Defne, üç kardeşin şikayetinden sonra, Hakan'ın karısını Avcı ofisine çağırdı ve onu odasında sorgulamaya başladı. Kadın; zayıf, beyaz tenli ve oldukça zarif giyimli biriydi. Düz, parlak saçları güzelliğine güzellik katıyordu. Ama bugün yüzünde hüzün hakimdi. Konuşurken başı hep öne eğikti. Defne'nin önündeki dosyada kadının adının Melike olduğu yazıyordu. "Benden kurtulmak istiyorlar. Söylemeye gerek yok. Ama hamile kalmak kolay bir karar değildi." diye kendini anlatmaya başladı Melike. Yüzüne gelen saçları kulağının arkasına attı ve konuşmaya devam etti. "Hakan'ın isteyip istemediğinden emin değildim. Ölmeden önce spermlerini dondurmuş. Ben bunu daha sonra öğrendim." dedi. Defne araya girdi ve "Tüp bebek tedavisi kolay bir işlem değil, değil mi?" diye sordu. Melike soruyu umursamadı. Kendinden emin bir şekilde "Bebeğim Hakan'dan. Tıbbi kayıtlar elimde." dedi. Bunu söylerken başını kaldırmış ve Defne'ye bakmıştı. "Bunu kanıtlamak için ne gerekiyorsa yapmaya hazırım. Bana yardım edin lütfen."diye bitirdi söyleyeceklerini. Defne, kadına "Ne gerekiyorsa yapar mısınız?" diye sordu. Bunun üzerine kadın başını salladı ve kısaca "Evet." dedi. "Öyleyse deneyebileceğimiz bir şey var." dedi Defne. Sonra da Erdem'e seslendi ve çıkmak için hazırlanmalarını istedi.
Saatler sonra geldikleri yer, Hakan'ın mezarıydı. Defne olayın aydınlatılması için Hakan'ın mezarını açıp DNA örneği alınmasını istedi. Bu yüzden Avcı ofisinin çalışanları dışında ölüm Saptama biriminden Semih, Ceyda ve Kaan da oradaydılar. Soruşturma ekibinden Anıl, birkaç dedektifle birlikte çoktan mezarı açtırmıştı. Semih, Anıl'ın yanına geldiğinde "Daha bitmedi mi?" diye sordu. Anıl bu soruya bozulmuştu. "Bekleyin lütfen, birazdan bitecek. Önce etrafı kapatmalıyız." dedi. Ve onların yanından uzaklaştı.
Bu sırada Semih, mezarın başında bekleyen Melike'yi gördü. Kadın son derece üzgün görünüyordu. Gözünden akan yaşlar ,yüzünü ıslatmıştı. Kollarını kendine sarmış bir şekilde öylece mezardan çıkarılan tabuta bakıyordu. Daha fazla ayakta durmaya dayanamadı ve sendeledi. Yakınındaki bir dedektif düşmesini engellemek için onu tutmaya çalıştı ve "İyi misiniz?" diye sordu. Melike kısaca "Evet." deyip geçiştirdi adamı. Ve mezardan çıkarılan tabuta bakmaya devam etti. Tabut açılırken yaklaşıp içindekini görmek istedi ama etrafındakiler ona engel oldu.
Tabutun içindeki ceset inceleme için hazırlanan kapalı bölüme taşındı. Semih, Ceyda ve Kaan cesedi incelemeye başlamıştı. Bu sırada Anıl'ın kokudan rahatsız olduğu belli oluyordu. "DNA örneği alıp kapatacağız." dedi Anıl. Konuşurken koluyla burnunu kapatıyordu. Semih hızlıca ceseti inceledi ve kafatasındaki kırığı gördü. Anıl ve diğerleri de görmüştü. " Çürümüş ve parçalanmış galiba." dedi Anıl. Bunun üzerine Semih "Bunları tavuk kemiği mi sandınız? Kokuya katlanamıyorsanız çıkın. ÇIKIN!" diye tersledi onu.
Bu sırada mezarlığa siyah bir araba yaklaşıyordu. Araç durduğunda içinden Hakan'ın ablaları çıktı. Üç kız kardeş, araçtan iner inmez avaz avaz bağırıp, Melike saldırmaya başladı."Hey, bu ne cüret! Kardeşimin mezarını mı kazıyorsunuz? Geber sürtük! " diye bağırıp Melike'ye vurmaya başladı kadınlar. Görevliler, Melike'yi kadınların elinden zor kurtardı. Ardından kadınlar, cenazenin kendilerine verilmesini istediler ve götürüp başka bir yere gömeceklerini söylediler. Kaan "Ama muayene devam ediyor, bunu yapamazsınız." diye engellemeye çalıştı onları. En yaşlı abla "Muayene mi? Şaka mı yapıyorsunuz? Tabutu kapatın ve bize verin!" diye emretti Kaan'a. Bu defa Anıl "Burada yasal bir görev yürütüyoruz. O sizin kardeşiniz olabilir. Ama yine de yaptığınız şey adalete engel olmak!" dedi ve kadınları susturdu. Sonra da Semih'in yanına gitti ve onunla konuşmaya başladı. "Ölüm Saptama yapmalıyız." dedi Semih. Anıl, olayı büyütmek istemiyordu. Ceseti verip önce onlarla konuşalım. İzin sonra gelir." dedi. Semih "Ne?" dedi ve başka bir şeyler düşünmeye başladı.
Kısa bir süre sonra tabut, kardeşlere verilmek için hazırdı. Tabut cenaze arabasına koyulurken kadınlar hep bir ağızdan ağlaşıp, bağırışıyorlardı. Yine de kadınların davranışları oradaki kimseye samimi gelmemişti. Melike, tabutu görünce yaklaşıp sarılmak istedi. Ama kardeşler onu tutup zorla tabuttan uzaklaştırdılar. Ardından hemen tabutu araca yükleyip hızlıca oradan uzaklaştılar. Bu sırada Melike cenaze aracının arkasından onları yakalamaya çalıştı. Bunu yaparken "Hakan!, Hakan!" diye ağlıyordu. Cenaze arabası hızlandığında Melike tökezledi ve yüzüstü yere düştü. Olduğu yerde kaldı ve öylece ağlamaya başladı.
Tüm bu yaşananlardan habersiz olan Defne, odasında günlük işleriyle uğraşıyordu. Birden kapı açıldı ve Semih içeri girdi. Oldukça telaşlı görünüyordu. "Ölüm Saptama için resmi izne ihtiyacım var." dedi. "Ne?" diye sordu Defne şaşkınlıkla. Semih "Ben... Ceset çaldım."dedi. "NE!" diye bağırdı Defne aynı şaşkınlıkla. Bu sırada kendilerine boş bir tabut verildiğini ve kardeşlerinin cesedinin Ölüm Saptama Biriminde olduğunu öğrenen ablalar çoktan Avcı ofisine gelmişlerdi. "Kadınlar geldi!" dedi Kaan cesedi odaya götürmeye çalışırken. Koridorun ucundan onlara doğru koşan kadınları gösterip hemen kapıyı açtı. Ardından Semih Kaan'ı "Durdur onları!" diye kadınların üzerine itti. İçeri girdi ve kapıyı kilitledi. Sonra vakit kaybetmeden Ölüm Saptama analizi için hazırlanmaya başladı. Bu sırada kadınlar kapıyı açtırabilmek için dışarıda yaygara koparıyorlardı. Kaan ve birkaç görevli de onlara engel olmaya çalışıyorlardı.
Tam o anda Defne "Bir dakika!" diyerek yanlarına geldi. Soluk soluğa kalmasından belli ki koşarak gelmişti. Kadınlar Defne'yi gördüğüne sevinmişlerdi. Şişman olan kadın "Arayıcı Hanım... Siz... Gelmenize çok sevindim." diye bir şeyler gevelemeye başladı. Kardeşlerin en yaşlısı "Delilik bu! İnceleyebilmek için kardeşimin cesetini çaldılar." diye şikayet etmeye başladı onları. "Ben de o yüzden geldim." dedi Defne. "İzninizle." deyip yanında getirdiği kağıdı uzattı kadınlara. Şişman kardeş "Bu ne?" diye sorunca Defne "Ölüm Saptama için resmi izin." diye açıkladı. Defne'yi duyduklarında kadınlar sinirden deli gibi bağırmaya başladılar. "İZİN Mİ? NE İÇİN? NE DİYORSUNUZ?" diye bağırıyorlardı aynı anda."Sakin olun lütfen." diye durdurdu Defne onları. "Ölen kardeşiniz için bunu yapmalısınız." diye devam etti konuşmaya. Kardeşlerden şimdiye kadar pek fazla konuşmayanı "O bizim kardeşimiz. Size bu hakkı kim verdi?" diye çıkıştı Defne'ye. O esnada yanlarında bulunan üst düzey görevlilerden biri Defne'nin elinden kağıdı alıp incelemeye başladı. Ardından "Burası resmi bir kurum. Halkın güvenliği için ölüm nedenini tespit etmekle yükümlüyüz. Yapılacak incelemeyle kardeşinizin kesin ölüm nedenini ortaya çıkaracağız." diye açıkladı durumu. Kadınların en büyüğü, görevlilerin de onlara karşı olduğunu görünce "Biliyor musunuz? O öleli üç yılı geçti. Ölüm nedenini nasıl bulacaksınız?" diye sordu. Bunun üzerine Defne "Zaman aşımı hâlâ geçerli. Bunu öğrenmeyi herkesten çok istersiniz sanıyordum." deyince kadınlar birbirlerine bakıp sustular. Defne de "Ceza Mahkemeleri Usul Kanunu 957. bendine göre adalete engel olmaktan ceza alabilirsiniz." diye uyardı onları. "Haklı." diye söze girdi Erdem. "Beş yıl hapis ya da para cezası alabilirsiniz." diye ekledi.
Defne Şimdi de Kaan'a ve yanındaki görevliye döndü. Kaan'ı zaten tanıyordu ama yanındaki adamı ilk defa görmüştü. "Özür dilerim kendimi tanıtayım. Ben Avcı Ofisi'nden Arayıcı Defne. Durumun acil olduğunu öğrenince bizzat geldim." dedi ve elini adama uzattı. Adam Defne'nin elini sıktı ve "Ben de Onur. Ölüm Saptama Birimi'nin başkanıyım." diye tanıttı kendini. Ardından "Bizzat gelişiniz için teşekkürler." dedi. Defne "İçeri girip onu bilgilendirebilir miyim?" diye sordu Onur'a. Onur da "Evet, lütfen." deyip Kaan'dan kapıyı açmasını istedi. Defne ve Kaan içeri girdiklerinde Semih'e izni gösterdiler. Bunun üzerine Semih, Kaan'a "Saptama için hazırlan." dedi. Kaan hemen onu başıyla onayladı ve hazırlıklara başladı.
"İzine bakıyorsunuz ama bana bakmıyorsunuz öyle mi?" diye çıkıştı Defne, Semih'e. Semih sanki Defne orada yokmuş gibi Kaan'a döndü ve "Başlayalım." dedi. Kaan da Defne'ye gözlem odasında bekleyebilir misiniz?" deyip onu odadan uzaklaştırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP
FantasyBir Arayıcı ve tuhaf ama bir o kadar başarılı yöntemler kullanan bir Ölüm Saptayıcı etrafında dönen bir hikaye... İkili, fantastik bir dünyadaki gizemli cinayetleri çözmek için iş birliği yapar.