Defne, ofis başkanı Gökhan'ın odasındaydı. "Sanıkla fiziksel kavgaya mı girdiniz?" diye sordu Gökhan. Duyduğu şaşkınlık yüzünün ifadesinden anlaşılıyordu. "Evet." dedi Defne kısaca. Bunun üzerine Gökhan "Defne hanım. Nasıl söylesem. Gerçek anlamda her yerdesiniz. Saptama birimi sizi istiyor, orada oluyorsunuz. Bi sanık sizi çağırıyor, orada oluyorsunuz. Her yere koşturuyorsunuz." dedi. Bunu söylerken memnun olmadığı da belliydi. Defne, Gökhan'ı "Özür dilerim, kendim halledebilirim sanmıştım." diye cevapladı.
Tam o sırada kapı çalındı ve içeri ofisin diger Arayıcısı olan Murat girdi. Üzerindeki siyah takımla oldukça havalı vörünüyordu. Kapıyı kapatıp hızlıca içeridekileri selamladı. Sonra da "Duruşma az önce bitti." diye geç kalışının mazeretini bildirdi. Gökhan hemen lafa girdi ve "En düşük rütbeli Arayıcınıza bakın." dedi. Murat dönüp Defne'ye baktı. O sırada Defne boynundaki izleri saklamak için fularını düzeltti. Murat Defne'nin elini tutup onu durdurdu. Boynundaki çiziklere baktı ve "Sorun ne? Ne oldu böyle!" diye sordu. Başkan bey hemen " Sanıkla fiziksel kavgaya girmiş." dedi az önceki memnuniyetsiz tavırla.
Sonrada parmağıyla Defne'yi göstererek "Ona iyi bakın dememiş miydim?" diye sordu Murat'a. "Özür dilerim." diyebildi Murat kısaca. Gökhan şimdi de Defne'ye döndü ve "Emekliye ayrılmak üzere olan bir moruğa rapor vermiyorsunuz galiba." dedi. Defne hemen "Özür dilerim. Daha dikkatli davranmalıydım." dedi.
Bunun üzerine Gökhan, Defne'ye"Yalancısınız." dedi. Defne başını kaldırdı ve Gökhan'a baktı. "Anlayamadım." dedi. Gökhan konişmaya devam etti. "Çok iyi iş çıkardığınızı düşünüyorsunuz, değil mi? Sonuçta kanıt buldunuz." diye sordu. Defne "Hayır. Ben..." diye kendini açıklamaya başlamıştı ki Gökhan onu durdurdu ve "Buna kibirli olmak denir." dedi. Bu sözden sonra odada kısa bir süre sessizlik oldu. Sessizliği bozan Muratın "Onu daha iyi eğiteceğim." demesi oldu. Gökhan kısa bir süre ikisine baktı. Ardından odadan çıkmaları için kapıyı gösterdi.Koridora çıktıklarında Murat sinirden patlamıştı. "Davadan alındın. Artık ben bakacağım." dedi. "Hayır! Nihayet kanıt buldum. Dava kapanmak üzere." diye itiraz etti Defne. Murat birden durdu Defne'ye döndü ve "YARALANDIN!" diye bağırdı. Sesi boş koridorda bir kaç kere yankılanmıştı. Defne derin bir nefes aldı. Ardından konuşmaya başladı. "Doğru. Korkunçtu. Öleceğim sandım ama bu vazgeçiyorum demek değil. Ben korkak değilim." dedi. Murat "Bu daha senin ilk yılın. Bu davayı kapatamayacaksın." diye araya girdi. Sonra da "Hepsi o Semih'in yüzünden." diye bitirdi lafını. Defne bu defa "Bu davayı kapatmak istiyorum. Yapabilirim. Bu davayı kaybetmek istemiyorum. Anlamıyor musun?" dedi. Murat'tan çok kendini inandırmaya çalışıyor gibiydi.
Tam o sırada Murat'ın aklına bir anı gelmişti. Gökhan başkanın odasında ikisi birlikteydiler. Murat, Gökhan'a "Semih'ti! Kasten yaptı! Kurtulmasına izin veremezsiniz!" diye bağırıyordu. Gökhan, Murat'ın aksine sakin bir sesle "Peki." dedi. Bunu söylerken yüzüne bile bakmamıştı. Murat bu defa "Efendim!" diye konuşmaya başladı. Ama Gökhan "Çıkabilirsiniz." dedi. Hala konuşurken yüzüne bakmıyordu.
Murat bunu hatırlayınca uzerine bir üzüntü ve yenilmişlik hissi çöktü. Derin bir nefes aldi ve "Seni herkesten çok anlıyorum." dedi. Bunu söylerken yüzündeki üzüntü açıkça görülüyordu. Defne de "O zaman sana yalvarıyorum." dedi.
Günün ilerleyen saatlerinde artık akşam olmuş ve Defne evine gelebilmişti. Eve girdiğinde "Ben geldim." diye seslendi. Annesi ve babası içeride oturuyordu. Kadın Defne'yi duyunca "Geldin mi?" dedi sadece. Defne hemen odasına geçmeye çalıştı ama annesi onu görüp "Boynuna noldu?" diye sordu telaşla. Babası da okuduğu kitabı sehpaya bırakıp doğruldu ve Defne'ye baktı. " Düşüp çizdim." diye açıklamaya çalıştı Defne. Babası ayağa kalktı, Defne'ye yaklaştı ve boynundaki fuları çıkardı. Defne hemen "Sanığın biriyle ufak bi kavgam oldu ama önemli bir şey yok." dedi. Babası kızgın bir tavırla "Sana bir yıl verecektim. Ama vazgeçtim." dedi. Sonra arkasına döndü ve az önce oturduğu koltuğa giderken "Avcı Ofisi'ne git ve istifa dilekçesini ver tatlım." dedi karısına. Kadın da "Tamam, hallederim." dedi hemen. Defne "İstifa etmeyeceğim." diye itiraz ettiğinde babası "Bu haldeyken nasıl böyle konuşuyorsun?" diye sordu. Defne"Bu haldeyken mi? Ben bununla gurur duyuyorum. Sanığı yakalayacak kanıtı bu yaralar sayesinde buldum." dedi. Sesi olduğumdan yüksek çıkmıştı. "Yan kesici yakalamışsındır herhalde." dedi babası umursamaz bir tavırla. Bunu söylerken kızının yüzüne bile bakmamıştı. Kitap okumaya devam ediyordu. Defne "Hayır, bir katili yakalandım..." diye anlatmaya başlamıştı ki adam kafasını kitaptan kaldırdı ve Defne'ye baktı. Sonra da "Ne! Katil mi?" diye sordu. Şimdi de adam bağırıyordu. Defne babasının daha da sinirlenmesini engellemek için "Şey polis de oradaydı." dedi. "Hemen istifa et! Kararım kesin." diye gürledi adam.
Defne bunun üzerine kendini topladı. Ardından "Seçimlerimin ve işimin senin için anlamı yok mu?" diye sordu. Oldukça ciddileşmişti şimdi. Adam "Saçmalama. Sen hiyerarşik bir yapıya asla uyum sağlayamazsın. Bu kadarı yeter. Bizim şirkete başla, abine yardım et." dedi. Konuşurken yine Defne'ye bakmıyordu. Defne duyduklarına sinirlenmişti. "hiçbir zaman gözüne giremeyeceğim, değil mi?" diye sordu sertçe. Ve konuşmaya devam etti. "Sınıf birincisi olunca niye abin değil de sen dedin." diye konusurken annesi araya girdi ve "Bugün neyin var senin? Susar mısın?" diye uyardı kızını. Ama babası konuşmasını istiyordu. "Devam et bakalım." dedi. Defne bu defa daha hızlı konuşuyordu. "Bu aileden dışlanıyorum. Yine de okulu birincilikle bitirip avcılık sınavını başarıyla geçersem, kendim bir şeyler yaparsam beni onaylarsınız sanmıştım." dedi. Bu defa da babası "Sen ne yaptın ki" diye sordu. "Sahip olduğunu ayrıcalıklar olmasa bugün olduğum kişi olamazdın." dedi. Konuşurken hala kızına bakmıyordu. Defne iyice kızmış ayni zamanda ağlamamak için kendini zor tutuyordu."Öyleyse bana uygun düşen bir eşle evlenip, zarifçe bu evden ayrılacak mıyım?" diye sordu babasına. Ve konuşmaya devam etti "Ama bunu yapamam. Arayıcı olarak çalışmaya devam etmek istiyorum. Yapmak istediğim şeyler var daha." dedi.
"Öyleyse evimden defol." dedi babası. Oldukça yavaş ve sakin konuşmuştu. bir anda odadaki herkes susmuş, büyük bir sessizlik olmuştu. Defne ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Birkaç defa nefes aldı yutkundu ve "Peki. Giderim." dedi. Adam "Her şeyi bırak." dedi bu defa. Annesi, kocasını duyunca "Yapma sakın. Babandan hemen özür dile." dedi. Konuşurken sesi titremişti. Defne biraz düşündü ardindan çantasındaki herşeyi çıkarıp masaya bıraktı. Cüzdan, paralar, anahtarlar, hepsini... Babası bunu gördüğünde koltuktan kalktı ve odadan çıktı. Defne de annesine "Gitmem gerek." dedi ve evden çıktı.
Akşamın bu saatinde en işlek yollardan birinde yürüyordu. Kenardaki banklardan birine oturdu ve "Gidecek yerim yok." diye düşündü. Sonra düşünmeye başladı. Annesinin "Bir süre sonra bırak. Eğlenceli bir iş değil. Evlilik için de kötü." deyişini, babasının "Sen hiyerarşik bir yapıya asla uyum sağlayamazsın." deyişini, "Evimden defol." deyişini... Ve bir anda gözlerinden akmaya başlayan yaşları sildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP
FantasyBir Arayıcı ve tuhaf ama bir o kadar başarılı yöntemler kullanan bir Ölüm Saptayıcı etrafında dönen bir hikaye... İkili, fantastik bir dünyadaki gizemli cinayetleri çözmek için iş birliği yapar.