Jungkook
Odadan Yoongi hyungun heyecanlı sesi yükseliyordu. Bizimkilere yine bir şeyler anlatıyordu herhalde. Kapı kolunu tutup biraz bekledikten sonra açtım, tamamen içeri girdikten sonra kapıyı kapatıp Yoongi hyunga söylendim "Sabah sabah bu ne enerji hyung?" konuyu değiştirip oturdu koltuğa "Sen neredeydin lan? Dün evde mi kaldın?"
Hyungumun yüzüne bakmadan geçip oturdum koltuğa "Aynen evdeydim" garip sessizliğin ardından Namjoon hyung konuştu "Yoongi bir gelsene benimle" dedi ona kaş göz yaparak. Amaçlarının hyungumla beni yalnız bırakmak olduğunu hemen anlamıştım. İkisi odadan çıkınca seslendi bana "Jungkook niye yüzüme bakmıyorsun?" aldırmayıp ayaklandım "Ben Yugyeom'u arayacaktım-" kapıya doğru gidecekken konuştu "Sen haklıydın" durup bekledim, sessizce devam etti "Düşündüm de...yalan üzerine kurulmuş bu sahte evliliği daha fazla sürdürmenin bir anlamı yok"
Bunu anlamış olması beni mutlu etmişti ama belli etmemeye çalışarak ciddi ifademle döndüm ona doğru "Böyle düşünmene sevindim"
Oturduğu yerden kalkıp karşıma dikildi "Birazdan hazırlanırım, artık iyi hissediyorum daha fazla burada kalmak istemiyorum. Evimize gidelim Jungkook"
Telefonumu çıkarırken salladım başımı "O zaman ben Yoongi hyunga söyleyeyim hazırlasın arabayı-" elimi tutup durdurdu "Jungkook...yapma böyle, bana surat asma" çektim elimi "Surat asmıyorum sadece-" onun gözleri dolunca diyemedim bir şey, benim yüzümden üzülmesini istemiyordum. Pes edip aniden sarıldım, hemen karşılık verip sardı kollarını. Gözlerimi kapatıp yasladım başımı onun geniş omzuna "Teşekkür ederim hyung, beni dinlediğin için teşekkür ederim"
Ağlamaya başladı, neden ağladığını az çok tahmin edebiliyordum. Onun için zor bir süreç olacaktı ama her şey onun iyiliği içindi. Geriye çekilip avuçladım yüzünü "Hyung bana bak" burnunu çekerek kaldırdı başını "Hyung emin ol en doğrusunu yapıyorsun. Şu an görmüyor olabilirsin ama yakında sen de göreceksin gerçeği. Lütfen ağlama, böyle yaparak kendine acı çektirmeni istemiyorum"
Hızlı hızlı salladı başını "H-haklısın" geriye çekilip gözyaşlarını silerken öksürerek toparladı kendini. Uzanıp tuttum elini "Akşama ne yemek istersin? Söyle senin için yapacağım"
Şaşırdı "Sen mi?" başımı aşağı yukarı sallarken "Evet" dedim "Yoongi hyungun yemeklerini daha fazla yiyemeyeceğimi fark edince mutfağa el attım" biraz olsun mutlu olup gülümsemişti "Evde ne varsa ondan yaparsın, özel istediğim bir şey yok-"
"Olur mu hyung?" girdim koluna hemen "Eve giderken senin için biftek ve bir sürü jambon alacağım-"
"Gerek yok Jungkook-"
"Sana fikrini soran olmadı hyung" gülerek kapıya doğru ilerledim "Gidelim-"
"Jungkook" kolumdan çıkıp omzuma dokununca merakla döndüm, bakışlarını kaçırarak zor da olsa konuştu "İlk önce Taehyung ile buluşacağım" elini kaldırıp parmağındaki yüzüğü gösterdi "B-bunu...ona vermem gerek" nefesini verip kapattı gözlerini "Bir de eşyalarımı alacağım"
"Ben de geleceğim-"
"Hayır, merak etme uzun sürmeyecek"
"ama hyung-" desem de susturdu beni "Çok uzun sürmeyecek diyorum Jungkook. Hem...sen benim gelmeme yemeği hazırlamaya başla, akşama kadar anca yaparsın-"
"Ha ha" dedim yaptığı kötü şakaya, hafifçe gülümseyip gözüme düşen uzun saçlarımı kulağımın arkasına attı "Şakaydı sadece, merak etme ben eve gelince birlikte yaparız"
"Taksiyle mi gideceksin?"
"Aynen" dedi telefonuna bakarken "Gider gelirim" deyip küçük bir iç çekti "Görüşürüz evde" onu cesaretlendirmek adına tekrardan sardım kollarımı boynuna "Görüşürüz hyung"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dear Future Husband ↬TaeJin
FanficSeokjin'i; ilkbahar, kitaplar, sevgi ve umut ayakta tutuyordu. Taehyung ise onun tam zıttı bir insandı. Başarı, para ve hırs onun her şeyiydi. Peki bu ikisi anlaşmalı bir evlilik yaparsa- daha doğrusu anlaşmalı evlilik yapmak zorunda kalırlarsa ne...