Kurguda ürün yerleştirme bulunmak- şaka şaka 😁 bu kurguda Jungkook Jin'den sekiz yaş küçük...söylemek istedim 🙂
Taehyung
Gün boyu kahve içmemeye çalışarak kendime eziyet etmiştim resmen. En sonunda dayanamayıp sadece bir tane içmiştim. Bu kadar alıştığımı ben bile bilmiyordum. Ofiste günüm yine her zamanki gibi sıradan ve yoğundu. İşlerimi halledip erken çıktım, belki biraz Hoseok'un evine gidebilirdim canım çok sıkılmıştı. Aslında normalde o canımı daha fazla sıkardı da işte...bu kez Jimin yoktu. Kısa süreliğine Japonya'ya gitmişti. O olmayınca Hoseok ile normal sohbet edebiliyorduk. Ne oluyorsa ikisi bir araya gelince oluyordu zaten. Birlikte olunca iki koca adam aniden çocuğa dönüşüyordu ve beni çileden çıkarıyorlardı. Haber vermeden gelmiş ve kapı zilini çalmıştım, çoğunlukla haber vermezdim de gelirken. O hep müsait olurdu çünkü dışarı pek çıkmazdı. Hoseok aslında bir diyetisyendi, haftada bir kez okullarda düzenlenen seminerlere katılır ya da diyetle alakalı online dersler verirdi. Bazen hastalarıyla yüz yüze görüştüğü de oluyordu ama tam bir ev kuşu olduğu için bu nadir oluyordu. Kapıda beklerken kök salacaktım nerde kalmıştı ki bu adam? Evde yok muydu acaba? Biraz sonra kapı açıldı ve Hoseok başını uzattı aralıktan "Taehyung sen miydin?"
"Birini mi bekliyordun?" boğazımı sıkan kravatımı biraz gevşetip kapıyı ittim "İçeri almayacak mısın oğlum ayakta mı kalayım?"
"Geç tabii" dedi çekingen bir tavırla. Gözlerimi kısıp üzerindekilere baktım "Bu kıyafet ne? Bir yere mi gidecektin?" gündelik zamanda giymediği kırmızı bir gömlek vardı üzerinde, buram buram da parfüm kokuyordu. Elini ensesine atıp güldü "Dışarı çıkacaktım da..." gözleriyle nerden geldin der gibiydi. Umursamayıp içeri girdim "Biraz oturur giderim, acelen yok değil mi?"
"Yok" dedi tereddütle. Kaşlarımı çatıp sergilediği tuhaf hareketlerine baktım "Nereye gidecektin Hoseok?"
"Hastam ile buluşacaktım" karşıma oturup bacak bacak üstüne attı "Akşam oldu ama, bu saatte mi?"
"Öyle denk geldi" hemen konuyu değiştirdi "Nasıl olmuşum?" o merakla gözlerime bakarken baştan ayağı hızla süzdüm "İyi, tahmin edeyim hastan çok yakışıklı, kaslı ve uzun bacaklı bir adam olduğu için yüz yüze görüşmek istedin" alayla konuştuğum için gözlerini devirip alnını kapatan kahve tonlarındaki saçını geriye doğru savurdu "Ne zaman hastalarımın fit bir vücuda sahip olduğunu gördün ki Taehyung, alay etme benimle?"
Onunla alay etmek keyifliydi. Beyefendi Jimin ile bir olunca her an benimle alay ettiğini unutuyordu herhalde. Masada bardakta duran buzlu kahve dikkatimi çekti, çok güzel duruyordu. Bir kere daha içsem hiçbir şey olmazdı. Uzanıp aldım "Hoseok geleceğimi biliyor muydun lan yoksa?"
"İçme!" başını iki yana sallayıp hemen oturduğu yerden kalktı "Hoseok cidden bugün sadece bir tane içtim, içeyim izin ver de" tam dudaklarıma götürdüm ellerime sarıldı "İçme diyorum Taehyung kötü olursun bak" niye bu kadar abartıyordu ki, hemen çektim "Ya bıraksana Hoseok, biraz içeyim ne var?" korkuyla gözlerime baktı, bu bakışını biliyordum, suçlu olduğunda böyle bakardı ama...anlam veremedim. Neyse diyerek bir yudum aldım elimdekinden. Tadını alır almaz gözlerimi kapatıp yasladım başımı koltuğa. Çok iyi gelmişti cidden, bir gözümü açıp Hoseok'un ne yaptığına baktım. Karşıma tekrardan oturmuş endişeli yüz ifadesiyle tırnaklarını kemiriyordu, nesi vardı bu adamın? Tam ağzımı açtım telefonu çaldı, telaşla ayağa kalktı "Taehyung hadi git sen"
"Niye yaa, noldu?"
"Gitmem gerek geç kaldım"
Kahveyle birlikte ayaklandım "E birlikte çıkalım-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dear Future Husband ↬TaeJin
FanfictionSeokjin'i; ilkbahar, kitaplar, sevgi ve umut ayakta tutuyordu. Taehyung ise onun tam zıttı bir insandı. Başarı, para ve hırs onun her şeyiydi. Peki bu ikisi anlaşmalı bir evlilik yaparsa- daha doğrusu anlaşmalı evlilik yapmak zorunda kalırlarsa ne...