Defne, gözlem odasına giderken koridorda Hakan'ın ablalarıyla karşılaştı. Kadınlardan biri ona
"Bunu bize nasıl yaparsınız?" diye sordu. "Sırtımızdan bıçaklanmış gibiyiz şu an." diye ekledi. Defne kadınların bu tutumunu anlamlandıramamıştı. "Bu işe neden bu kadar karşısınız?" diye sordu. Kardeşlerin en yaşlısı "Yaşadığı onca şeyden sonra tekrar kesilip biçilmesi bizi üzüyor." "Düşüncesi bile içimizi parçalıyor." diye destekledi kardeşleri onu. Sonra yaşlı kadın " O sürtük Melike yüzünden, değil mi? Bir Arayıcı olarak bizden taraf olmalısınız. O yalancı sürtük, sizi kandırmamalı!" diye onlara tepki gösterdi.Defne kadınları gözlemlerken "Çok duygusal davranıyorlar ama inandırıcı değiller." diye düşündü. Sonra kadınlara yaklaştı ve onları koklamaya başladı. "Bir koku alıyor musunuz.?" diye sordu kadınlara. Erdem, Defne'nin şu an ne yaptığına anlam verememişti. Kadınlar "Koku mu? Ne kokusu?" diye sordu. Defne bu defa kendini koklamaya başladı ve "Ahh.. kardeşinizin cesetinin yanında çok az kaldım. Ama bütün koku üstüme sinmiş. Bakın, koklayın." deyip kolunu kadınlara uzattı. Defne'nin bu hareketi üzerine kadınlar "İğrenç! Sizin derdiniz ne?" diye çığlık çığlığa bağırmaya başladılar. Bağırırken üçü de elleriyle burunlarını kapamıştı. Defne olduğu yerde doğruldu ve "Kardeşiniz için çok endişeleniyorsunuz ama bu kokuya tahammül edemiyorsunuz. Öyle mi?" diye sordu ve "İçeride, tamamen yabancı olan bir Ölüm Saptayıcı ölüm nedenini bulmak için onu kokluyordu." dedi. Erdem Defne'nin söylediklerini duyduğunda, yüzünde onu takdir eden bir ifade belirdi. Ardından kadınlara "Beni dinleyin. Bu artık basit bir dolandırıcılık davası değil. Anlıyor musunuz? Daha fazla soru sormak için sizlerle tek tek görüşeceğiz. Tamam mı?" dedi. Sesinde kadınları tehdit eden bir ton vardı.
Defne ve Erdem gözlem odasına girdiklerinde Semih, çoktan cesedi incelemeye başlamıştı. "İç organların çoğu bozulmuş." dedi. Kaan hemen "İç organların çoğu bozulmuş." deyip dosyaya not etti. "Uyluk 46,19 santim. dedi Semih. Kaan yine Semih'i tekrarlayıp söylediğini dosya not etti. Semih Şimdi de cesedin kafasından geri kalanları inceliyordu. Saçlı deriyi kesip kafatasından ayırdı. "Kafatasında 15 santim çökme kırığı." dedi ve Kaan "15 santim." deyip not etti. Bunun üzerine Ceyda "Hastanede ölmemiş miydi? Tuhaf, Çok büyük." dedi. Semih "Öyle." dedi ve Kaan ve Ceyda'dan hızlı hareket edip her şeyi kaydetmelerini istedi.
Ölüm Saptama bittiğinde Semih, Ceyda ve Kaan gözlem odasında onları bekleyen Erdem ve Defne'nin yanına geldiler. Semih hemen "Çökme kafatası kırığını gördünüz mü? Cinayet ihtimalini ellemeyin." dedi onlara. Erdem hemen "Kız kardeşlerin ölüm saptamaya karşı çıkmasını şüpheli buluyorum." dedi. Defne de "Kesinlikle! Sonuçta ortada bir miras var." diye onayladı Erdem'i. Semih "Yine senaryo yazıyorsunuz." diye susturdu onları. "Kız kardeşleri neye dayanarak şüpheli buluyorsunuz?" diye sordu. "Para yüzünden kavgalılar, cinayet nedenleri var." dedi Erdem. Bu defada Semih "Ama yine de cesedi bize vermeye razı mı oldular diyorsun." diye susturdu onu. Bu sırada Kaan " Cenaze işleri cesedi almaya geldi." dedi onlara. Semih "Hayır!" diye tersledi onu. Erdem "Neden? Ölüm saplamayı bitirdiniz." diye sordu. Semih onu umursamadan arkasını döndü ve odadan çıktı. Ceyda da onun yerine "Ceset çürümüşse DNA almak zordur. Anlayışlı olun lütfen." diye açıkladı durumu.
