Kayıp Tablo

389 29 2
                                    

Caravaggio, 29 Eylül 1571 tarihinde İtalya, Milano’da dünyaya geldi. Tam adı Michelangelo Amerighi ya da Merisi'dir. Lombardiya'nın Milano yakınlarındaki Caravaggio kasabasında doğduğu için oranın adıyla ün yapmıştır.
1588 yılında Milano’dan Roma’ya gitmeye mecbur kalma nedeni cinayetle suçlanmasıdır. İlk gençlik yıllarından itibaren kavgacı ve tuhaf bir karakterdir. Yaşı ilerledikçe daha da huzursuz ve dengesiz bir kişiliğe dönüşür. Roma’daki ilk yıllarında, kaldığı yerlerin izini süren bir yol haritası oluşturmak neredeyse imkânsızdır. Sürekli ev değiştirir ve eli açık ev sahiplerinin hiçbiri ile rahat edemiyor gibidir.
Sanatçının yaptığı son resimlerinde, etkileyici bir üslup değişikliği dikkat çekmektedir. Resmin bütününe egemen olan siyah renk, figürlere de bulaşan ve sanki topraktan çıkmış izlenimi veren, detayları saklayan kahverengiye dönüşmüştür. Resimlerde tuhaf bir belirsizlik ve karanlık egemendir. Caravaggio’nun tüm resimlerindeki hüzünlü ve melankolik atmosfer, daha yoğun hissedilmektedir.
Dengesiz ve endişeli bir ruha sahiptir Caravaggio. Bu onun eserlerine ve hayatına yansır. Kendisinden sonra gelen birçok sanatçıyı etkilemiştir.

Kayıp Tablo La Nativitá,1969 yılında Palermoda çalındı ve sırra kadem bastı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kayıp Tablo La Nativitá,1969 yılında Palermoda çalındı ve sırra kadem bastı. Yürütülen soruşturmadan hiçbir sonuç elde edilemedi. 30 sene sonra gelen itiraflardan Sicilya mafyasının izi sürülse de bazı itirafçılar tabloyu yaktıklarını söylediler.
Tablo'nun başına bir iş gelmediyse bugün büyük olasılıkla İsviçre'de.




-‘’Leyla…’’

Kapının saymayı bıraktığım çalınışlarından birini daha ve tekrarlanan ismimi duyduğumda boğazlarımdan küçük bir hıçkırık çıktı. Dudaklarımı sımsıkı birbirine bastırdım. Gözlerimden sessiz sessiz akan gözyaşlarım çenemde birleşirken bir kez daha ismimi duyduğumda gözlerimi kapattım.

Yaşadığım kabus dakikalarından sonra Kızıl Azman beni Cavill’den uzaklaştırmış ve beni odama çıkarmıştı. Titreyen bedenimi nazikçe odanın kapısından sokup beni yatağıma oturttuktan sonra elime beni kilitlediği anahtarı tutuşturmuş ve çıktıktan sonra arkasından kilitlememi istemişti. Cavill’in  girmesini istemediği apaçık ortadaydı. İri cüssesi, boynu ve yüzünün bir kısmı dahil tuhaf dövmeli yüzüne göre oldukça yumuşak çıkan bir ses ve şefkatli bakışlarla korkmamamı söyledikten sonra kapıyı kilitlediğime ve güvende olduğuma emin olduktan sonra ayaklarını sinirle vurarak uzaklaşmıştı kapının önünden. Şimdiyse Kızıl Azman’ın ve Cavill’in uzunca bir süre bağırışlarını dinledikten sonra yatağımda dizlerimi bedenime çekmiş halde peluşlarımla olabildiğince sessiz bir şekilde ağlıyordum. Yaşadığım en büyük korkulardan birinden sonra bedenimin titremesi geçmiş sayılırdı.

Onunla tanıştığımızdan bu yana neler yaşadığım geçiyordu bir bir aklımdan. Ölümle tehdit edilmem, Alessandro’nun baskını… Hiçbiri beni bu denli ürkütmemişti sanırım. Nasıl yapabilmişti? Gözlerimin içine yıllardır aradığı madeni bulmuş gibi derin parıltılarla bakan bu adam beni nasıl uçurumdan atarcasına silebilmişti o dakikalarda?

GRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin