Gözlerimi açtığımda saate bakıp esnedim. Kalkıp banyoya geçtim. Elimi yüzümü yıkadım. Sonra salona doğru yürüdüm. Yaklaşık bir saattir uyuyordum. Düz bir ifadeyle etrafa baktım. Pelin gamze ve apartmana girerken gördüğüm kız üçlü koltukta oturmuş konuşuyordu. Tunahan iki koltuktaydı.
Gidip yanına oturdum. Sırnaşmaya başladığımda kolunu kaldırdı bende başımı göğsüne koydum. Kalp atışlarını duyuyordum. O sırada da kızları izliyordum. Sarışın kız beni süzdü. Tunanın kolunu sırtıma koymasıyla Gamzeye bir bakış atıp tekrar bana döndü. Tunahan diğer eliyle saçımı okşamaya başladı başımı kaldırmadan ona alttan bakmaya başladım.
"İyi misin ?" dediğinde bakışlarım yere indi. İyi miydim ? Cevap vermeyip kıza baktım. Kıskançlıkla bana bakıyordu. Ona dil çıkardım ve kalktım. Pelin beni azarlamaya başladı.
"Kardelen, napıyorsun ? Çocuk musun sen ? Ne bu hareketler. Kaç yaşına geldin. Özür dile." omuz silkip tezgaha yürüdüm. Kendime kahve yapmak için suyu hazırladım. Bardağa kahveyi koydum. Odama girip üzerime crop ve şort giyip geldim. Kahveyi hazırlaykp balkona yürüdüm. Bu taraf bahçeye bakıyordu. Şu an Pelin'in kaldığı odadan bahçeye çıkış vardı. Bardağı masaya koyup bir dal sigara yaktım. Sigaramı bitirip içeri geçtim.
Donuk bakışlarımla tekli koltuğa normal bir biçimde oturdum. Pelin bana baktı. Gamze gibi.
"İyi misin ?" sorusuyla yutkundum. O yumru sanki daha da büyümüştü. Başımı iki yana salladım.
"Geçmiyor. Yutkunuyorum ama hâlâ orda. Her seferinde biraz daha büyüyor." alt dudağımı ısırdım. Herkes sustu. Kız hâlâ beni inceliyordu.
"Gözlerini üzerimden çekmezsen onları sökerim." dediğimde şaşırıp Tunaya döndü. "Aferin. Anladığım kadarıyla Tunanın sevgilisisin. Abinden bu iliikiyi ne kadar saklayacağınızı merak ediyorum. Size mutluluklar diliyorum ama bir daha kuzenimi benden kıskanmamanı öneririm." sustuğumda Gamze kınayıcı ve uyaran bakışlarını üzerime dikti. Tunahan da bana baktı. Hepsine omuz silktim. "Adım Kardelen." dediğimde bana baktı.
"Derya." dediğinde gülümsedim. Oda bana çekinerek gülümsedi.
"Geri dönecek misin kalacak mısın ?" sorduğumda kalacağını söyledi. "Tamam sen Tunanın odasında kalırsın Tuna da Salonda yatar. Gece kızın odasına girmeye falan çalışırsan kafanı kırarım senin." dediğimde İki elini teslim olur gibi kaldırdı.
"Tamam Abla." diye dalga geçtiğinde yastığımı ona fırlattım. "Özür dilerim Abla." kızgınca baktım.
"Aferin." diyip odama yürüdüm. Pencereye tünediğimde sarı ışığın altında buraya bakıyordu. Karanlıkta gözlerimiz buluştu. Bir süre bakıştık. Telefonumun ışığı yanıp sönmeye başladı. Yatağımın ğzerinden onu alıp tekrar eski yerime geçtim. Telefonu kulağına götürmüş gözlerimin içine bakıyordu. Ekranda adı yazıyordu ve ben bu savaşa girmek istemiyordum. Savaşların kazananları olmazdı.
"Efendim?" telefonu açtığımda derin bir nefes aldı.
"Nasılsın?" bir süre sessizce bekledim. Konuşmayacağımı düşünüp tekrar konuştu. "Sikeyim. Kardelen cevap ver. İyi olduğunu bilmeye ihtiyacım var. Konuş. Kötüyüm de. Ama sesini duymama izin ver. Tuna sana zarar verdiğimi söylüyor. Sana zarar veriyorsam çeker giderim. Ama önce iyi olduğunu söyle." derin nefes alıp verdim.
"Bana zarar vermiyorsun. Zarar verebilecek kadar değerin kalmadı bende. İyiyim Savaş. Abimi nerden duydun bilmiyorum ama iyiyim." telefonu kapatmayı düşündüğüm sırada adımı seslenmesiyle indirdiğim telefonu kaldırdım.
"Hande söyledi. Bugün konuşurken. Önce ailenin seni sevmediğini söyledi. Sonra abisi bile terk etmiş dedi. Bende dayanamayıp kızdım ona. Ne olursa olsun senin hakkında bir tek kelime bile etmesine izin vermem. Ardından da Seline sordum. Anlattı." tek bir kelime bile etmeden telefonu kapattım. Gözlerimdeki can kırıklarını buradan gördüğünü biliyordum. Abim bile terk etmişti beni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Agnosia(Hissiz)
Teen FictionBirbiri için yaratılmış iki insan, aynı gökyüzüne bakıp, aynı hayatı paylaşırken nasıl birbirine yabancı olabilirdi... Yapbozdaki bir kaç parça başka bir yapboza aitti biz ise parçaları inatla kendi yapbozumuza takmayı denedik... ©Tüm Hakları Ağlayı...