Yorucu geçen günün ardından Defne eve gelmişti. kapıda onu karşılayan annesi ne oldu diye sordu. Kadının bir şeye kızdığı her halinden belliydi ama Defne yorgunluktan bunu anlayamamıştı. "Sen de mi duydun. Çok çirkin. değil mi? diye sordu annesine. Kadın "Evet, öyle çirkin ki söyleyecek söz bulamadım." dedi aynı kızgınlıkla. Defne hâlâ dalgındı. "Bir de bana sor. Daha fazla kurban olmaması için daha güçlü olmalıyım." dedi annesine. Kadın bu defa "Kurban mı? Kim gibi?" diye sordu. Defne'de "Ben gibi." dedi. Annesi daha fazla dayanamamıştı ve "Bu iş ayarlamak için çok uğraşmıştım." dedi. Defne, şimdi kadının neden bahsettiğini anlamıştı. Annesine döndü "Biraz ara ver istersen, akıl sağlığına iyi gelmiyor." dedi için kinayeli bir sesle. Kadın bıkkın bir sesle "Adamın nesi var?" diye sordu. Defne de Hemen "Onunla evlenmem için bana para teklif etti. Tam bir saçmalık, çileden çıktım. Beni ne sanıyorlar? Değil mi? " dedi. Defne'nin annesi kendinden emin bir tavırla "Gel otur." dedi ve koltuğa geçip oturdu. Defne "Ne oldu?" diye sorduğunda kadın bu defa "Otur işte!" diye tersledi onu. Annesi kısa bir sessizliğin ardından "Onu kapmalısın." dedi. Defne "Kimi?"diye sordu. Annesi de "Ondan iyisini bulamazsın. İyi bir aileden geliyor. Onu ben ikna etmiştim." diye anlatmaya başladı."Ne! Anne paradan haberin var mıydı?" diye sordu Defne. Kadının söylediklerine oldukça şaşırmıştı. Defne'nin annesi "Büyük bir miktar teklif ediyor." diye açıklamaya çalıştı kendini. Defne sinirlenmişti. "Ne kadar teklif ettiği umrumda değil." dedi annesine kızarak. Kadın da sinirlenmişti ve Defne'ye "Sen kendini ne sanıyorsun?" dedi. Defne bu soruya şaşırmıştı. "Ne?" diye sordu kısaca. Annesi anlatmaya devam etti. "Şu ana kadar sana her şeyi sağladık. Artık büyümen lazım. Bu kadar bencil olma." dedi. "Arayıcı olalı daha bir ay oldu anne." diye araya girdi Defne. "Daha yapmak istediğim şeyler..." derken annesi "Ne? Maaşınla babanla bana güzel hediyeler mi alacaksın? Unut gitsin... Bize borcunu ödemek istiyorsan evlen ve ayrıl bu evden. Tamam mı?" diye tersledi Defne'yi. Defne annesinden şimdiye kadar beklediği ama henüz duymadığı lafları duymaya başlamıştı. Üzülmüştü bunları duyduğuna. "Anne... Ne diyorsun?" diyebildi sadece. Kadın aynı kararlılıkla "Rahat bir hayat yaşadı. En azından bunu yapabilirsin. Fakir biriyle evlenirsen abine yük olursun. Yoksa abinle mi yarışıyorsun? Baban sana pay vermek için şirketi bölmez." diye konuşmaya devam etti. Kendince kızını düşündüğü belliydi ama seçtiği yöntem çok kötüydü. Defne "Babamın şirketini hiç istemedim." dedi. Bunun üzerine annesi "O zaman ne? Sorun ne?" diye sordu. Defne'nin artık sabrı kalmamıştı. " Sorun sensin! Hayatımı yaşamaya çalışıyorum." diyebildi annesine. Kadın "Hayatını mı? Hayatını kime borçlusun?" diye sordu. Şimdi de Defne "Bana bunu niye yapıyorsun anne?" diye sordu. kadın onu dinlememişti bile. "Bu sefer, bu adamı kaybettik. Bir dahaki sefer birini ayarladığımda uslu davran ve buluşmaya git. Tamam mı?" dedi hedefinin cevabını bile beklemeden kalkıp odadan çıktı.
Defne annesiyle gecen konuşmasının ardından evde duramamıştı. o an gidebildiği tek yerde Avcı Ofisi'ydi. Odasına girdi ve masasına oturdu. "Ben Defne, bir Arayıcıyım. Ben arayıcı Defne'yim. Arayıcı Defne... O benim. Avcılık sınavına üstün başarıyla geçtim. Her zaman en iyi öğrenciydim...Ve Avcı ofisinde çalışmak için başvurdum. Ben Arayıcı Defne... BEN ARAYICI DEFNE'YİM. TANRI AŞKINA!" diye ağlamaya başladı. Daha fazla ağlamak istemediği için "Odaklan... Odaklan, odaklan... "diye durdurdu kendini. Bileğindeki tokayla saçlarını topladı. Ve birazdan gireceği mahkeme için hazırlanmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP
FantasyBir Arayıcı ve tuhaf ama bir o kadar başarılı yöntemler kullanan bir Ölüm Saptayıcı etrafında dönen bir hikaye... İkili, fantastik bir dünyadaki gizemli cinayetleri çözmek için iş birliği yapar.