Venüs'ün Doğuşu

560 32 6
                                    

Yunan Mitolojisinde aşkın ve güzelliğin koruyucusu ve sembolü Afrodit'in Roma Mitolojisi'nde karşılığı Venüs'tür. Venüs dünyanın başlangıcından önce sonsuz bir kara geceden doğduğu söylenen ilkel bir yaratıktı
Boticelli dünyaca ünlü Venüs’ün tablosunu 1400’ yıllarda çizdi. Bu Venüs duruşu mütevazı Venüs olarak adlandırılır ve Hristiyanlıkla paralel yorumlanır. Venüs'ün doğuşu ile dünyaya güzellik geldi.

Arkamdan kapıyı kilitlemesini büyük bir çaresizlikle izledim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Arkamdan kapıyı kilitlemesini büyük bir çaresizlikle izledim. Yüzündeki hiçbir kas oynamamış, hiçbir duygu emaresi göstermemişti. Oynamayan yüz kasları ve soğuk çehresiyle bilerek yüzüme bakmadan kapıyı kapatıp gitmişti. İçimde kopup giden bir şeyler olduğunu hisseder gibiydim. Kendi içimde yeşerttiğim umutlarımı yine kendim yok ediyordum. Ondan özellikle bir şey bekleyerek söylemediğime inandırırken kendimi beni bu şekilde yok sayması ve bu şekilde hissettirmesi canımı yakmıştı. Tuhaf şekilde acı veriyordu halim. Hayal kırıklığım belki de tam tersi bir tepki bekliyor olduğumdandı. Beni ağlarken görünce yumuşamasını beklemiştim belki de. İçimde bir yerlerde hala geri dönüp kapıyı açmasını bekler gibiydim. Suçsuz oluşum kendimi daha çok masum küçük bir çocuk gibi hissetmeme neden oluyordu. Varlığımı aşan bir belanın ortasında, neye bulaştığımı bilmeden bir sürü adamın koruduğu bir evin duvarları arasında kendimi gittikçe daha küçük hissediyordum.
Gözyaşlarımı elimin tersiyle yüzümden ittikten sonra ayağımı sürükleyerek yatağa doğru ilerledim ve kendimi bırakarak yatağa oturdum. Yenilmiş gibi hissediyordum ve tüm gündür içimde tuttuğum gözyaşlarım onları ısrarla siliyor olmama rağmen kontrolsüzce yanağımdan süzülüyordu. Ağlamaktan bir kez daha nefret ettim ama biir zaman sonra onlara da yenilerek akmalarına izin verdim.

Hiç bilmediğim bir şehirde tuhaf bir yanlış anlaşılmaya kurban gitmiştim. Bunu haksızlığı içimi acıtıyordu. Ne ile itham edildiğimi bile tam anlamıyla anlayamamışken benden ne istendiğini düşünüyordum şimdi de, fakat zihnim o kadar yorgundu ki düşünmeye çalışsam bile gözlerim boşluğa takılıp kalıyor, bense sadece ağlamaya geri dönüyordum.

Ne kadar aynı pozisyonda oturup ağladığımı bilmiyordum ama çalan kapı ile kendime geldim. Benden bir ses bekler gibiydi. İçeri girmesini söyledikten sonra kilit yavaşça açıldı ve içeri siyah takım elbiseli saçı tıraşlı genç bir oğlan girdi. İçeri girip girmemek konusunda tam olarak karar veremiyor gibiydi bakışları.  Türkçe konuşarak:

-‘’Girebilir miyim, müsait misin?’’ dedi. 

Kendi anadilimde konuşmasına şaşırıp ona cevap veremezken sadece kafamı salladım ve içeri girdi. Vücudunu tamamını görebildiğimde elinde gazlı bez, pamuk, birkaç çeşit krem ve tentürdiyot benzeri ilk yardım malzemelerinin bulunduğu küçük çapta plastik bir çanta ile geldiğini gördüm. Çantaya baktığımı görünce:

-‘’Patron gönderdi.’’ diye kısa bir açıklama yaptı.
Patron… Henry Cavill… Az önce kanayan dizime, eti ezilmiş koluma ve ağlamaktan kızarmış yüzüme, yüzünün kayda değer hiçbir kasını oynatmadan bakıp kaçmama sinirli olduğunu gayet belli ederek üzerime kapıyı kilitleyen adam şimdi de gittikten sonra arkasından yaralarım için pansuman malzemeleri mi göndermişti? Ben daha ne olduğunu anlamaya çalışırken genç adam bacaklarımın hemen yanına yere oturarak tek kelime etmeden çantayı açtı ve getirdiği malzemelerle yaramı temizlemeye başladı.

GRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin