Başkanın odasından çıktıklarında Murat, Defne'yi durdurdu ve "Başkaları varken neden sen?" diye sordu. Defne onu anlamamıştı. "Anlayamadım?" dedi ve açıklamasını istedi. Bunun üzerine Murat "Semih ."dedi kısaca. Defne şimdi Murat'ın sorduğu şeyi anlamıştı. "Bir geçmişiniz var o yüzden..."diye anlatmaya başlamıştı ki Murat araya girdi ve "İşler ters giderse sana arka çıkar mı sanıyorsun? Her şeyden sen sorumlu olursun." diye uyardı onu. Defne de " Tabii ki öyle, izni ben çıkarttım." dedi kendine güvenen bir tavırla. Murat Defne'nin kendini anlamadığına bozulmuştu. Derin bir nefes aldı ve "Semih düzgün biri değil." dedi. Gerçekten onu uyarmak istiyormuş gibi görünüyordu. "Biliyorum, huysuz ve kaçık." dedi Defne. Murat'ın siniri biraz daha artmıştı "Madem insanlardan bu kadar anlıyorsun, o zaman seni kullanmasına izin verme. Soruşturmanın kontrolünü eline al. Sen Arayıcısın" dedi Defne'ye. Defne, Murat'ın, Semih'i bu kadar kafaya takmasına anlam verememişti. "Semih'le aranda bir şey mi geçti? Çok kuşkucusun." diye sordu ona. Murat bunun üzerine kendini toparlamaya çalıştı ve sakince "Ona çok güvenme. Bildiklerinden çok farklıdır. Dikkatli ol." dedi ve son uyarısını da yaptıktan sonra Defne'nin yanından ayrıldı.
Bu sırada Semih, Kaan'la birlikte odasına Hakan'ın tedavi gördüğü hastane odasının bir kopyasını kurmuştu. "Yatağın köşesi test edilecek." dedi ve elindeki insan maketinin kafasıyla yatağa vurdu. Kaan da bu sırada ölüm saptama raporundaki bilgilerle maketteki hasarı karşılaştırıyordu. maketteki kırığa baktıktan sonra "Farklı." dedi Kaan. Bunun üzerine Semih, ayağa kalktı ve "Kanepe kolu testi." diyerek maketin kafasını bu sefer de kanepeye vurdu. Tam o sırada odanın kapısı açıldı ve Defne içeri girdi. Gördüklerine inanamayan Defne "Şiddet uygulamaktan rahatsız değil gibisiniz." dedi Semih'e. Semih ve Kaan onu umursamadan maketteki hasarla Hakan'ın raporunu karşılaştırmaya devam etti. Semih kanepeden alınan hasarla raporu karşılaştırıldığında "Çok benzer. Not al." dedi Kaan'a. Defne bunu duyduğumda heyecanlandı ve "Silahı buldunuz mu?" diye sordu. Semih Defne'ye baktı ve "Bu sadece bir simülasyon. Heyecanlanmayın." dedi.
Defne Semih ve Kaan'dan son elde ettiği bilgilerle odasına gitti ve arkadaşlarıyla çalışmaya devam etti. konuşmaya ilk başlayan Erdem oldu. "Çökme kafatası çatlığı, odadaki kanepenin koluna çarptığında olmuş gibi görünüyor. Biri onu sertçe itmiş olmalı." dedi. Defne de "Bizde kimin ittiğini bulmalıyız." diye yönlendirdi onu. Bunun üzerine Erdem "Kesinlikle. Bakın. Şüphelilerimiz şöyle... Karısı Melike, 7 gün 24 saat oradaydı. Üç kız kardeş de ziyaretine geldi. Ve Bir de hasta bakıcı tuttular. Bunların dışında o gün hastanede görevli olan doktorlar, hemşireler, stajyerler..." O sırada Anıl " Ama baş şüpheliler ablalar. En büyükleri Türkan, şu sıralar yeşil pasaportunu bekliyor. İkinci kardeş Sevda Amerika vatandaşlığı aldı. Üçüncü kardeş Leyla şehrin merkezindeki mülkünü satışa çıkardı." Bunun üzerine Nazlı "Üçü de kaçmaya hazır gibi." dedi. Anıl da "Kesinlikle." diye onu onayladı. Erdem bu defa "Beraber de çalışıyor olabilirler. O büyük miras herkese yeter." dedi. Defne, onları dinledikten sonra "O gün hastanede Hakan'ı ziyaret eden herkesle görüşelim. O gün neler olduğunu çözmeliyiz." dedi ve öğleden sonra hemen araştırma yapmak için hastaneye gittiler.
Defne ve Erdem hastaneye geldiklerinde o dönem Hakan'ın tedavisine yardım eden hasta bakıcı ile konuşmaya başladılar. "Üç yıl önce de bu hastanede hasta bakıcı mıydınız?" diye sordu Erdem kadına."Evet o zaman da burada çalışıyordum." diye cevapladı kadın soruyu. Bunun üzerine Defne " Üç yıl önce, 13 Haziran sularında kalp ameliyatı olmuş bir adamla ilgileniyordunuz. Onu hatırlıyor musunuz?"diye sordu. Kadın, Bir süre düşündü ama Hakan'ı hatırlayamadı. Bunun üzerine Erdem "Cadı gibi üç kız kardeşi vardı. Çok kabaydılar. Bunlar size bir şey hatırlatıyor mu?"diye sordu kadına. Kadın, Erdem'in anlattıklarını duyunca hemen hatırladı ve ardından "Evet, şu sürtükler. Cehenneme gitmeliler."deyiverdi. Defne hiç beklemeden "Adam ameliyattan sonra öldü. Bir şeyler hatırlıyor musunuz?" diye sordu. Hasta bakıcı "Herkesin konuştuğu bir dedikodu vardı." diye anlatmaya başladı. "O adamın, kalp sorunu yüzünden değil de kardeşleri yüzünden öldüğü söylenirdi. Hakan'a karşı o kadar kabaydılar ki bir gün onunla kavga bile etmişlerdi. kavgadan sonra Hakan'ın karısı geldi. onlara kendini tanıttı ve aileye kabul edilmek istedi. Ama ablaları kadına da son derece kötü davrandılar. Bunun dışındaki her konuda da kardeşlerinin hayatını çok zorlaştırırdılar.
Günün ilerleyen saatlerinde sorgulama sırası Melike'ye gelmişti."Bana pislik gibi davranmaları umurumda değildi. Ama Hakan'a da insanca davranmıyorlardı. Onu bir hastaneye yerleştirdiler ve ölümü yaklaşıncaya kadar onu ziyaret bile etmediler. Sanki ölmesini bekler gibiydiler.Ben... Onları asla affetmeyeceğim." diye konuşmaya başladı kadın. Melike Konuşurken oldukça samimi görmeye gözlerinden akan yaşları tutmak için çok çabalıyordu. "Peki ya öldüğü gün?" diye sordu Defne. Melisa soruyu duyduğunda kısa bir nefes aldı ve "O gün..." diye anlatmaya başladı. "Bir süre dışarı çıkmam gerekti. Döndüğümde doktorlar ve hemşireler onu kurtarmaya çalışıyorlardı." dedi ve ağlamaya başladı. Ağlarken konuşmaya devam eden Melike "Onu yalnız bırakmamalıydım..." dedi.
Melike'nin ardından sorgulanma sırası Hakan'ın en yaşlı ablası Türkan Hanım'a gelmişti. Defne ilk olarak kadına "Hakan öldüğü gün onunla tartıştınız mı?" diye sordu. "Henüz yeni ameliyat olmuş biriyle neden tartışayım?" diye cevapladı kadın soruyu. "Tartışmadınız mı yani?" diye tekrarladı Defne sorusunu. Kadın bu defa "Bakın ne diyeceğim. Sevda, Hakan'ı hep kıskanırdı. Yanından hiç ayrılmazdı. Ona çok canice davrandı." dedi ve şişman kardeşi hedef gösterdi. Sevda da kendi sorgusunda "Leyla Hakan ölsün diye dua bile ederdi." dedi ve o da en küçük kardeşlerini işaret etmişti. Leyla ise "Hakan öz kardeşimiz değildi. Ama bu beni bir kez bile rahatsız etmedi. Ama aynı şeyi Türkan ablam için söyleyemeyeceğim. Hakan'ın yaptığı çoğu şey ablamın tepesini attırırdı." deyip en büyük ablayı işaret etmişti.
Daha sonra Defne ve Hakan o dönemde Hakan'ın tedavisi ile ilgilenen doktorlarla görüştü. Doktorun dediğine göre acil çağrı gelir gelmez Hakan'ın odasına koşmuş ama Hakan'ın kalbinin çoktan durduğunu görmüştü. Kafasını kontrol etmek hiç aklına gelmemişti. Hemen kalp masajı yapmaya başladığını ama hiç kan görmediğini söyledi. "Kafası kanıyor olsaydı yatakta izi olurdu." dedi. Erdem "Ameliyatta bir terslik olmuş olabilir mi?" diye sorduğunda doktor ameliyatı bizzat kendinin yaptığını ve iyi geçtiğini söyledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP
FantasyBir Arayıcı ve tuhaf ama bir o kadar başarılı yöntemler kullanan bir Ölüm Saptayıcı etrafında dönen bir hikaye... İkili, fantastik bir dünyadaki gizemli cinayetleri çözmek için iş birliği yapar.