14.BÖLÜM

18 3 1
                                    

Günün ilerleyen saatlerinde sorgulamalar bitmiş, Murat ve Defne yemekhanede yemeklerini yiyordu. Yemekle ilgilenmek yerine daha çok dosyalarla uğraştığını gördüğünde Murat, Defne'ye "Önce yemek yemelisin. Bir sorun mu var?" diye sordu. Bunun üzerine Defne "Tanıkların ifadeleri birbiriyle çelişiyor. On farklı yalan var gibi." dedi. Konuşurken gözlerini dosyadan ayırmamıştı. "On farklı gerçek de olabilir." dedi Murat. Defne bu defa gözlerini dosyadan kaldırdı ve Murat'a bakıp onu dinlemeye başladı. "Bir davam vardı..." diye anlatmaya başladı Murat. "50 kişiden fazla insan dahildi davaya ama hepsi birbiriyle çelişiyordu. Tam bir baş ağrısıydı. Ama sonradan herkesin kendi açısından gerçeği söylediği ortaya çıktı. Yalan söylemiyorlardı. Sadece farklı yerden bakıyorlardı." diye bitirdi söyleyeceklerini Murat. Tam o sırada Emir onların yanına geldi ve Defne'ye Ölüm Saptama Birimi'nin, Hakan'ın bitki bilim raporunu aldığını söyledi. Bunun üzerine hemen ölüm Saptama Birimi'ne giden Defne, Kaan'la buluştu ve birlikte bitki bilim uzmanı olan Gökçe'nin yanına gittiler. Kısaca selamlaşmalardan sonra Gökçe; Semih, Kaan, ve Defne'ye bulduklarını gösterdi. "Kayıt çok eski olduğu için tespit etmek zor oldu. Ama zehirleyici oranda Bağderesi buldum." dedi. "Bağderesi mi? Zehirleyici miktar da mı?" diye tekrarladı onu Defne. Gökçe bu defa "Bir ilacı kullanırken doğru miktarda kullanmalısınız. Doğru miktardan fazlasını kullanırsanız zehirleyici olabilir. Bu, Bağderesi için de geçerli." diye açıkladı. Defne şimdi de "Peki biri kasten mi koydu dersiniz?" Gökçe "Bu doz nefes darlığına yol açabilir. Kafatası kırığının neden olduğu beyin kanamasını gizleyebilmek için birinin kasten yüksek dozda Bağderesi verdiğini düşünüyorum. Bence nefes darlığından öldü." dedi şimdi de."Cinayet mi?" diye sordu kısaca Semih. Gökçe de "Olabilir." diye aynı kısalıkta cevapladı. Defne "O zaman katilin tıbbi bilgisinin iyi olduğunu varsayabiliriz. Öyleyse hastaneden biri mi? Doktor mu Hemşire mi? Kim olabilir?" diye sordu. Semih hemen "Yanlış soru... Asıl sormamız gereken ölümcül dozda bağderesini nereden buldular olmalı." dedi. Semih'in söylediklerinden sonra Defne hızlıca odadan çıktı ve bütün ekibi toplayıp arama için hastaneye gitti. Erdem, Nazlı ve birçok görevli ile birlikte hastaneyi aramaya başladılar. Erdem içeri girdiklerinde hastanedekilere "Avcı Ofisi'nden geliyoruz. Elimizde arama ve el koyma izni var." diye kendini tanıttı ve "Üç yıl önce Haziran ayına ait uyarıcı ilaçların idari kayıtlarını verin." dedi. Defne "Bağderesi de dahil... Bir de o tarihte ameliyat olmuş hastalarda kullanılan ilaç kayıtlarını." diye ekledi.

Görevli memur neye uğradığını şaşırmıştı. Çekingen bir tavırla "Bazıları burada, bazıları da orada." deyip arşivlenen dosyaların yerlerini gösterdi. Ardından Erdem hemen "Teşekkürler." dedi ve yanındaki görevlilere "Yürüyün!" deyip dosyaları toplamaya başladı. Defne ile gelen görevlilerin her biri arşiv odasına dağıldı ve olay gününe ait dosyaları toplamaya başladılar. Bu sırada o dönem Hakan'ın tedavisi ile ilgilenen doktor odaya girdi. Kadın: zayıf, uzun boylu, beyaz tenli ve oldukça güzel bir kadındı. Ama her konuşmasında yüzünde karşıdakini aşağılayan bir tavır görülüyordu. "Neler oluyor?" diye sordu soğuk bir şekilde. Erdem "Avcı Ofisi'nden geliyoruz."diye hatırlattı kendilerini. "Mevta Hakan Bey'in vücudunda reçetesiz ilaç tespit ettik." dedi Defne ve "Ölümcül dozda bağderesi." diye ekledi. Doktor duyduklarına şaşırmıştı "Ne? diyebildi sadece. Ardından Defne "Hastaneden biri olma ihtimalini eleyemediğimiz için..." diye açıklamaya başlamıştı ki doktor araya girdi ve "Semih size ne söyledi?" diye sordu. Defne anlamamıştı "Ne?" dedi. Doktor "Uyarmadan gelip hastaneye pusu kurmanızı mı?" diye devam etti konuşmasına. Defne kısa bir süre düşündü ve "Anlayamıyorum?" diye tekrar sordu. Doktor "Eskiden burada çalışırdı. Kalp damar cerrahıydı." diye açıkladı. "Umarım bu atıldığı için alınan zavallı bir intikam değildir." diye ekledi. Defne kendinden emin bir tavırla "Bu hastaneyi arama kararı tamamen Avcı Ofisi tarafından verildi." dedi."Semih'i iyi tanır mısınız?" diye sordu doktor bu defa. Defne "Hayır, henüz değil." dediğinde doktor "Anladım... Öyle kalması daha iyi." dedi. "Bu aramada sizinle tam işbirliği yapacağız deyip odadan çıktı. Yüzünde ve tavırlarında yine aynı küçümseyen hava vardı.

Ofise geri döndüklerinde akşam olmuştu. Yine de bu geç saate rağmen Erdem, Nazlı ve Defne yeni gelen dosyalar üzerinde çalışıyorlardı. Nazlı "İşte bu..." dedi ve hemen elindeki dosyayı Defne'ye götürdü. Dosyayı masaya koyarken "Bir miktar bağderesi kayıp. Sadece 250 miligram kullanmışlar, stoklarla uyuşmuyor." dedi Nazlı. Defne dosyayı eline aldı ve incelemeye başladı. Erdem de "Dışarıdan getirmemişler, hastaneden çalmışlar." diye Nazlı'yı destekledi. "Görevli hemşirenin imzasını görüyor musunuz?" deyip sayfada bir yeri gösterdi Nazlı. "İlaç dolabının anahtarı olan hemşire." diye bitirdi söyleyeceklerini. Defne "Hemşireyi bulamadık mı hâlâ?" diye sordu. Erdem "Her şeyi yaptık ama henüz bulamadık. Uzun zaman önce ailesiyle bağını da koparmış. Saklanıyor ve bulunmak istemiyor gibi." diye açıkladı.

O sırada kapı açıldı ve içeri Defne'nin hizmetçisi Çiçek girdi. Yaşlı kadın "Bunlar da ne? doğru dürüst bir şeyler yediniz mi?" diye söylenmeye başladı. "Güneşin altında uyuklayan civciv gibisin. Zavallı şey annesi yüzünden eve bile gelemiyor." diye devam etti söylenmeye. Defne, kadını gördüğüne sevinmişti. "Teyze..." dedi. Yaşlı kadın hemen "Sana yemek getirdim." deyip elindeki paketleri masaya bıraktı. Defne duyduklarına daha da çok sevinmişti "Vay... Ev yemeği... Hadi birlikte yiyelim." dedi. Bu sırada yaşlı Çiçek, masadaki fotoğrafı gördü. Bu fotoğraf, Defne'lerin her yerde aradığı hemşirenin fotoğrafıydı. "Bu hanım kim?" diye sordu yaşlılara has olan bir merakla. Defne de "O kadar iyi saklanıyor ki hiçbir yerde bulamıyoruz." diye cevapladı. Yaşlı kadın, meraklı bir şekilde fotoğrafı eline aldı ve "Dur biraz, tiroid ameliyatı geçirmiş. Şu ameliyat izine bak. Tiroid ameliyatından kalma." deyip hemşirenin boynundaki dikiş izini gösterdi. "Aynı ameliyattan ben de oldum. İzini saklamak için hep böyle eşarp takarım." dedi ve boynundaki izi gösterdi. Defne "Tiroid ameliyatı mı? Aaaa o yüzden sürekli ilaç kullanıyorsun." dedi. Kadın "Evet, hormon ilaçları. Hayatım boyunca da alacağım." diye onayladı Defne'yi. Defne kadının anlattıklarını duyunca "İlaçlar... Eczane..." diye düşünmeye başladı. Ardından birden sevinçli bir şekilde ayağa kalktı ve yaşlı kadını "Çok teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim." diyerek kucakladı. Sonra da hızlı bir şekilde toplanıp odadan çıktı. Yaşlı kadın, Defne'nin arkasından "Önce yeseydin ya!" diye bağırdı ama sesini duyuramadı. Defne hemen Erdem'i aradı ve "Hemşire ile ilgili bir gelişme var. Hemen kendisine yazılan tiroid ilaçlarının listesini alabilir misiniz? Saklanabilir ama ilaçsız yaşayamaz." dedi.

KAYIP Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin