Defne Avcı ofisindeki yeni işine alışırken o sırada ofisin kıdemli büyücüsü Semih şehrin kuzeyinde bu sabah bulunan cesedi inceliyordu. Zayıf, uzun boylu, 30'lu yaşlarının sonlarında biriydi Semih. özel hayatındaki başarısızlıkları nedeniyle kendini sadece işine adamıştı.
Onun ofisteki görevi bulunan cesetleri inceleyip nasıl öldüklerini anlamaktı. İnsanlar bu işe otopsi diyorlardı ama Avcı ofisindeki görevlilerin yaptığı sıradan bir otopsiden daha fazlasıydı.
Çünkü burada bahsedilen ölüler büyücülerdi ya da büyücüler tarafından öldürülmüş kimselerdi. bu yüzden nasıl öldüklerini anlamak için adli tıp bilgisinden daha fazlası gerekiyordu.Semih'in bu işteki yardımcıları Ceyda ve Kaan'dı. Kaan henüz 20 yaşlarının başında, esmer, uzun boylu ama iri yarı biriydi. Ceyda da 30'lu yaşlarda siyah kıvırcık saçları olan güzel bir kadındı.
Semih cesedin üzerine eğilmiş morlukları ve yaraları inceliyordu. "Çürük mü?" diye sordu Kaan. evet dedi Semih ve "Larvaları toplayın. Öldürmeyin." diye emir verdi. "Yine mi?" diye sordu hâlinden bezmiş bir tavırla Kaan. Semih'in kızgın ifadesiyle karşılaşınca Kaan kısaca "Tamam " diyebildi.
Bu sırada Defne ve Murat Avcı ofisindeki odadaydılar. "Bu sana." dedi Murat cebinden çıkardığı kutuyu masaya koyarken. "Yeni görevini kutlamak için." diye ekledi. Defne aldığı hediye karşısında sevinmişti. önündeki siyah küçük keseyi masadan aldı ve içindekini çıkardı. Küçük bir büyüteçti Murat'ın hediyesi. "En ufak ayrıntıları bile atlamadan incelersin." dedi. Defne"Ahh... Çok iyi ... Teşekkürler." diye karşılık verdi. yüzündeki gülümsemeden hediyeyi gerçekten beğendiği anlaşılıyordu.
"Başlarda zor olacak. Ekibini de tanıman gerekecek sayın Arayıcı." dedi ciddi bir tavırla. Bu sözler karşısında Defne oldukça heyecanlanmıştı. "Sayın arayıcı mı? Şimdiye kadar kimse bana böyle hitap etmemişti." dedi. "Sayın arayıcı..." diye kendi kendine birkaç defa tekrarladı. İçinde bulunduğu komik durum Murat'ı güldürmüştü. "Birlikte çalışacağım insanlar iyiye benziyor." dedi Defne. Bunun üzerine Murat gizli bir şey söyleyecekmiş gibi sesini alçalttı ve "Erdem'e dikkat et. Sürekli bir yeri hastadır. İşten kaçmak için sürekli bahaneler uydurduğunu herkes bilir." dedi ve konuşmaya devam etti. "Nazlı da kurnaz bir tip değildir. Çalışırken sürekli kendi halindedir." diye bitirdi sözlerini. Defne Murat'ı anladığını belli etmek için kafasını salladı ve "sürekli bahane üreten bir adam ve sakince çalışan bir kadın..."dedi. "Çok eğlenceli olacak gibi görünüyor." diye ekledi. Murat bunun üzerine "Aslında onlara iltifat etmiyorum.Yetenekli değiller diyorum." diye düzeltti kendini. Bunun üzerine Defne "Ne olmuş, ben de yetenekli değilim." dedi.
Odadaki konuşma bu şekilde ilerlerken Avcı ofisinin başındaki adam masasının üzerindeki dosyayı inceliyordu. Oldukça yaşlı olmasına rağmen olduğundan daha genç görünüyordu. Kısa boylu ve sıska biriydi. Adı Gökhan'dı. uzun yıllar kara büyücülerle uğraşmıştı. Şimdilerde yaşlandığı için eski gücü kalmamıştı ama herkesin gözündeki otoritesi ilk günkü kadar sağlamdı.
Gökhan Bey elinde Avcı ofisinden yardım isteyen birinin yaptığı bir ihbar mektubu tutuyordu. Mektupta yazana göre zengin bir adamın karısı bu sabah evinde ölü bulunmuştu. Kadının ölümüyle ilgili baş şüpheli de kadının kocasıydı. Ama adam tüm suçlamaları reddediyordu. Kadının cesedi bulunmadan önce de komşuları yüksek sesle kavga ettikleri için onları polise ihbar etmişti. herhangi bir intihar izne rastlanmadığından polis de olayın bir cinayet olduğunu düşünüyordu. Gökhan mektubun son satırlarına geldiğinde odanın kapısı tıkladı ve Defne içeri girdi. Gökhan Defne'yi gördüğünde "Ooo... Gelmişsin. Buyur otur." dedi. Defne "Merkez ofisten buraya atandım. Ben yeni Arayıcınız Defne." dedi ve Gökhan'ı başıyla selamladı. Gökhan da "Evet. Hoş geldiniz. Buyrun oturun." dedi ve eliyle önündeki koltuğu işaret etti. Defne Gökhan'ın gösterdiği yere otururken Gökhan konuşmaya devam etti. "Pekala. Demek Arayıcı olmak istediniz."dedi. Defne Gökhan'ı başıyla oynarlarken aynı zamanda "Evet." dedi. Gökhan "Neden? sizdeki öz geçmişle daha yüksek yerlere gelebilirdiniz. Dahası büyüler, cinayetler ve şiddet suçlarıyla uğraşmak istediniz." diye sordu. Defne de onu "Polisiye hikayeleri hep sevmişimdir. Ayrıca bir büyücü olarak insanlara faydamın dokunmasını istedim. Onlardan daha güçlü olduğumuz doğru ama bu onlara her istediğimizi yapabileceğimiz anlamına gelmiyor." diye cevapladı.
Gökhan Defne'yi takdir eder bir tavırla izledi. "Bizim ofis bölgedeki diğer tüm Avcı ofislerinden daha fazla ihbar alıyor. Bunun ne demek olduğunu anlıyorsunuz değil mi?" diye sordu şimdi de Gökhan. Defne bu sefer de "Çok meşgul olacağım demek. değil mi?" diye cevapladı. Gökhan kadının verdiği cevaba güldü. "Cin gibisiniz." dedi ve ciddileşerek konuşmaya devam etti. " O yüzden üzerinde biraz düşündüm. İlk davanız, anlıyorsunuz değil mi? İlk davanızı asla unutmazsınız." dedi ve elindeki ihbar mektubunu Defne'ye uzattı. " Ozan... Zengin bir ailenin oğlu. Dedesi bölgenin ileri gelenlerindendi. Oldukça önemli biriydi. Anne tarafından da kurdukları aile şirketinde şımartılan evlatları." Biraz duraksadıktan sonra konuşmaya devam etti. " Ne diyorsun? İlk dava için büyük bir balık. Bu davayı almak ister misiniz?"
Defne sorulan sorunun karşısında oldukça heyecanlanmıştı. Sanki kısa sürede cevap vermezse bu fırsat elinden alınacak gibi hissetti ve hemen "Evet." diyerek davayı kabul etti. Gökhan "Görüşmek için adamı ofise çağırdık. Artık gerisi sende. İlk sorgulamanı yapıp bir an önce bu davayı çözmen gerek." dedi ve Defne bunun üzerine hazırlıklara başlamak için hızlıca odadan çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP
FantasyBir Arayıcı ve tuhaf ama bir o kadar başarılı yöntemler kullanan bir Ölüm Saptayıcı etrafında dönen bir hikaye... İkili, fantastik bir dünyadaki gizemli cinayetleri çözmek için iş birliği yapar.