26↬ Senin yolun bayırlı

318 34 246
                                    

Küçük bir duyuru yapacağım 💜🧚🏻‍♀️
Bu kurgunun finaline ramak kaldı diyebilirim. Tahminen iki bölüm daha yazarım biter 🥲
Home için yb bekleyenleri birazcık bekleteceğim çünkü sadece buna odaklanarak hemen yazıp bitirmek istiyorum. Bölümleri elimden geldiğince hızlı yüklerim diye umuyorum 🤗

Bölümü okuyup bitirdiğinizde lütfen kitaptan çıkmadan önce medyadaki şarkıyı açıp dinleyin 🙆🏻‍♀️💜 Jimin'e ithafen ekledim bu şarkıyı, dinleyenlere şimdiden teşekkür ederimmm 😽

Upuzun bir bölüm oldu ve biraz karışık...aşk, romantizm, nefret, kıskançlık ne ararsanız var 🤭 umarım seversiniz, keyifli okumalar 🥰

...

Namjoon

Koltuğun üzerinde tuhaf bir çekingenlikle oturuyordum. Islak saçlarımı karıştırıp etrafa baktım, hafif bir tebessümle karşımdaki televizyona bakarken Hoseok saçlarını kurutmayı bitirmiş olmalı ki çıktı odadan. İkimiz de ıslandığımız için onun evine gelmiş ve duş almıştık. Ayrı ayrı almıştık tabii, öyle duş aldık deyince de bir garip olmuştu...

"Saçlarını kurutmayacak mısın?" onun sorusuyla salladım omuzlarımı "Yok iyi böyle, saçlarımı kurutmam ben pek" dediğimde anlayışla başını sallayıp mutfağa doğru adımladı "Gel sıcak bir şeyler içelim" ona ayak uydurup arkasından adımladım.

Ben masaya oturduğumda o da bir şeyler yapmaya başlamıştı. İkimiz de sessizdik çünkü ikimiz de ne söyleyeceğimizi bilmiyorduk. Daha doğrusu o öpüşmeden sonra garip bir şekilde utanır olmuştuk...

Flashback

"Öp beni!"

Söylediği şeyi doğru mu duydum diye bekliyordum ki sarstı yakamı "Öp beni!" dedi tekrardan yalvarırcasına. Karşımda bir anda eski Hoseok belirmişti resmen, bense şimdiki Namjoon'dum...ve onu öpmemek için hiçbir sebebim yoktu. Daha fazla dayanamadım, bu ânı bekliyormuşçasına elimdeki şemsiyeyi umursamayıp bırakmış ve ellerimi onun boynunu okşar gibi koyduktan sonra kapanmıştım dudaklarına.

Gözlerim kapalıydı, üzerime yağmur damlaları düşüyordu ve bir yandan da gök delicesine gürlüyordu ama artık hiçbiri beni korkutmuyordu...sanırım alışmıştım. Küçüklükten beri yenemediğim fobimi bu şekilde yeneceğim aklımın ucundan geçmezdi. Fobine maruz kalıp onunla savaşmalısın diyen herkese karşı çıkıyordum zamanında...ama bi' Hoseok'a karşı çıkamadım.

Resmen ellerimi kollarımı bağlamıştı bu adam, nasıl yapmıştı bilmiyorum ama beni hem iyileştirmiş hem de hasta etmişti.

Kollarını belime sardıktan sonra ıslanan vücutlarımızı birleştirerek ateş gibi yanmama sebep olmuştu. Ya benim ellerim buz gibiydi ya da onun teni sımsıcaktı hiç bilemedim, dokunduğum teni alev gibi kavuruyordu elimi.

Dudaklarımızı hızlı bir ritimle hiç nefes almadan hareket ettiriyorduk ki biraz sonra geriye çekildi o. Aklı başına geldi ve bana kızıp bağıracak sanmıştım ama aksine...insanları ve yağmuru umursamadan öpüşmemizi daha bi' arsızlaştırdı. Ellerini omzuma koyduğumda ne istediğini anlayıp onun ince belini kavradım ve ayaklarını yerden kestim. Hemencecik bacaklarını sardı belime. İkimiz de sarhoş gibiydik, dünyada olup biteni bir süreliğine umursamayıp birbirimize odaklandık.

Elleriyle yüzümü avuçladıktan sonra eğilip dudaklarımı kanatırcasına öpmeye devam etti. Ona ayak uydurmam zor olmadı. Saatlerce yağmurun altında ıslak bedenlerimiz hiç durmadan devam etmişti öpüşmeye. Evet, bu süreçte kendimi kaptırıp onun kalçalarını avuçlamış ve sıkmıştım. Sadece 'öp beni' demişti ama biz onun tabiriyle yiyişmiştik.

Dear Future Husband ↬TaeJinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin