Onlara baktım. Sonra daireme ilerledim. Savaş beni fark ettiğinde ufak bir tebessüm bahşettim. Sonra eve girdim. O ve ben olamazdık.
Tunahan koltukta oturuyordu. Gamze ve Pelin ise başında dikiliyordu. Yanlarına gittim. Pelin Tuna'ya sertçe bakarken Gamze meraklıydı. Tuna'ya kızı sormuşlardı.
Gidip tekli koltuğa yan bir biçimde oturdum. Ve bakmaya başladım.
"Arkadaşımın ev arkadaşı. Yani tanışmamız onun sayesinde oldu." Tuna sustuğunda Pelin konuştu.
"Arkadaşının ev arkadaşı olmasının sebebi arkadaşının kardeşi olması! Ne zamandan beri arkadaşlarının kardeşleriyle sevgili oluyorsun sen ?" Tuna başı dik bir biçimde duruyordu.
"Bak abla, bildiğin gibi ben böyle şeyler yapmam. Beni tanıyorsun. Ama Asya farklı. Yani onu ilk gördüğümde Arda ile otururken çok güzeldi. Sonra Arda ile eve gittiğinde üzülmüştüm. Ama aralarında bir şey olmadığını öğrendiğimde çok mutlu oldum. Sonra da kardeş olduklarını öğrendim. Olaylar geliştikçe anladım ki ondan çok hoşlanıyordum. Ve o da benden hoşlanıyordu." Pelin ellerini saçından geçirip oturdu.
Gamze ise ufak bir vay be dedikten sonra oturdu. Bense ayağa kalktım. Senkronizasyonu tutturamıyorduk. Derin bir nefes aldım ve oturdum.
"Biliyor mu ? Yani Arda." Gamze konuştuğunda Tuna başını iki yana salladı.Bu sefer pelin konuştu.
"Daha 3 aydır beraberler. Tabii ki bilmiyordur. Ama nereye kadar saklayabileceksiniz ?" Pelin'in konuşmasıyla hepimiz Tuna'ya odaklandık. Omuz silkti. Bilmiyordu.
Telefonuma bildirim geldiğinde açtım. İnstagramdandı. Takip isteği. Tanımadığım isteği reddettim. Sonra bir fotoğraf gördüm. Savaş düz bir ifadeyle bakıyordu ve Selin gülümsüyordu. İnstagramdan çıktım.
WhatsApp'tan bildirim geldiğinde girdim. Umut yazmıştı.
Özledim desem garip olur mu ?
Güldüm. Aslında gerçekten çok hoş bir çocuktu.
Hayır. Çünkü sanırım bende özledim.
Mesajı attığım anda mavi tik oldu. İkimizde hayatımıza devam ediyorduk. Ve ben mesajlaşırken gülümsüyordum.
Peki geldim desem ? Yanıma gelir miydin ?
Ne ? Geldim derken ?
Apartmanın önündeyim.
Mesajı okuduğum anda şok oldum. Ayağa kalktığımda hepsi bana döndü. Olayı söylediğimde kızlar benim odama koştu çünkü ordan bizi görebilirlerdi. Ben çıkarken Tuna peşimden geldi.
Umut'u gördüğümde sırıttım. O da tebessüm edip yanıma geldi. Ama Tuna arkamda dikiliyordu. Göz devirdim. Bu sırıktan kurtulmanın yolu yoktu.
"Merhaba ben Umut." Umut elini uzattığında Tuna önce eline baktı. Sonra sıktı.
"Tuna." elleri ayrıldığında elini omzuma vurdu. "Marketten bir şey ister misin ?" ona döndüm. Ellerini cebine koydu.
"Aaa hayır." dediğimde başını salladı.
"Şey, tamam. Bir şeyler alırım ve odana koyarım." diyip market tarafına yürüdü. Bende Umut'a döndüm.
"Yani buraya kadar neden geldin ?" dediğimde ensesini kaşıdı.
"Özledim. Ve az da olsa görmek istedim." dediğinde saçımı kulağımın arkasına soktum.
"Bu kadar yolu sadece beni görmek için geldin yani ?" başını salladı.
"Aslında yolun yarısından döndüm." dediğinde güldük.
"Ben gidiyim o zaman ?" dediğinde gülümsedim.
"Sen git o zaman." ben eve döndüğümde adımı seslendi. Ona baktım.
"Yarın görüşür müyüz ?" kahkaha attım ve başımı salladım. Apartamana girerken benim odam dışında başka bir pencereninde tülünün hareketlendiğini fark ettim.
Eve girdiğimde kızlar yanıma koştu. Beni ortalarına alıp üçlü koltuğa oturdular.
"Çocuk acayip yakışıklı. Anlat hadi." omuz silkip anlatmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Agnosia(Hissiz)
Teen FictionBirbiri için yaratılmış iki insan, aynı gökyüzüne bakıp, aynı hayatı paylaşırken nasıl birbirine yabancı olabilirdi... Yapbozdaki bir kaç parça başka bir yapboza aitti biz ise parçaları inatla kendi yapbozumuza takmayı denedik... ©Tüm Hakları Ağlayı...