Avcı ofisinde Defne'nin odasındaki telefon çaldı. Erdem telefonu açtı ve "Alo!" dedi. Arayan Semih'ti. "Defne Hanım nerede?" diye sordu hemen. Erdem sesi duyunca "Semih Bey siz misiniz?" diye sordu. Ardından"Neden birden bire sorar oldu ki?" diye düşündü. Sonra da Nazlı'ya döndü ve "Defne Hanım dışarıda, degil mi?" diye sordu. Nazlı da "Evet, Melike'yle görüşmeye gitti." dedi. Erdem buna da şaşırmıştı."Melike'yle mi? Aniden niye?" diye sordu. Bunun uzerine Semih "Melike'yle mi?" diye sordu tekrar. Erdem telefonu kulağına yaklaştırdı ve "Evet. Sorun nedir?" diye sordu. Semih hemen "Ölen hemşirenin bluzunda Melike'nin parmak izini bulduk." diye anlatmaya başladı.
Bu sırada Defne, Melike'yle masa konuşmaya devam ediyordu. "Bebekle gerçek bir aile olacağız demişti " diye konuşmaya başladı Melike. "Hakan'ın hayaliydi bu." diye devam etti konuşmaya ve birden ağlamaya başladı. Defne masadaki peçetelerden birini aldi ve Melike'ye uzattı. Tam bu sırada kahve kupasına kolu çarptı ve bütün masaya kahve döküldü. Melike hemen ayağa kalktı. "İyi misiniz!" diye sordu. Defne "Evet. Her yeri de batırdım. Tuvalet nerede? Şunu durulamam lazım." dedi kolundaki lekeyi gösterirken. Bunun üzerine Melike"Tabii. Şu tarafta." deyip eliyle tuvaletin olduğu yeri gösterdi. Defne tuvalete gittiğinde Melike olanlara kızmış gibiydi. Sandalyeye oturdu ve sinirle kolunu kaşımaya başladı. Daha rahat kaşımak için kolunu açtığında iğne izleri göründü.
Bu sırada Erdem ve Anıl ofisten çıkmış kafeye doğru gidiyorlardı. Anıl arabayı kullanıyor, Erdem de telefonla konuşuyordu. "Melike'nin kafesine doğru gidiyoruz." dedi Erdem. Bu sırada Defne tuvalette kolunu temizlerken Melike de içeride bir şey aramakla meşguldü. Sanki yoksunluk krizine girmiş gibi telaşlı be garip davranmaya başlamıştı. Hızlı hızlı etrafı karıştırmaya dolaplarda bi şeyler aramaya başladı. Aceleyle dolaptan çıkarttığı küçük şişedeki hapları yuttu. Ardından ayni telaşla ellerine eldiven geçirip tezgahın altından içi beyaz bir sıvıyla dolu olan şırıngayı aldı.
Defne işini bitirip tuvaletten çıkmak için kapıyı açtığında karşısında Melike'yi gördü. Melike, elindeki şırıngayı Defne'ye doğru savurdu. Defne'nin uzerine doğru gidip onu duvarın önünde sıkıştırdı. Elindeki şırıngayı batırmaya çalışırken Defne, Melike'yi itti ve kaçmaya çalıştı. Ancak Melike Defne'yi kaçamadan yakalamayı başardı ve boğuşmaya başladılar. Bu sırada Erdem ve Anıl kafeye gelmişlerdi. Arabadan inip hemen içeri girdiler. "Defne Hanım!" diye seslenerek etrafı aramaya başladılar. Anıl az once Defne ve Melike'nin oturduğu masayı gösterip "Onun çantası!" dedi. Erdem masadaki bardağa dokundu ve "Hâlâ sıcak." dedi. Ardından kafedeki bakmadıkları tek yer olan tuvalete gittiler.
O sırada Melike "Geber!" diyerek Defne'ye saldırmaya devam ediyordu. Kargaşada Defne Melike'nin eline vurdu ve şırınga uzak bir köşeye savruldu. Şimdi de Melike "Geber! Sen olmayınca her şey yoluna girecek!" diye bağırıp Defne'nin boğazını sıkmaya başladı. Defne nefessiz kalmıştı. Melike, Defne'nin boğazını sıkıyor ve "Geber!" diye bağırmaya devam ediyordu. O sirada Defne cebinden küçük bir şey çıkardı ve Melike'nin yüzüne sıktı. Melike acıyla geriye doğru kaçtığında Erdem ve Anıl da sonunda gelmişlerdi. Anıl hemen Melike'yi yakaladı. Erdem de Defne'yle ilgilenmeye başladı. "Efendim! İyi misiniz? Ambulans çağır!" diye bağırıyordu Erdem. Anıl bu sırada Melike'yi ağır yaralamaya neden olma suçundan tutukluyordu. Kelepçeyi takıp ardindan zorla oradan çıkardı. Erdem Defne'ye iyi olup olmadığını sorarken Defne "Kanıt." dedi. Bunun üzerine Erdem cebinden bir kanıt torbası çıkardı ve yerdeki şırıngayı aldı.
Ofise dönüş yolundayken arabayı yine Anıl kullanıyordu. "Efendim. Kurbanlarla yalnız buluşamazsınız. Tamam mı?" dedi ve "Hem telefonunuzu niye açmadınız?" diye sordu. Defne "Açsaydım anlar ve niyetini saklardı." dedi. Bunu duyduklarında ikisi birden "Deli mi bu kadın!" diye söylendiler. Defne bunu duyduğuna şaşırmıştı. "Ne. Ben mi?" diye sordu. Erdem bunun üzerine "Hayır... Melike'den bahsediyoruz sizden değil." dedi ama sesi ve tavırları hiç inandırıcı değildi. Erdemin konuşması bitince Defne Anıl'a "Beni avcı ofisine bırakın. sizde şunu ölüm saptama ofisine götürün. Acil analiz talep edin." dedi. Erdem "Yaralıyken mi gideceksiniz olur mu?" diye sordu. Defne " Benim işim bu. Merak etmeyin." dedi.
Defne ofise geldiğinde ilk olarak tuvalette boynundaki çizikleri ve yaraları temizledi. Az önce az kalsın ölüyordu. O anları düşünürken yeniden telaşlandı. Derin bir nefes aldı."Geçti." dedi kendi kendine ve kollarını önündeki lavaboya dayadı. Tekrar bir kaç derin nefes alıp gözündeki yaşları sildi. Saçını topladı ve aynada kendine bakıp "Senin işin bu. Hadi Arayıcı..." diye kendini sakinleştirdi.
Sorgu odasına geldiğinde çizikleri kapatmak için boynuna bir fular bağlamıştı. Odaya girdi ve Melike'nin karşısına oturdu. Melike hemen kolundaki iğne izlerini gösterdi ve "İtiraf edeceğim." dedi. "Cadı Hörgücü bağımlısıyım. Uyku hapı ve sakinleştirici de alıyorum. Soruşturmayı engellemek istemediğim için söylemedim." diye anlatmaya başladı. Ama Defne kadının anlattıklarına dayanamayıp "Suç işlediğiniz için tutuklandınız, biliyorsunuz değil mi? Ağır yaralama ve bir Arayıcıyı öldürme girişiminden." dedi. Az önce olay yerinden getirdiği şırıngayı gösterdi ve "Kalpte bu miktarda Cadı Hörgücü kalp krizine yol açabilir, değil mi?" diye sordu kızgınlıkla. Melike "Arayıcı Hanım... Sanrı görüyorum. Daha önce olanları hiç hatırlamıyorum. O şey Cadı Hörgücü mü? Benim miydi. Size neden zarar vermek isteyeyim?" diye kendini savunmaya çalıştı. Defne de "Kesinlikle. Böyle düşüncesizce bir seyi neden yaptınız? Nedeniniz neydi?" diye sordu. "Hiç nedenim yok." dedi Melike. O sırada kapı çaldı ve Anıl, Hakan'ın en büyük ablası ve şöförüyle içeri geldi. Melike onları görünce "Abla!" dedi. Defne hemen "Sabahtan beri kafenizin oraya park edilmiş bir araçtaydılar." diye anlatmaya başladı. Melike bunu duyduğuna şaşırmıştı. "Neden?" diye sordu. Defne de "Büyük ablaya döndü ve sert bir tavırla "Nedenini söyleyin." dedi. Bunun üzerine kadın "Özür dilerim. Sizi takip ettim Arayıcı Hanım. Benden şüphe ediyordunuz o yuzden ne yapacağınızı merak ettim." dedi. "Beni takip ettiğini biliyordunuz." dedi Defne, Melike'ye aynı sertlikle. "Beni görünmeyen bir noktada öldürüp cinayeti üzerine yıkacaktınız, değil mi?" diye sordu. Yaşlı abla bunu duyunca çok şaşırmıştı. Ne söyleyeceğini merak edip Melike'ye baktı. Melike "Ne diyorsunuz?" diyebildi sadece. O sırada Erdem elinde bir dosyayla içeri girdi ve dosyayı Defne'ye verdi. Ardından Melike dışındakilerle birlikte odadan çıktı. Defne dosyayı açtı, içinde yazanları okudu ve "Kahveme neden ilaç attınız o zaman?" diye sordu. "Anlamadım?" dedi Melike. Defne "Kumateşi. Kahveme koyduğunuz madde. Bir şey bilmediğimi mi düşündünüz? Kafenin önünde arabadan inerken parmak izlerinizi bulan Ölüm Saptayıcı tarafindan uyarıldım. Katilin siz olduğunuzu söyledi. O yüzden yanıma küçük bir biber gazı ve delil saklamak kontak lens kutumu getirdim. Bu masaya devirdiğim kahvenin analiz sonucu." dedi ve "Mükemmel bir yalancısınız. Ama her şey bitti. Ölen hemşirenin olay günü giydiği bluzda parmak izleriniz bulundu." diye ekledi. Ardından raporları Melike'nin önüne koydu. Sonrada "Pekala. En baştan alalım." dedi.
"Bağımlı olduğunuzu itiraf ettiniz. Cadı Hörgücünü Perihan Hemşire mi sağlıyordu." diye sordu. Melike bu sefer yalan söyleyemeyeceğini anladı ve "Evet. Ayda bir iki sefer " dedi. Defne "Peki onu neden öldürdünüz?" diye sorunca "Hastanede yapılan aramayla ilgili dedikodular artmıştı. Kalleş, mirastan pay istedi." dedi. Defne "Peki ya sevgiliniz? Onu kanepeye doğru ittiniz. Sonra da ilaç verdiniz. Neden? Boğuşma mı yaşandı? Onu neden ittiniz? Kavga mı ettiniz?" diye sormaya devam etti. Melike sorulara şaşırmıştı. Ama sonra arkasına yaslandı ve "Yanılıyorsunuz. Onun ölümüyle ilgili kanıtınız yok." dedi. Defne şaşırmıştı. "Ne?" diye sordu. Melike de "Hakan... Diyelim ki onu öldürdüm. Ama sevgilime gelince, ben yapmadım." dedi. "Sizin için üzülüyorum kıymetli Arayıcı. O yaranın geçmesi biraz vakit alacak." dedi ve sinsice güldü. Defne "Sevgilinizin ölümüyle ilgili kanıtı da yakında bulacağım." dedi ve sorgu odasından çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP
FantasyBir Arayıcı ve tuhaf ama bir o kadar başarılı yöntemler kullanan bir Ölüm Saptayıcı etrafında dönen bir hikaye... İkili, fantastik bir dünyadaki gizemli cinayetleri çözmek için iş birliği yapar.