2.6

202 11 3
                                    

İyi okumalar diliyorum. Oylamayı unutmayın.

Kamp çadırlarımızı kurduktan sonra hocalarımız sayesinde mangal yapmayı öğrenmiştik

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kamp çadırlarımızı kurduktan sonra hocalarımız sayesinde mangal yapmayı öğrenmiştik. Akşama doğru hava esmeye başlayınca çok üşüdüm. Çadırıma gidip hırkamı aldım. İçinden geri çıktığımda biri ile çarpıştım. Canımın acıması ile bir iki adım geriledim.

"Acıdı mı?" Başımı tuttum ve okşamaya başladım. Yüzümü buruşturdum, dudağımı ısırdım. Ege'nin gözleri dudağımdaydı. Karanlık olduğu için yüzünü tam göremiyordum. Ama diğer yandan ateş sayesine yüzünün diğer tarafını görebiliyordum.

"Yani biraz acıdı." Ege gülmemek için kendini zor tuttu. Onun omzuna vurdum. "Çok mu komik?" Ege başını olumsuz anlamda salladı. Gözlerime tekrar baktığında karnımın uçtuğunu hissettim. Bu his beni mutlu ediyordu.

"Ben bir bakayım." Bana yaklaştı. Başımı tuttuğum yeri okşadı. Gözleri gözlerime değince nefes almayı unuttum sanki. Kokusunu yakından alınca gözlerimi kapattım.

"Tamam bir şey yok." Aynen bir şey yok. Neyse bu burada kalmaz Ege bey.

"Tamam hadi gidelim." Ateş'in başına gittik. Bizim için ayrılan yere baktım. Sandalyeye oturdum ve pişirilen mısırlardan bir tane aldım.

"Bugün iyi uyuyun. Yarın çok yorulacaksınız." Murat hocamın sesi başımı kaldırdım. Adamda ne enerji var be! Sesi geldiğimizden beri capcanlı. Herkes Murat hocayı onaylarken bende mısır tanelerini ayıkladım. Avucumda biriken mısır taneleri ile Ege'ye baktım, o yemiyordu.

"Niye yemiyorsun?" Dedim. Bana baktı ve omuzunu silkti.

"Sevmiyorum mısır." Dediğinde başımı salladım. Ona yaklaştım ve avucumda ki mısır tanelerini ağzına sıkıştırdım. İlk önce afalladı. Ama sonrasında yemeğe başladı.

"Bundan sonra benimle birlikte her şeyi seveceksin." Ege yaptığım şeye gülerken bende önüme döndüm.

"Benim küçük zorbam eski haline mi dönmüş." Yan gözle ona baktım.

"Şansını fazla zorlama istersen." Dedim. Bana uzun uzun baktı. Hiçbir şey söylemedi. İç çektiğini anlayınca yine mısırları avucumun içinde ayıkladım.

"Tek misin çadırda." Sorusu ile başımı salladım. "Bende tekim." Ne demeye çalışıyordu bu. Gözlerimi kısarak ona baktım. Ateşe atılan yeni kömürler, yüzümde sıcaklık oluşturdu. Ege'nin gözlerinin için parlıyordu.

"Korkar mısın yalnızlıktan?" Dedim. Ege bana yaklaştı.

"Hayır korkmam. Ama sen korkarsın." Nereden biliyordu. Gözlerimi kaçırdım ve ayağa kalktım. Benden önce bazı kişiler yatmak için çadırlarına gitmişlerdi zaten. Çadırıma doğru yol aldım. Ege'nin sesini duyunca döndüm.

"Nereye?" Nefesimi bırakıp cevap verdim.

"Uyumaya." Dedim. Ve sırtımı ona döndüm. Çadırımın fermuarını açtım. Eğildim ve dizlerimin üzerine geçtim. İçeriye girdim gelen sıcaklık karşısında şaşırdım. Soğuktan donarım diye babamı çok tembihlemiştim. Emekleyerek kendimi battaniyenin üstüne attım. Yastığımı düzelttim ve arka cebimden telefonumu çıkardım. Saate baktım, on iki olduğunu görünce nefesimi verdim. Ve Ege'yi düşündüm. Sımsıcak tenini, pembe dudaklarını hatırladım. Gülümseyince kendi kendime kaşlarımı çattım.

ZORBA | texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin