Herkese iyi bayramlar umarım keyfiniz yerindedir. Sınav falan derken bir çok şey araya girdi ve buraları çok ihmal ettim ama toparlamaya çalışacağım ani mutsuz bir final yazasım da yok değil ama bakicazz
Sıla'dan
Sabah sevgilim beyle güzel bir kahvaltıdan sonra tesislere doğru yola çıkmıştık. Kerem son zamanlarda çok durgundu her ne kadar bunu bana yansıtmak istemese de gerek maçlarda gerek baş başa kaldığımız zamanlarda bunu anlamak zor değildi.
Zor bir süreçten geçiyordu. Sosyal medyasından gelen ardı kesilmeyen linçler, hakaretler onu çok yıpratmıştı haliyle performansına da yansıyordu. Ligde son iki maçları kalmıştı ve birisi bir kaç gün sonraki Fenerbahçe maçıydı. Şuan kafasından geçenleri dinlemeyi, bilmeyi çok istiyordum ama Kerem bunları konuşmayı çok sevmezdi. İçindeki sessiz savaşları yeneceğinden kuşkum yoktu lakin bu yolda yanında olmayı istiyordum.
"Çiçeğim, daldın gittin ne düşünüyorsun bakayım?" yüzüne yerleştirdiği kocaman gülümsemesine karşılık gülümsedim.
"Hiiç sevgilim, şampiyonluk maçının nasıl geçeceğini düşünüyordum." dedim ama keşke demeseydim. Yüzünün düştüğünü fark edince dediğimden pişman oldum.
"Takma kafana sen, bizim çocuklar elinden geleni yapacaktır. Hatta şimdiden şampiyonluk kombinini düşün sen." son dediğine gülmeden geçemedim. İçinde ne kadar fırtınalar kopsada beni güldürmeyi hep başarıyordu.
Yaklaşık yarım saatlik bir yolculuk ardından tesislere gelmiştik. Kerem aracın etrafında dönüp kapımı açmıştı. "Ne kadar centilmensiniz beyefendicim, çok mersi." tuttuğu elimi nazikçe dudaklarına götürdü. "Her zamanki halim hanımefendicim." tam ona cevap verecekken bizi gören Berkan ve Barış gülerek yanımıza geldi.
"Ulan kero iyice hanımcı oldun başımıza ya."
"Hanımcıyım kardeşim itirazım yok. Sevdiğim hanım ne derse o benim için." utanmıştım hemde çok utanmıştım. Hemen bir bahane bulup yanlarından ayrıldım.
Kahve makinesinden zift gibi kahvemi aldığıma göre güne başlayabilirdim. Tam odama girecekken içeriden gelen seslerle duraksadım. Ses Özge'nin sesiydi ve telefonda birisi ile konuşuyordu.
"Ay öyle işte, nasıl yakışıklı anlatamam zaten görünce nasıl şok oldum bir bilsen." bu kız benim sevgilimden mi bahsediyordu?
E ben bunu yolarım?
"Hı evet, öyle minik bir pürüzümüz var. Onu ortadan kaldırınca hiçbir engel kalmayacak." pürüz? Ben miyim pürüz? Beni mi ortadan kaldıracakmış, güleyim de boşa gitmesin bari. O biraz sıkar canım.
Aklıma gelen fikirle gülümseyerek Pelin ablanın elime tutuşturduğu dosyaya baktım. Zafer gülümsemesi ile odaya girdim. Özge beni fark edince toparlanarak ayağa kalktı onu duyduğumu kestiriyor olmalı ki endişeli görünüyordu.
"Günaydın yok mu Özgecim? Neyse problem değil. Mesai çoktan başlamış hadi bakayım marş marş. Kadın futbol takımının maçı var. Bugünü onlarla geçiriyorsun bu dosyalarda ki bütün kutucuklar dolu şekilde görmek istiyorum. Aksi takdirde stajın yanar sanırım bunu istemezsin?"
İtiraz edecekken son söylediklerimin üzerine sustu. Başını önüne eğip ağzında bir şeyler geveledi ve odadan çıktı. En azından bir iş günü sükunet içinde geçecekti.
...
"Ya sevgilim, işim başımdan aşkın diyorum. Şunu bitireyim geleceğim antrenmanı izlemeye zaten." telefonda Keremle konuşuyordum. Üst üste aramış şimdi de antrenman sahasına inmem için beni ikna etmeye çalışıyordu.
"Tamam Kerem, geliyorum ama sadece on dakikam var." dedim bıkkınlıkla. "Tamam sevgilim benim."
Odamın kapısını kilitleyip antreman sahasına çıkan koridora doğru ilerledim. Takımın şen kahkahaları buraya kadar geliyordu bile. Sahaya girmeme bir adım kala bir çift el gözlerimi kapatınca refleksif olarak ellerini çekip kim olduğuna bakmadan karnına bir tekme savurdum.
"Aaahh! Lan kızım ciğerimi söktün."
"Yunus! Oha." şok içindeydim. Karşımda Yunus'u görmeyi beklemiyordum çünkü bana daha dün İngilterede ne kadar mutlu olduğunu anlatıyordu. Takım bağırışlarımıza toplanırken gülmemek için kendimi zor tutuyordum.
"Yunus, oğlum noldu sana?" Okan hoca ve takımın meraklı bakışları altında durumu izah etmeye çalıştım. "Ya şey hocam, bu arkadaş bana sürpriz olsun diye gözlerimi kapatınca bende refleksif olarak biraz şey etmiş gibi oldum."
"İşte bende seni çok özledim Sılacım falan." Yunus'un bu tepkisine gülerek sıkıca sarıldım. Bu beş altı ay içerisinde bile onu çok özlemiştim.
"Ya bende seni çok özledim ama sen daha dün bana İngilterede ne kadar mutlu olduğunu anlatınca bende seni görmeyi beklemiyordum."
"Ama işte geldim burdayım. Valla şampiyonluk var dediler geldik. Çok gitmeye niyetim yok açıkçası." tekrardan kollarımı ona doladım. O kadar özlemiştim ki. Ayrıca paylaşacak çok şeyimiz birikmişti uzaktayken canı sıkılmasın diye bir çok şeyi ona anlatmamıştım.
"Oğlum bumerang gibi adamsın. Değil İngiltere dünyanın öbür ucuna gitsen dönüp dolaşıp geliyorsun." Barış'ın söylediğine hep birlikte kocaman bir kahkaha attık eh azıcık haklılık payı da vardı sanki.
Bölüm sonu
İstek sahnelerinizi yazabilirsinizz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Kadeh |Kerem Aktürkoğlu|
Teen Fictiono son kadehi içmeyecektik sevgilim.. Kerem Aktürkoğlu fan fiction