Defne ve Erdem eski evlerin sıralandığı dar bir sokaktaydılar. Erdem "Her yerim ağrıdı. Bu kadar yürümek dizlerim için iyi değil." diye söyleniyordu. Defne "Çok iyi saklanıyor." dediğinde, Erdem "Onu bulunca yapacaklarımı görün. Ona bunu ödeyeceğim" dedi. Bunun üzerine Defne "Ondan öğrenmemiz gereken çok şey var." dedi. Dar sokakta kısa bir süre daha yürüdüler ve sonunda aradıkları eve geldiler. Ama Semih ve ekibindekileri orada görmek Defne'yi şaşırtmıştı. "Burada ne işiniz var?" diye sordu onlara telaşla. Kaan, Defne'nin sorusunu "Olay yerini incelemeye geldik." diye cevapladı. Defne , Kaan'ın söylediği şeyle daha da meraklanmıştı. "Olay yeri mi? Biri mi öldü?" diye sordu bu defa. Kaan cebinden çıkarttığı küçük defterde yazan "14 numarada isimsiz bir kadın. Doğal olmayan ölüm." yazısını okudu. Ardından Semih onu çağırdığı için içeri girmek zorunda kaldı. Kaan içeri girdiğinde Erdem elindeki defteri Defne'ye gösterdi ve "14 numaralı" oda dedi. Bunun üzerine ikisi de hemen içeri girdiler. Cinayet dedektiflerinden Anıl; Semih, Kaan ve Ceyda'ya evdeki ceset hakkında bilgi veriyordu. "Kira kontratı imzalanmamış. Kimliği belirsiz..." diye anlatırken Defne ve Erdemi gördüğünde "Siz de mi geldiniz? Bu taraftan."dedi ve cesedin olduğu odayı gösterdi. Defne odaya girdiğinde yatakta yatan kadını gördü.
Kadının hemen yanında bir sürü ilaç ve kullanılmış şırıngalar vardı. Semih kadının yanında onu inceliyordu. Kaan "Kollarında birden çok iğne izi var. Bağımlı mıymış acaba?" dedi. Bu sırada Defne "Bu, aradığımız kadın." dedi oradakilere. Hala kadının karşısında ölü olarak durduğuna inanamıyor gibiydi. Bunun üzerine Anıl "Ne? Hâlâ kimliğini tespit edemedik." dedi. Defne çantasından çıkarttığı resmi Anıl'a gösterdi ve "Hakan'ın ölmeden önce yattığı hastanede hemşireydi." dedi. Ardından Erdem "Bu bir tesadüf olamaz. Ölümünü araştırmamız gerekiyor." dedi. Anıl onları duyduğunda "Ama baksanıza, bir sürü ilaç var. Cadı Hörgücü de kullanmış. Bu bağımlılık yapan bir ilaçtır. Belli ki kadın bağımlıymış. Aşırı dozdan ölmüş. Ben şüpheli bir şey görmüyorum." dedi. Bu sözlerin ardından o zamana kadar hiç konuşmayan Semih "Bence her şey şüpheli. Bağımlı olduğunu kim söyledi?" diye azarladı Anıl'ı. Anıl bunun üzerine "İğne izlerine baksanıza. Ne kadar çok..." derken Semih "Bağımlıyı tanımla." diyerek durdurdu onu. Ceyda hemen "Uyuşturucu madde kullanmaya zorunluluk duyan kişidir." diye tanımladı. Sonra da Semih "Bu izler yeni." dedi. Anıl da "Ama boğuşma izi yok." dedi. Semih "Boğuşma izi bu. " diye kadının cesedini gösterdi ona. Sonra da Kaan'a dönüp "Ölüm saptamaya hazırlan ve Bitki Bilim Birimi'ni haberdar et." diye emretti. Ve odadan çıkıp gitti.
Kısa bir süre sonra ceset ölüm saptaması yapmak için ofise getirilmişti. Defne ve Erdem de kendilerine ayrılan bölümde onları izliyorlardı. Erdem "Bir sürü sorunun cevabını biliyordu." dedi üzgün bir sesle. Bunun üzerine Defne "Burada olmasının sebebi de bu olabilir. Çenesini sonsuza kadar kapalı tutmalıydı." dedi. Tam o sırada Anıl ikisinin yanına geldi ve elindeki kağıdı göstererek "Efendim, kadının adı Perihan'mış. 3 yıl önceki banka hareketlerini bulduk. Bu hesaba düzenli olarak para göndermiş." dedi ve elindeki kağıdı Defne'ye verdi. Defne kağıdı inceledikten sonra "Kız kardeşler işin içindeymiş." dedi. "Hemşire ile Hakan'ı aynı kişi öldürmüş olabilir." diye devam etti konuşmaya Defne. Bunun üzerine Anıl "Yani katil, 3 yıl sonra geri mi döndü sizce?" diye sordu.
Bu sırada vakit ilerlemiş, ölüm saptaması bitmiş ve Defne ile diğerleri Bitki Bilimi Ofisinde Gökçe ile görüşüyordu. "Cadı Hörgücü tek ilaç değilmiş. Önemli nokta insülin." dedi Gökçe. Bunun üzerine Defne "İnsülin mi?" diye sordu ve Gökçe'nin açıklamasını bekledi. "Kadını Cadı Högücüyle uyuttuktan sonra ona insülin vermişler." dedi ve "Aşırı dozda Cadı Hörgücü gibi göstermek istemişler." diye anlatmaya devam etti. Konuşması bitince Kaan'a döndü ve "İğnede ne buldunuz? diye sordu. Kaan "Suni deri izleri bulduk. Katil eldiven giyiyormuş." dedi. Tam o sırada Defne'nin aklına bir şey geldi. Olay yerini incelerken kadının kol düğmelerinin açık olduğunu görmüştü. "Kadının kol düğmeleri..." dedi. "Düğmeleri açıktı." diye ekledi. Defne oradakilerin boş bakışlarından kendisini anlamadıklarını fark etti. "Düğmeleri açmak için eldiveni çıkartması gerekir. Deri eldivenle düğmeleri açamaz. Bu yüzden dügmelerde parmak izi olabilir." dedi. Bunun üzerine Semih hızla odadan çıktı ve o sırada evine gitmek için hazırlanan Ceyda'ya "Nereye gidiyorsun. Benimle gel." dedi. Ceyda olanları anlamamıştı. Hemen arkadan gelen Defne'ye baktı. Defne de ona "Acil bir test yapmamız gerekiyor." dedi. Bunu söylerken olabildiğince sempatik görünmeye çalışıyordu. Ceyda olanları kabul etmiş bir tavırla "10 dakika önce çıkmam gerekiyordu." dedi ve hemen Semih'in arkasından gitti.
Ceyda odaya girer girmez üstünü değiştirdi, kanıt torbasından hemşirenin kıyafetlerini çıkardı. Ardından masadaki fırçayı eline aldı ve onu, içi turuncu renkli bir tozla dolu olan küçük şişeye daldırdı. Sonra bu fırçayı kadının kıyafetlerindeki kol düğmelerine sürdü. Ardından mavi ışıklar yayan UV lambayı eline aldı ve düğmelerin üzerine tuttu. Mavi ışığın altındaki düğmelerde parmak izleri açıkça görülüyordu. Ceyda "Kısmi parmak izi. Sahibini tanımlamak biraz vakit alabilir. Sonuçları alır almaz size haber veririm." dedi.
Artık akşam olmuş ve Avcı ofisindeki mesai bitmişti. Defne ofisten çıkmış evine doğru gidiyordu. Tam o sırada telefonu çalmaya başladı. Telefonu açtığında karşıdaki ses "Defne Hanım, ben Melike." dedi. Defne hemen sesin ölen Hakan'ın karısına ait olduğunu anlamıştı. "Evet, merhaba. Sizin için ne yapabilirim?" diye sordu hemen. Kadın "Erdem Bey'den, Hakan'ın eski hemşiresini aradığınızı öğrendim." dedi. Defne de "Evet, arıyordum." dedi. Kadının ne söyleyeceğini merak ediyordu. Melike hemen "Onun hakkında bir şey biliyorum." dedi. Defne de "Öyle mi? Ne biliyorsunuz? deyip anlatmasını istedi. Ama Melike "Telefonda söylemek zor." deyip Defne'yi çalıştığı kafeye çağırdı. Defne kısa bir süre sonra Melike'nin çalıştığı kafenin önündeydi. Aracından indiğinde camda onu bekleyen Melike'yi gördü. Kadın, Defne'nin geldiğine sevinmiş görünüyordu. Uzaktan el sallayıp onu selamladı. Ardından ikisi için hazırladığı kahveleri masaya koydu. Sonra da cebinden çıkardığı, kağıda sarılı tozu Defne'nin bardağına döküp hızlıca karıştırdı. Bu sırada Defne içeri girmiş Melike de kahvelerle birlikte Defne'nin yanına gelmişti. Melike kahveleri masaya bıraktıktan sonra Defne'nin karşısına oturdu. "Geldiğiniz için teşekkürler." dedi. Defne de "Önemli değil." deyip kadının konuşmasını bekledi. Melike elindeki kahveden bir iki yudum aldı. Defne de kahvesini içmek için bardağı ağzına götürüyordu. Melike, Defne'nin kahveyi içmesini sabırsızlıkla bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP
FantasyBir Arayıcı ve tuhaf ama bir o kadar başarılı yöntemler kullanan bir Ölüm Saptayıcı etrafında dönen bir hikaye... İkili, fantastik bir dünyadaki gizemli cinayetleri çözmek için iş birliği yapar.