Çılgın Yolculuk

397 19 2
                                    

Notu elime aldım. Notda "Bu daha başlangıc" diye bir şey yazılmıştı. Notu korkudan elimde tutamadım.

Not yere düşen zaman rüzgar bir anda alıb götürdü. Ömerin korkudan rengi ağarmışdı.

Ağacın dibine çöktüm. Bir az düşündüm. Kendi-kendime "Neden bu olayların hepsi bizim başımıza geliyor" diye sordum.

Ama burada böyle çaresiz oturmanın bir manası yoktu. Ayağa kalktım.

İrelilemek istiyordum. Ama artık ayaklarımda gücüm kalmamıştı.

Onlara "Bir az dinlelenim. Sonra yola devam ederiz" diye söyledim.

Biz ağacın yanında oturub bir az dinlendik. Artık ölmek istiyordum. "Bu ne biçim bir yer bee!" diyerek yumruğumu yere vurdum.

Ömer elini omuzuma atarak "Kurtulucaz!" diye teselli verdi. Gözlerim dolmuştu. Yüzümü kolumla sildim.

Ayağa kalkarak "Hadi, devam etmemiz gerek" diye söyledim. Biz korunma amacıyla elimize bir ağac dalı aldık. Yola devam etdik.

Yürüdükce sisler azalıyordu. Karşıda bir şey vardı. Karanlıktan aydın görünmüyordu. Yaklaştık.

"Hassss..." diye bağırdım. Bu bir tabutdu. Korkudan az daha Ömerin kucağına atlıyordum.

Tabut yavaşca açıldı. Biz bir az geri çekildik. Korkudan dilim tutulmuşdu. Ama tabudun içi boşdu.

Yavaşca tabuta yaklaştık. Tabutun içi yoktu sanki boşluğa doğru gidiyordu. Yan tarafında aşağı inmek için nerdive vardı.

Oraya hayatda inmezdim. Ta ki uzaktan kırmızı bir şeyin yerle bize yaklaşdığını gördüm. Yaklaştığında bunun lav olduğunu gördüm. Ağzım açık kalmıştı.

Biz o biri tarafa kaçmak istedik ama o biri taraftanda geliyordu. Sıcaklık artıyordu. Her yer lavayla örtülüyordu.

Tabuta girmekten başka şansımız yoktu. Hemen tabuta girdik. Burdan acayib bir koku geliyordu. Çok iğrençdi. Az daha kusucaktım. Nerdivenleri in-in bitmiyordu. Aşağıda bir aydınlanma vardı. Buranın sıcaklıyı git-gite artıyordu. Sonunda aşağı indik.

Burada bir ocak vardı. Sıcaktan terlemiştim. Ocağın yanında bir not daha vardı. Notu elime aldım. Titreyerek notu açdım. Notda "Koş!!" yazılmıştı.

Anlamadım. Birden garip sesler duyduk. Sanki ne ise bize doğru yaklaşıyordu. Birden Kenan "Aaaaa!! Akrep!!" diye bağırdı.

Çok korkduk. Bir az geri çekildik. Bir sürü Akrep vardı. O biri tarafımızdan da akrepler geliyordu. Hepsi zehirliydi. Ne yapıcağımızı bilmiyorduk. Kapana kısılmıştık.

Sonumuzun geldiğini düşünmüştüm. Akrepler üzerimize doğru geldikce biz duvara taraf arka-arkaya gitdik. Duvara yaslandık.

Tam akrepler yaklaşmıştı ki, birden duvar döndü ve bizi duvarın o biri tarafına atdı. Ayağa kalkdık. Burası toz içinde bir yerdi.

Kitabların, masaların üzerleri örümcek ağıyla örtülmüşdü. Sanki son bin yıldır buraya kimse gelmiyordu.
Duvarda garip-garip çizimler vardı. Biz etrafa bakıyorduk. Birden Ömer bağırdı...

Kampda Bir GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin