• Asker kurgusudur
( kesit )
" Seni kimse sevmemiş ki"
Dila Asena güneş ve Araf Karaoğlunun hikayesi
İki sert, acımasız, geçmişe küsmüş, küçükken birbirlerinden nefret ettiğini sanan ve çok acılar çeken iki askerin yolu bir daha kesişirse? En sonu...
Odama girdiğimde her yer heryerdeydi, böyle hayal etmemiştim acaba odaları mı karıştırmıştım? Tam arkamı dönüp odadan çıkmayı planlıyordum ki birinin aniden bana dokunması ile arkamdaki kişiye yumruk atmıştım. " oha kızım ne yapıyorsun" diyen kişiye baktığımda bu yüzbaşıydı! Yüzbaşı Araf Karaoğuldu! "Özür dilerim komutanım, aniden gelince şey oldu" dedim çekingen bir ses ile. " ne oldu" demişti şaşkın bir şekilde. " e boş verin siz iyi misiniz" diyerek konuyu kapatmaya çalıştım " İyiyim sayende yüzüm yok artık" diyince mahçup şekilde bakmıştım. " hem sen neden benim odamdasın üsteğmenim?" Demişti kendini düzelterek. " şey odaları karıştırmışım pardon" diyerek yüzüne bakmaya devam etmiştim.
" tamam, yanlışlık olmuş oda numaranı yanlış yazmışlar seninki benim odanın yandındaki oda" demişti. " tamam o zaman ben yerleşeyim komutanım" başını tamam anlamında sallayınca odadan çıkıp kendi odama girmiştim. Eşyalarımı yerleştirdikten sonra saate baktım. Saatin 22:30 olduğunu görünce uymaya karar vermiştim. Üzerime siyah bir atletimsi tarzı bir şey giyip altımada asker pantolonumu giyindim. Evet yanlış duymadınız ben deli olduğum için asker pantolonu ile uyuyorum. Kışın da üstüme asker üstümü giyerek uyuyordum. Neyse çok uzattım. Dişlerimi fırçalamış yatağıma bodoslama atlamış uykuya dalmıştım bile.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
( şöyle bir şey düşünebilirsiniz )
Kapının ani bir şekilde alacaklı gibi çalınması ile yerimden sıçramıştım. Hemen kapıyı açmam ile karşımda Araf komutanı görmem bir olmuştu. Ben ona uykulu gözler ile bakarken o beni süzmek ile meşguldü. Yutkunduğunu gördüğümde üstüme bakmıştım. Yarama bakıyordu. Kurşun yarama. "nasıl oldu bu" diye aniden sorunca afallamıştım. Neden böyle bir şey soruyordu ki?. Onu cevaplamadan " ne oldu komutanım, bu saatte neden geldiniz?" Diye soru yöneltmiştim. Neden geldiğini hatırlamış olucakki kapıdan içeriye girip kapıyı kapatmıştı. Kaşlarımı çatıp ne oldu dercesine bakmıştım suratına.
" niye senin hakkında bir şey yok üsteğmen?" Diyince bir kere daha afallamıştım. Ona neydi ki, ne kadar ilgilendirirdi bu konu?. "Nasıl yani komutanım?" Diye salağa yatmıştım. Tabiki bunu yememişti. " üsteğmen salağa yatma, neden senin hakkında ufacık bir bilgi yok?" Diye soruyu tekrar edince sakince. " sizi ilgilendiren bir konu değil ki bilmiyorsunuz komutanım" demiştim sert bakışlarımı yollarken. "Üsteğmen senin üstünüm haddini bil" demişti bir kolunu duvara yaslayarak. "Sizde sizi ilgilendirmeyen konulara karışmayın yüzbaşım" dedim "yüzbaşını" vurgulayarak.
Öyle mi dercesine baktı. "Bunun için mi alacaklı gibi kapıma dayandınız komutanım?" Derin bir nefes alıp " yarın saat 05:45te salonda ol antrenman yapacağız" diyip benim cevap vermemi beklemeden çıkıp gitmişti. Niye tirip attı ki şimdi boşu boşuna?. Neyse. Saate baktığımda daha 02:05di. Yatağa fırlayıp alarmı 05:25 kurup yattım.
Araf'tan devam🖤
Dila hakkında bir şey bulamıyorum. Normalde kimseyi böyle sorup soruşturmam ama şimdi onun hakkında hiç bir şey yazmaması dikkatimi çekmişti nedense. O kurşun izi neydi öyle. Tamda göğüsün üstündeydi. Odada resmen tür atıyordum. "delireceğim resmen, neden hiç bir bilgi yok bunun hakkında?" Resmen bunları düşünene kadar saat 05:45 olmuştu bile.
