20.Bölüm

256 20 8
                                    

1 ay sonra

Sıla

Bugün bahar alerjimin çok kötü etkilmesinden dolayı aldığım izin son bulmuştu. Kalkıp gitmem gereken bir işim vardı oysa uyumaya o kadar alışmıştım ki..

Zorla yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Ardından mutfağa geçip dünden hazırladığım sandviçleri ve meyve suyunu bir poşete koydum. Keremle uzun zamandır baş başa bir şeyler yapamıyorduk ve bu durum ikimizinde canını sıkıyordu. Bende ona sürpriz yapmak istemiştim.

Her şeyi koyduğumdan emin olduktan sonra en zor kısma gelmiştim. Ne giyeceğime karar vermek kesinlikle en zor şeydi. Klasik bahar kombinlerinden beyaz tişörtümü ve küçük çiçekli kırmızı eteğimi giymeye karar verdim. Küçük bir makyaj yaptığımda çoktan hazırdım.

Kerem bugün izinliydi her ne kadar beni götürmeyi teklif etsede onu uykusundan etmeye kıyamadım. Ona güzel bir günaydın mesajı attıktan sonra çantamı alarak evden çıktım.

...

Yaklaşık 45 dakikalık bir yolculuktan sonra sonunda tesislere gelebilmiştim. Yaklaşık 20 dakika olan yol trafikle katlanmıştı. Neyseki geç kalmış sayılmazdım. Girişteki güvenlik görevlisine kartımı gösterip içeri girdim. İstediğim tek şey bugün işlerimin çabuk bitmesiydi.

Kendime bir kahve aldıktan sonra koşar adım odama geçtim ve eşyalarımı yerleştirdim. "Sıla, hoş geldin canım. Nasılsın daha iyi misin? Özlettin kendini." kafamı kaldırdığımda üstüm Pelin ablayı görünce gülümseyerek ona sarıldım.

"Çok hoş buldum. Bende çalışmayı özlemişim Pelin abla, evde yatmaktan daral gelmişti."

"Güzel güzel, hadi toplantı odasına bir kaç yeni stajyer gelmiş onların departman dağılımını yapacağız." başımı sallayıp bilgisayarımı kapattım. Askıya bıraktığım çantamı alıp Pelin ablayı takip ederek toplantı odasına girdim. Çalışma arkadaşlarıma selam verip boş yerlerden birine oturdum. 

"Evet, herkesi burada gördüğüm için sevindim. Toplanma amacımıza değinmek istiyorum. Departmanımıza gelen yeni stajyer arkadaşlarımız var biliyorsunuz. Ve eminim bize katacak çok güzel şeyleri vardır. Görev dağılımlarını yapmıştık, biliyorsunuzdur. Tek bir arkadaşımız kalmıştı. Evet, Özgecim sende Sılayla çalışacaksın, onun ofisine yerleşebilirsin."

Gözlerim hemen Özge'nin üzerine kaydı. İnsanlara karşı genellikle ön yargılı yaklaşmazdım ama Özge'yi sevememiştim. Neyse canım bir aycık dayanırdım herhalde. Bozuntuya vermeden ufak bir tebessüm gönderdim.

***

Sabırlı bir insandım
Gerçekten sabırlı bir insandım
Taa ki Özge'nin kahkahalarından yaptıklarıma odaklanamayacak hale gelene kadar.

"Özge, heyecanlı oluşunu anlayabiliyorum ama halletmemiz gereken yığınla iş var ayrıca aynı ortamda çalışıyorsak hal ve hareketlerine çeki düzen vermeni öneririm." sert çıkan sesimi kontrol edememiştim açıkçası çok da umrumda değildi.

"Tamam da futbolcuları ne zaman görebileceğim?"

Ve evet canım altıncı hissim yine yanılmamıştı. Futbolcu sergisi sanki burası. Her neyse bu yanımı bastırarak nezih bir cevap vermeye çalıştım. "İşlerini bitirdiğin zaman tesiste birileri olursa belki." dedim.

"Ama önce futbolcuları görsem." konuştukça gözümdeki değeri eksiye düşmezmiş gibi bir de tuhaf tuhaf konuşmaya devam ediyordu. "Eğer işlerini bitirdikten sonra birilerini yakalayabilirsen belki bir fotoğraf çektirebilirsin." dedim. Özge, dediklerime bozulmuş olacak ki somurtarak önüne döndü. Çok da üzüldüm bu haline, tüh(!)

Bildirim sesiyle ters bakışlarımı Özge'den ayırıp telefonumu çıkardım.

Sevgilim♥️: beş dakikaya yanına geliyorum
Sevgilim♥️: sevgilim hanımı çok özlemişim

Siz: o da sizi baya özlemiş 🤭

Mesajım tek tik olmuştu. Demek ki buraya geliyordu. Hemen eşyalarımı toplamaya başladım. Günün geri kalanını evden halledebilirdim ve bugün bu kızı dövmeden kapanmış olurdu.

"Ohaaa, inanamıyorum iyi olacak hastanın futbolcu ayağına gelirmiş." Özge'ye göz devirerek hareketlerini izlemek için arkama yaslandım. Bakalım sevgilim bey ne tepki verecekti. Özge masasından kalktığında Kerem şaşkın bakışlarla bana bakıyordu.

"Ay pardon ben biraz şey oldum. Özge ben."

"Yok estağfurullah oluyor öyle şeyler." Kerem bana ne oluyor dercesine baktığında omuz silktim. Özge çantasından telefonunu çıkarıp bana doğru uzattı. "Şey Sıla bizim bir fotoğrafımızı çekebilir misin? Bizim kızlar kıskançlıktan çatlayacak." bana uzattığı telefonu hiç bozuntuya vermeden aldım. Kimin neresinden çatlayacağını birazdan görecektik.

"Şey Kerem Bey, siz ne için gelmiştiniz? Bir şey mi lazım? Yani benim işim yok zaten ben yardımcı olabilirim." gözlerimi büyüterek bir bakış attığımda Kerem yanıma doğru adımlayarak elimi tuttu. "Çok naziksiniz ama ben ilacımı almaya geldim zaten."

Hayır Sıla
Hayır şuan erime
Şuan için gidemez

Arkamızda şaşkınlıktan veya kıskançlıktan küçük dilini yutmuş bir Özge bırakarak tesisten çıktık.

**

"Kız sana resmen yiyecek gibi baktı diyorum sen diyorsun ki 'ne alakası var' çok alakası var beyefendi. Hem o kim oluyo da benim sevgilime öyle bakabiliyomuş? Onun o saçlarını öyle bir yola-" cümlem Kerem'in ağzıma bir şeyler tıkıştırması ile kesilmişti.

"Buradan senin mağaraya geçiyoruz herhalde güzelim." kinayeli söylemine önce gülsemde hemen kendimi toparladım.

"He ben mağaradan çıktım yani? Yani sen beni beğenmiyorsun yani?" sen şimdi elime düşmedin mi sevgilim bey...

"Kız, sus bakayım deme öyle Allah çarpar."

"O niyeymiş?" diye sordum. Kerem etrafa kısa bir göz gezdirip beni kendine çekti. Hayır hayır düşmemeliyim...

"Bu güzelliğe, bu tatlılığa haksızlık etmiş olursun güzelim benim. Lütfen şu güzel anımızın tadını çıkaralım." utanarak başımı sevgilimin boynuna gömdüm onun eliyse hemen belimi kavramış usul usul okşuyordu. Şuan kendimi o kadar huzurlu ve güvende hissediyordum ki bunu saatlerce anlatsam yetmeyecek gibi geliyordu.




Bölüm sonu

İstekler ve yorumları alayımm

Son Kadeh |Kerem Aktürkoğlu|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin