Teker-teker pencereden içeri girdik. En son Ahmet pencereden içeri girerken pencere aniden kapandı. Ahmet de içeri girmeyi başardı.
Çok korkmuştuk. Etraf toz içindeydi. Evden acayip koku geliyordu. Selim amcadan hiç bir işaret yoktu. Sessizce "Selim amca, Selim amca" diye seslendim. Ama yine de Selim amcadan bir haber alamadık. Sanki bir korku filmindeydik.
Selim amcanın başına bir şeymi geldi diye düşünerek bir az ileri gitdim. Evin yerleri tahtadandı ve çok eskimişti. Qıcırtı sesler çıkarıyordu.
Elimizden geldiği kadar ses çıkarmamaya çalışıyorduk. Koridora taraf yürüdük. Ev dışarıdan bu kadar büyük görünmüyordu. Koridorun sol tarafı çok karanlıktı. O karanlıkta bir anlık birilerini hızlı bir şekilde yürüdüğünü gördüm. Ahmetin cebinde fener vardı.
Feneri çıkarıp koridora doğru tutdu. Yavaşca haraket ediyorduk. Evin yukarı katından ayak sesleri gelmeye başlamıştı. Hava aydınken koridorun bu kadar karanlık olması çok ürkütücüydü.
Az ileride bir kapı vardı. Oraya doğru yürüdük. Kapıyı yavaşca açtık. İçerisi dağınıktı. Masalar devrilmişti. Bu nasıl bir evdi ya. Yerde bir çerçeve vardı. Çerçeveni yavaşca yerden aldım. Bir kırılmıştı. Fotoğrafta bir adam ve bir kadın vardı. Yanlarında da bir köpek.
Ama kadının suratı kırmızıyla boyanmıştı. Bu çok korkunçtu. Tam fotoğraftaki bu korkunç olayı görürken yukarıdan bir ses geldi. Bu sanırım Selim amcanın sesiydi.
Çabuk odadan çıkıp yukarıya doğru yürüdük. Yukarısı bir az soğuktu. O acayip koku daha da artmaya başlamıştı. Nerdivenleri çıktığımda Selim amcanın yerde yaydığını gördüm. Kafasını tutuyordu. Selim amcayı ayağa kaldırdık.
Ahmet "Noldu?" diye sordu. Selim amca elini kafasına tutmaya devam ederek "Eve girdiğimde hiç kimse yoktu. Yukarı kata çıktığımda birileri sanki sopayla kafama vurup bayıltı." diye söyledi. Bu iş gitdikce daha da tehlikeli olmaya başlamıştı. Selim amca kendine geldikten sonra evi bir az araştırdık.
Ama önemli bir şey bulamadık. Evden çıkıp arabaya bindik. Tam yola koyulacaktık ki, evin penceresinin önünde yaşlı adamın bize baktığını gördüm. Hemen Selim amcaya söyledim. Ama Selim amca umursamayıp yola devam etdi. Selim amca "Diğerlerini bir an önce bulup geri dönmemiz gerekiyor." diye söyledi.
Yarım saat yol kat etdik. Ama bir şey bulamamıştık. Tam o sırada Selim amca arabayı durdurdu. Arabayı öyle bir durdurdu ki, az daha arabanın arkasına fırlayıp yere düşecektim.
Hemen arabadan indik. Selim amcaya "Noldu?" diye sordum. Selim amca "Düm-düz arabayı sürerken tam yolun ortasında birilerinin olduğunu fark etdim. Bir az daha yakınlaştığımda bunun bir erkek olduğunu gördüm.
Yüzünden kan akıyordu ve hiç kıpırdamıyordu. Önümden çekilmeyeceğini düşündüm ve arabayı durdurdum. Arabadan indim ama ortalıkta yoktu." diye söyledi.
Ben arabanın karşısına doğru yürüdüm. Bu da neydi? Yer daire şeklinde sim-siyah olmuştu. Selim amcaya hemen söyledim. Selim amca adamın burada durduğunu söyledi. Çok ilginçti. Akıl almayacak kadar korkunç olaylar oluyordu. Ama bu olaylara bir az alışmıştık.
Yeniden arabaya bindik. Selim amcaya "İstersen arabayı ben kullanayım" diye söyledim. Selim amca "Tamam" diyerek arabaya bindi. Yola devam etdik. Artık 3 saatdan fazla olmuştu ki, araba kullanıyordum. Hava karalmaya başlıyordu. Bir az daha gitdikten sonra yol bir az bana garip geldi.
Etrafa iyice bakıyordum. Tanıdık bir şeyler vardı. Sağa sola bakarken tam o sırada arabayla birine çarptım. Öyle bir çarptım ki, adam arabanın üzerinden fırlayıp yere düştü. Hemen arabadan indim. Kenan bana "Noldu? Bir şeye mi çarptık?" diye sordu.
Ben de hemen ardından "Sen adamı görmedin mi?" diye söyledim. Kenan "Hayır" diye cevapladı. Arabanın arkasına geçtim. Hiç kimse yoktu. Yeniden arabaya bindik. Adama çarptığımdan emindim. Her kes emindi. Çünki arabanın camı çatlamıştı.
Etraf çok tanıdıktı. Selim amca kafasını bir az ileri doğrultup "Çocuklar, sanırım bir sorunumuz var." diye söyledi. Her kes ileri baktı. Biz yeniden kasabaya dönmüştük.
Bütün gün burada öylesine oyalanıyormuşuz. Tam o an Ahmet "Hey buraya gelin. MOTEL'in yukarısında birileri var. Beni gördüğü an saklandı." diye söyledi. Ben Ahmetin yanına yürüyüp yukarı baktım ve "Bu da diğer olaylar gibi sadece bizim vaktimizi çalıyor" diye söyledim.
Selim amca "Her bir detayı incelemek lazım. Bu yüzden içeri gireceğiz." diye söyledi. Arabadan gerekli malzemeleri alıp MOTEL'in kapısına yaklaştık. Selim amcayla Ahmet içeri daldılar. Ben ve Kenan tam arkalarındaydık. Yavaşca ve sessizce içeri girdik. Önce alt katı kontrol etdik. Hiç kimse yoktu ve devam ederek üst kata çıkıyorduk.
Yine olduğu gibi önde Selim amcayla Ahmet gidiyordu. Tam üst kata vardığımızda sağdan biri çıkıp Ahmetin kafasına bir şeyle vurdu. Selim amca hemen adamın üzerine atıldı ve yakaladı. Hava karanlık olduğundan hiç bir şey görünmüyordu.
Ahmet sanırım bayılmıştı. Kenan hemen el fenerini Selim amcaya doğru yöneltdi. Sevinçten yerimizde duramadık. Bu Kaandı. Selim amca onu ayağa kaldırdı. Kaan korkmuştu ve
Ahmeti eliyle işaret ederek "Bu da kim?" diye sordu.Ben olanları anlatdım. Selim amca Kaana "Peki Canla Ömer nerede?" diye sordu. Kaan "Kenanla Yusuf ormana seni bulmak için gitdiklerinde Ömer dışarı çıktı. Can bana sen burada kal dedi. Pencereden bunlara bakıyordum.
Canla Ömer sohbet ederek evin önünde dolaşıyordular. Ben bir şeyler atıştırmak için mutfağa gitdim. Bir şeyler yedikten sonra pencereden dışarı baktım. Ama Canla Ömer ortalıkta gözükmüyordu. Hemen telaşlanıp dışarı çıktım. Ne kadar seslendim, ama onları bulamadım. Ben de bu yüzden ormanda başlarına bir şey gelir diye düşünerek ormana girdim. Buraya kadar geldim ve onlardan hala bir şey bulamadım. Kaybolduğumu sanıyordum. Sizi bir daha göremiyeceğimi sanıyordum." diyerek Selim amcaya sarıldı.
Ahmet kendine gelmişti. Kenan Ahmetden kafasına vurduğu için özür diledi. Sabah oluncaya kadar burada kalıcaktık. Selim amca yiyecek bir şeyler getirdi.
Yiyecek yedikten sonra her kes uyudu. Çok yorulmuştuk. Ben yorgunluktan az daha bayılacaktım. Bir tarafa yastık atıp uyudum. Sessizlik oluştu. Her kes uykuya dalmıştı.
Ben öylesine uzanmıştım. Yorgun olsamda uyuyamıyordum. Odalardan qıcırtı sesleri geliyordu ve bu beni çok rahatsız ediyordu. Kendimi uykuya vermeye çalışıyordum ki, bir anda dışarıdan bir çığlık ve bir cam kırılma sesi geldi.
Kenandan başka her kes uyandı. Ben dürterek Kenanı uyandırdım. Selim amca el fenerini aldı ve yavaşca dışarı çıktık. Kaan "Belki de dışarı çıkmamalıyız.
Gece tehlikeli oluyor." diye söyledi. Selim amca "Bir adam sesi duydum. Belki yardıma ihtiyacı var." diye söyledi. Her kes etrafa dikkatle bakarak ses olduğu tarafa gidiyorduk.
Etrafı ne kadar araştırsakta bir şey bulamadık ve MOTEL'e dönüyorduk. MOTEL'in kapısına vardığımızda kapıyı açtım, ama açılmadı. Ne kadar itsemde açılmadı. Şimdi dışarıda kaldık.
En iyi ve güvenli yer burasıydı. Dışarıda sabaha kadar böyle kalamazdık. Bu yüzden arabada uyumaya karar verdik. Bir az tırsıyordum. Her an bir şey çıkıp üzerime atlayacak gibiydi. Aklımdan Ömerle Can acaba nerede diye soru geçerken yine aynı çığlık duyduk. Bu kez ses yakından geldi.
Ben kalktım. Selim amcayla o tarafa doğru gitdik. Bir çöplüğün yanına vardığımızda hiç iyi bir görüntüyke karşılaşmadık...
Yorum yaparsanız çok sevinirim. Eğer hikaye hoşunuza gitmediyse yorumda bildirin ;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kampda Bir Gece
Mystery / ThrillerBu hikayede olanlar tamamen hayal ürünüdür. Hiç bir filmden ve ya kitaptan alıntı değildir. Birinci bölüm bir az kısa ama diğer bölümlerle devam ederseniz hikaye güzel. Her bölüm için yorum yaparsanız sevinirim. Eğer hikayeyi beyenmezseniz lütfen bi...