Uzun geçen günün ardından Defne sonunda evine gelmişti. Birbirinden değişik çiçeklerin bulunduğu, renkli saksılarla dolu olan camın önündeki koltuklarda annesi ile birlikte oturuyordu. Defne'nin annesi
zayıf, beyaz tenli, kısa dalgalı saçları olan bir kadındı. Adı Sinem'di. Kadının bütün tavırlarında kendini beğenmiş bir hava vardı. O sırada yanlarına yıllardır ailenin hizmetçiliğini yapan yaşlı kadın geldi. Kadın, getirdiği atıştırmalıkları sehpaya bırakıp hızlıca odadan ayrıldı. Yaşlı kadının adı Çiçek'ti. kısa boylu, tombul ve sevimli biriydi."Beni hiç dinlemiyorsun." dedi Sinem Defne'ye. Ses tonundan öfkesi anlaşılıyordu. "Bir süre sonra bırak. Eğlenceli bir iş değil. Hem evlilik için de kötü. Kimse cesetlerle uğraşan bir Arayıcı ile evlenmek istemez." diye devam etti sözlerine. Sakin ama hızlı konuşuyordu. "Eğlenceli olduğu için bu işi yapıyorum." diye cevap verdi Defne annesine. Kadın bunun üzerine şakacı bir tavırla "Sen bu zamana kadarki en büyük hatamsın." dedi. Yine de söylediklerinde ciddi olduğunu belirtmek için gözlerini devirdi ve koltuktan kalkıp odadan çıktı. Defne de camdan dışarı gecenin sessiz ve karanlık manzarasını izlemeye başladı. "Bir gün böyle ölürsem, yüzümde ölüm morlukları olacak." dedi ve derin bir iç çekti.
O sırada yaşlı hizmetçi odaya geri gelmişti. Defne'nin söylediklerini duyduğunda "Böyle şeyler düşünmek için abinizden daha büyük bir derdiniz olmalı." dedi. Defne kadını duyduğunda başını ona doğru çevirdi ve içten bir tavırla "Çok üzgünüm." dedi. Annesine kıyasla yaşlı Çiçek'le daha rahat konuşuyordu. Çiçek, Defne'ye Neden üzüldüğünü sordu. Defne de "Bu ilk davam. Karısını döverek öldüren zengin bir koca." diye konuyu kısaca özetledi. Çiçek duyduğu şeyden sonra "Yüce Tanrım! Bok içinde ölsün. Bir insan karısını nasıl döver?" diye söylenmeye başladı. aslında son derece kızgındı ama hem konuşması hem de konuşurken yaptığı hareketler karşısında Defne gülmemek için kendini zor tutmuştu. "Keşke yargıç sen olsaydın." dedi yaşlı kadına. Çiçek "Aslında buralarda da buna benzer pek sürü pislik var. Eşleri bir şey söyleyemiyor ama hepimiz dedikoduları duyuyoruz. Yılanlı Yalıdaki genç adamın karısını dövdüğünü kim tahmin edebilirdi ki?" Defne kadının bu sözlerine hak vermişti. Ama şu an onunla birlikte oturup bunlara üzülmekten daha başka şeyler yapması gerekiyordu.
Gecenin ilerleyen saatlerinde Defne odasındaki çalışma masasında duran dosyadaki resimlere bakıyordu. Bu resimler,.bu sabah olay yerinde çekilen, kocasının döverek öldürdüğü kadının fotoğraflarıydı. Eline aldığı resimde kadının morluklar ve çeşitli zedelenmelerle dolu bacağının görüntüsü vardı. Resmi masaya geri bıraktı ve diğer bir resmi aldı. Bu da benzer morluklar ve yaralarla kaplı olan yüzünün fotoğrafıydı. Defne kısa bir süre gözlerini kapattı ve derin bir iç çekti. Eliyle gözlerini ovaladı ve masanın diğer tarafındaki fotoğrafları aldı. Bunlar da cesetin yanında bulunan çeşitli otlar ve değişik sıvıların fotoğrafıydı. resimlerden birinde vurularak parçalanmış ahşap bir kapı, başka bir resimde de ahşap merdivenler vardı.
Demek kadını üst katta dövmeye başladı diye düşündü. Sonra da onu aşağı indirdi. Belki de kadın o esnada merdivenlerden düştü diye düşünmeye devam etti. Parçalanmış kapının resmine bakarken "Demek kaçmak için bu odaya saklandın." dedi kendi kendine. Fotoğrafların ve evrakların arasında geçen gecede Defne masa başında uyuyakalmıştı. Daldığı kısa uykudan uyandığında gün çoktan ağarmıştı. Saate baktığında işe geç kaldığını anladı ve hızlıca hazırlanıp ofise doğru yola koyuldu.
Avcı ofisindeki yeni gün ölen kadının cesetine yapılan otopsiyle başlamıştı. Ceseti inceleme işi bir Ölüm Saptayıcı olduğu için Semih'in göreviydi. Kaan ve Ceyda da Semih'e yardım etmek için oradaydılar. Semih saate baktı ve " İncelemeye başlama saati 08.30." dedi. Bunun üzerine Kaan ve Ceyda cesedin üstündeki beyaz örtüyü kaldırdı. Semih sırasıyla cesedin gözlerini, burnunu, ve ağzını inceleyerek işe başladı. Cesedinin kafasını inceleme işi bittikten sonra Ceyda'dan kurbanı yan çevirmesini istedi. Ceyda iki eliyle kurbanı ustaca sol omzuna doğru çevirdi. Şimdi kadının sırtındaki yaraları inceliyorlardı. Ceyda gördüğü manzara karşısında " Hadi ama... Bu kadarı da fazla." dedi. "Kadını ikiye bölüp kafasını açacağız. Psikopat değilseniz odaklanın." dedi Semih ve "Birden çok çürük." diye ekledi yüksek sesle ama kayıtsız bir tavırla. Bunu söylediklerinin not edilmesi için yapmıştı. "Birden çok çürük." diye tekrarladı Kaan onu. Semih'in söylediklerini tekrarlarken bir taraftan da bulguları rapora kaydediyordu. "Sağ elinde ani sertleşme."dedi Semih şimdide. Kaan yine "Sağ elinde ani sertleşme." diye tekrarladı ve bir taraftan da söylediğini yazıya geçirdi. "Tırnak içlerinde birden çok cisim." dedi Semih. "Birden çok cisim." diye tekrarladı Kaan. "25 numara, deri altı kanama." dedi Semih. Kaan yine aynısını tekrarladı ve yazıya geçirdi.
Semih şimdi de eline keskin bir bıçak aldı ve sırtındaki deriyi keserek kurbanın cesetini açmaya başladı. "Sol arkada, dördüncü kaburgada kırık." dedi. "Dördüncü kaburgada, sol arkada kırık." diye tekrarladı Kaan onu."Arkadan darbe almış." dedi Ceyda. Semih Ceyda'ya döndü ve "Bitki Bilimcilerin raporu geldi mi?" diye sordu. Ceyda "Evet." dedi ve yanındaki dosyayı alıp Semih'e uzattı. Semih dosyayı aldı ve içindekileri okumaya başladı.Rapora göre kadının evinde Kışbelası, Cilalı Yaprak ve genellikle ayak mantarı tedavisinde kullanılan Züppe Çan bitkileri bulunmuştu. Semih dosyayı Ceyda'ya geri verdi ve hızlı bir şekilde cesetin ayaklarını incelemeye başladı. Kurbanın ayaklarını o kadar yakından incelemişti ki bir ara burnuyla bile koklamıştı. Sırada iç organları incelemek vardı. Kadının cesediniz sırt üstü çevirdiler ve göğüs kafesini açtılar. Kalbi çıkarıp yakındaki tartıya koydular. "Kalp 326 gram." dedi Semih. "Kalp 326 gram." diye tekrarladı ve rapora yazdı Kaan. Semih şimdi de kadının midesini inceliyordu. "Yiyecek yok. Birden çok bitki var. " dedi. Kaan da "Yiyecek yok. Birden çok bitki var." diye tekrarladı hemen. Semih kepçeye benzer bir aletle midenin içindekileri aldı ve "analiz için Bitki Bilimcilere gönderin." deyip elindekileri Ceyda'ya verdi. Ceyda "Tamam." deyip kabı aldı ve bir kenara bıraktı. Semih cesedi incelemeye devam ederken birden durdu ve doğruldu. "Bu bir cenin." dedi. "Kadın hamileliğin erken dönemindeymiş." diye ekledi.
Ölüm saptama işi bittiğinde Semih odadan çıktı ve kapıda bekleyen Defne ile Anıl'ın yanına geldi. Defne heyecanlı bir şekilde "Bu bir saldırıydı değil mi? 37 deri altı kanama, 7 kırık ve 23 sıyrık." dedi. Semih, Defne'ye ters ters baktı ve "Ölüm saptama, morlukları ve kırıkları saymak için mi?" diye sordu. Anıl hızlıca konu değiştirmek için "Başka bir şey bulabildiniz mi?" diye sordu. Ceyda "Cenin... " dedi. Defne bunu duyduğuna şaşırmıştı. "Ne! Cenin mi? Hamile miymiş? Bu şeklide hamile karısını mı dövmüş? " diye sordu. Ölen kadın için fazlasıyla üzüldüğü yüzünden okunuyordu. Ardından hemen kendini topladı ve "Neyse, ölüm saptama için teşekkürler. Kocasını alalım." dedi. Hızlıca arkasını döndü ve odadan çıkmak için yürümeye başladı.
Tam o sırada Semih "Ya o öldürmediyse?" diye sordu. Defne bunun üzerine arkasını döndü ve "Çift, sürekli kavga ediyormuş. Kadını döverken öldürmüş sonra da kaçmıştır." dedi. Ama Semih her zamanki tavrıyla "Bu bir senaryo." dedi. Defne adamı söylediklerine sinirlenmişti. "Siz de gördünüz, ceset yalan söylemez." diye terslemeye başladı Semih'i. Ama Semih "Bu saçmalıkları kim söylüyor?" diye kadının lafını yarıda kesti. "Çürüme oluştu mu ya bir yara kaybolur ya da yeni bir yara ortaya çıkar. Düşerse hasar görmüş yerler ezilir. Yani birçok ceset yalan söyler." diye devam etti konuşmaya. Defne artık daha da sinirlenmişti. "Tanrım! Bir ölüm Saptayıcı böyle derse biz kime güvenebiliriz?" diye bağırdı. Ama bu konuşma Semih'i hiç etkilememişti. "Kimseye güvenmeyin o zaman, ölülere bile." dedi her zamanki sakin tavrıyla. Ardından aynı derecede sakin hareketlerle Defne ve Anıl'ın yanından uzaklaştı.
Bu sırada Mert yani ölen kadının zengin kocası sorgulanmak için Avcı ofisine çağırılmıştı. Adamın ofise geldiğini öğrenen Defne, dava ile ilgili bütün dosyaları topladı ve odasında kurbanın katili olduğunu düşündüğü adamın gelmesini beklemeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP
FantasyBir Arayıcı ve tuhaf ama bir o kadar başarılı yöntemler kullanan bir Ölüm Saptayıcı etrafında dönen bir hikaye... İkili, fantastik bir dünyadaki gizemli cinayetleri çözmek için iş birliği yapar.