla içeri geçtik. Yunus ile uzun süredir güzel giden bir ilişkileri vardı ve aramız her zaman çok iyi olmuştu.

"Kusura bakma kuzum anca gelebildim. Nasılsın? İyi misin?" dizime koyduğu elimi tuttum.

"İyi olmaya çalışıyorum. " diye kısa bir cevap verdim.

"Daha iyi olacaksın hatta bugün senin miladın olacak kızım. Bak ben bir iki bir şey aldım akşam için dene beğendiğini giy beğenmezsen çıkar alırız bir şeyler." neşeli tavrı yüzümü bir nebze olsun gülümsetmişti.

"Teşekkür ederim ama ne gerek vardı zaten size yeterince mahcup oluyorum."

"Bir daha ağzından böyle sözler duyarsam bozuşuruz Sıla. Hadi kalk çok güzel olmamız gereken konular var." ellerimden tutup ayağa kaldırdı. Elime tutuşturduğu poşetleri birer birer yatak odasına götürüp hepsini yatağın üzerine serdikten sonra birlikte hazırlanmaya başladık.

 Elime tutuşturduğu poşetleri birer birer yatak odasına götürüp hepsini yatağın üzerine serdikten sonra birlikte hazırlanmaya başladık

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

yunusakgun17, keremakturkoglu ve diğer 10.407 kişi beğendi

@silaakgun: go girl🍷

Bölüm sonu

Merhaba sevgili okuyucularım bir bölümün daha sonuna geldik. Sizin görüşleriniz benim için her zaman çok değerli görüşlerinizi bekliyorum sevgilerimle✨

Son Kadeh |Kerem Aktürkoğlu|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin