8.BÖLÜM

45 14 2
                                    

Defne mahkemenin ilk oturumundan sonra sırtından bıçaklanmışa döndü. Şu an ne yapacağını bilmiyordu. Akşamın bu saatinde neden kurbanın evinin önünde olduğunu da bilmiyordu. Belki de sadece yeni bir şeyler öğrenebilmek için oraya gitmişti. Gördüğü şey karşısında şaşırmıştı. Evdeki eşyalar araçlara yükleniyor, ev boşaltılıyordu. Bu sırada Mert ve avukatı da eve gelmişti. Avukat evin önünde Defne'yi görünce "Olması gerektiği gibi kefaretle serbest bırakıldı." dedi.
Mert " Boşuna geldiniz, bu gece evi temizliyoruz." dedi. Defne kızgın bir sesle "Kanıtlardan mı kurtuluyorsunuz?" diye sordu. "Dağınıklığı temizliyoruz. Her şey bitti, artık hayatınıza devam etmelisiniz." dedi avukat. "Henüz bitmedi." diye susturdu onu Defne. Sonra da Mert'e dönüp "Sanık, sizi hapse göndereceğim." dedi.  "Mahkemede görüşürüz. Sabırsızlanıyoruz. Bu arada bizim de gizli bir kozumuz var." dedi avukat ve Mert'i de alıp oradan uzaklaştı.

Defne ertesi gün ofise geldiğinde dava hakkında gözden kaçırdığı bir şeyler olup olmadığını düşünüyordu. Tam o sırada yerde duran yedek ayakkabılırını gördü. Ve bir anda gözleri parladı. çünkü bunlar dava için olay yerini incelemeye gittiği gün giydiği ayakkabılardı. Ve o günden sonra bu ayakkabıları henüz giymemişti. Ayakkabıları hemen bir kutuya koydu ve doğruca Ölüm Saptama birimine, Semih'in yanına gitti.

Kapıyı bile çalmadan odaya daldığında, Semih "Ne oluyor?" diye sordu. Defne elindeki ayakkabıları göstererek "Bunları olay yerinde giymiştim. Onlarla istediğinizi yapabilirsiniz." dedi. Semih Defne'nin teklifini "Dışarı çıkın!" diye reddetti. Ama Defne isteğinde kararlıydı. "Her türden ölüyle uğraşıyorsunuz. Bir kez olsun yaşayan birini dinleyin! Olay yeri burada, bu ayakkabılarda." dedi. Sesindeki kararlılığı Semih de fark etmişti. "Saptama bitti."dedi kısaca. Defne'nin ne diyeceğini merak ediyordu. "Ceseti herkesten daha ayrıntılı incelediğinizi biliyorum. Ama olay yerinde cesete en yakın olan bendim. Hemen yanındaydım! Sanık, salıverilir verilmez hemen eşyalardan kurtuldu, özellikle de halılardan. Bir şey saklıyor. Hissedebiliyorum." dedi Defne. Kadının artık sabrı kalmamıştı "Resmi olarak acil analiz talep ediyorum. Tamam mı? Bu ayakkabılarda ne olduğunu bulmalısınız." dedi.  Semih ayakkabıları aldı ve "Bu son. Tamam mı?" dedi.

Semih, Ceyda ile birlikte hemen ayakkabıları incelemeye başladı. Defne de onları izliyordu. Ceyda ayakkabılardan irili ufaklı parçalar kesti. Ardından onları büyüteçe benzer bir merceğin altına koydu. "Toz görüyorum. Pembe ve pürüzlü bir yüzey, suni olmalı." dedi. Semih "Analiz için Bitki Bilim'e yolla." dedi Semih hemen. Birkaç saat sonra gelecek raporu beklerken dava üzerinde çalışmaya devam ettiler. Yere büyük bir naylon serip üzerine olay yerinden getirdikleri bütün eşyaları koyup numaralandırdılar. Bu işte Kaan ve Ceyda'ya Defne de yardım etti. Bu sırada odaya Gökçe girdi ve " Herkese merhaba. ayakkabıların raporu. Üzerinde zehir bulduk." dedi elindeki kağıdı göstererek. Kaan hemen " Bitki Bilim Birim'inden Gökçe. Bu da Avcı Ofisi'nden Arayıcı Defne." diye tanıttı kadınları birbirine. ikisi de birbirine memnun olduklarını ifade ettikten sonra Gökçe elindeki kağıdı Semih'e verdi. Ve "Züppe Çan buldum. Bunlar ezilmiş Züppe Çan izleri." dedi. Onları dinleyen Defne bir insan ilaçları neden ezsin ki?" diye sordu. Gökçe ona dönüp " Güzel nokta. Neden uğraşsın. Bu durumda bir tuhaflık var değil mi?" deyip Defne'yi takdir etti. Bunun üzerine Semih "Yanlış soru." dedi kadınlara. "Asıl soru şu. İlaçları kim ezdi?" diye devam etti. "Kocası ezmiştir." dedi Defne. Bu sefer Semih cesedin çekilen fotoğraflarından birini göstererek "Sağ elinde ani sertleşme. Ölürken bile bırakmamış. Neden?" diye sordu. Defne "çaresizce bir şeye tutmuyormuş." diye cevapladı soruyu. Semih şimdi de "Siz cesedi çevirmeden önce sağ eli neredeydi?" diye sordu Defne'ye. Defne biraz düşündükten sonra "Cebindeydi. Eli cebindeydi." dedi.

Bunun üzerine Semih ayağa kalktı ve yerde duran eşyaların arasından kadının o gün üzerine giydiği hırkayı aldı. ardından ceplerini karıştırmaya başladı. Elini hırkanın cebinden çıkardığında avucundaki üç ilaç kapsülünü gösterdi. Defne de hırkayı inceledi ve cepteki deliği gördü. Sonra da "Hırkanın iç kısmına kaymış olmalılar " dedi. Semih kapsülleri inceledikten sonra "Cadı inciri mi?" diye sordu. Gökçe hemen "Verin bakayım." dedi ve kapsüllerden birini alıp yakından incelemeye başladı. Kısa bir süre sonra " Kapsüller açılmış." dedi. Sonra da "Züppe Çanlar ezilmişti, yani bu kapsüllere girebilirlerdi." diye konuşmaya devam etti. Defne "O zaman ölüm mesajını bulduk! Zengin kocanın sonu geldi." dedi yüksek sesle. Ardından "Kapsüllerde parmak izi vardır, değil mi?" diye sordu.

KAYIP Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin