3.3

123 5 3
                                    




1 hafta sonra...

1 haftanın ardından Ege ile güzel günler geçiriyorduk. Yemeğe çıkıp bir sürü anılar biriktiriyorduk. Sürekli yeni yerler keşfedip burası bizim yerimiz diyorduk. Çokça fotoğraf çekinir, müzik dinler hayal kurardık. Onunla konuşmak, gülmek, eğlenmek beni iyi hissettiriyordu. Kimseyle bu kadar yakın olmamıştım.

Herkes için sıradan olan bir okul günüydü. Ya da benim için mi?

Ege ile yan yana olmamız tüm okulu şaşırtmıştı. Çünkü öncesinde birbirime düşman gibiydik. Nefret ederdik birbirimizden.

Uzaktan bizi izleyen kişilerin bakışlarını takmıyordum. "Herkes çok şaşırdı." Dedi Ege.

"Neye?" Dedim. Şu an bankın üzerinde sırtımı onun göğsüne yaslayıp saçlarım ile oynamasına izin verdim.

"Sevgili olmamıza." Küçük bir kahkaha attım.

"Evet öyle oldu biraz." Dedikten sonra Tuğçe bahçenin ortasına geçip bağırmaya başladı.

"Ne yapıyor bu?" Dediğimde ayağa kalktım. Herkes onun etrafında toplanırken Tuğçe merdivenim birkaç basamağına tırmandı.

"Herkes buraya toplansın." Dedi. İlk önce gözlerimin içine bakıp düzdü beni. Daha sonra gözlerini Ege'ye çevirdi. Onun gözlerini yerinden almamak içinden kendimi zor tutuyordum. Ege ayağa kalktı ve herkesin toplandığı yere doğru gitti. Bende onunla birlikte gittim. Ellerimizi birleştirip Tuğçe'nin diyeceklerini merakla bekliyordum.

"Bildiğimiz üzere geçen hafta Gaye ve Ege'nin sevgili olmasını öğrendik." Diyeceği şeyi ciddiye almıyordum. Bunun için arkamı döndüm.

"Ama şimdi hepinize şaşıracağınız bir şey söyleyeceğim." İşte o an durdum. Bizim herkesten saklayacağınız ne gibi bir bilgi olabilir? Saçmalayacaktı biliyorum.

Ege beni döndürüp Tuğçe'ye bakmamı sağladı. Nefesimi derin bir şekilde verdim.
Ege meraklı gözlerle Tuğçe'ye bakıyordu. O da onun ne saçmalayacağını biliyordu. Aklıma gelen şeyle vücuduma soğuk bastı. Ayaklarım beni geriye götürüyordu ama beynim burada kalmamı istiyordu. Ben ise kalbimin hızlı atmasına engel olamadan şimdi olacaklardan habersiz kendimi yiyordum. Kalbim gerçekten çok hızlı atıyordu. Ne Nabzımın hızlı atmasına engel oluyordum ne de Tuğçe'nin ağzına. Ege'nin kolundan tutup kendime çevirdim.

"Sana bir şey diyeceğim." Ege beni dinlemedi Tuğçe'ye döndü.

"Ege ben bir şey yaptım. Bunun için özür dilerim. Ama istemeden oldu. Benim suçum yok." Dedim saniyesinde. Ege tekrar bana döndü.

"Anlamıyorum." Kalbim daha hızlı atarken Tuğçe'ye döndüm. Sinsi bakışları üzerimdeyken ben ne yapacağımı şaşırmıştım.

"EGE!" Diye bağırdı. Ege Tuğçe'ye dönmedi, benim söyleyeceklerimi merak ediyordu. "GAYE SENİ ALDATTI." Gözümden akan yaş, yavaşça yanağımda gezindi. Ege buz kesmiş gibi bakıyordu. Kaşları yavaşça çatarken ellerinden tuttum.

"Hayır hayır! İnanma sakın!" Dedim savunmasızca.

Ve o sırada üst kattaki sınıflardan bir ton fotoğraf havada uçuştu. Herkes bize bakarken odak noktaları camdan düşen fotoğraflar oldu. Ege önüne gelen fotoğrafı almak için eğildi. Kamp zamanı bora ve benim öpüştüğüm fotoğrafını çekmişler. Bu yanlıştı, beni zorla öpmüştü. Ama kimseye anlatamamıştım. Ondan sonra onu itip, kızmıştım zaten.

Ege fotoğrafa uzun uzun baktı. Alnındaki sinirler yavaş yavaş belli oluyordu. Avucunun içine alıp bir anda buruşturdu. Ve bana döndü. Omzumun kenarına atıp hiçbir şey demeden yanımdan geçip gitti. Ben öylece kalıp az önce yaşananların gerçekliğini düşündüm. Hızlı hızlı nefes alıyordum. Tuğçe'ye baktım bana el sallayıp gülüyordu. Diğer insanlarda öyle.

Herkesle hesaplaşacağım. Bunu planlayan, fotoğrafı çeken her kimse bulup hak ettiği gibi davranacağım.

Hepsi bana bir ucubeymiş gibi bakıyordu. Geriye dönüp Ege'nin peşinden gittim. Ona yetişmek için koştum. Otoparka doğru gidiyordu biliyorum. Arabasına binip çekip gidecekti. Ve ben bir daha göremeyecektim. Kahretsin benim bir suçum yok!

"Ege!" Ona yetişip koluna dokundum.

"BIRAK LAN!" Bağırdığında önüne geçip iki kolundan da tuttum. Bana öyle nefret edici bakışlar atıyordu ki kalbim acımıştı.

Ağlamama engel olup ona bu sürede açıklama yaptım. "Lütfen açıklamama izin ver. Ben haklıyım bu sefer." Bir anda beni itip arabasına doğru ilerledi. Arabaya binerse bir daha onu göremeyecektim. Gidecekti buralardan biliyorum.

"Ege lütfen dinle." Hıçkırığıma engel olamadım. Zorla önüne geçip göğsüne elimi koydum. Bana bakmıyordu. Kalbim hiç acımadığı kadar acımıştı. Öylece durdu açıklama yapmamı bekliyordu.

"Kamp zamanı kaldığımız son gece çadırımdan çıkıp ateşin önüne geçtim. Arkamdanda bora gelmiş haberim yoktu. Daha sonrasında benim ne kadar güzel olduğumu, birbirimizle çok yakışacağımızı söyledi. Oyunlarda ona ilgi verdiğimi de söyledi. Ama ben bunların hepsini inkar ettim. Hiçbirinin doğruluk payı yoktu. Ondan sonra bir anda öptü beni. Zaten saniyesinde uzaklaştım ondan. Bir şekilde fotoğrafımızı çekmişler. Hepsi planlı bir şekilde olduğuna eminim. Lütfen bana inan. Bunlar Tuğçe'nin oyunu. Seni elde edemediği için bu oyunları bize oynuyor." Cümlemin sonunda Ege bana baktı. İnanmamıştı bana.

"İnanmamı mı bekliyorsun?" Göz yaşlarım bu cümleden sonra durmadan aktı. Gözlerimi kapattım ve elini kalbime koydum.

"Yemin ederim doğruyu söylüyorum. İnan bana sevgilim." Sessizce söylerken bunu kendi sesimi bile zor duydum. Gözlerimi açtım, hala aynı bakışları üzerimdeydi. Elini çekip kapıyı açacağı sırada onu engelledim.

"Nolur yapma. Seni daha yeni buldum. Sen gidersen eskisi gibi olurum. Bir daha aşka inanmam. Kendimi kaybederim."

Gözlerime daha derinden baktı. Ben onun önünde eriyip giderken o beni hiçe saymıştı.

"Tek bir şey söyleyeceğim. Sonrasında istersen git ama bir daha beni bulamayacaksın." Dedim. Kaşlarını kaldırıp sorumu bekledi.

"Benim böyle bir şey yapmayacağımı hiç mi düşünmedin?" Dedim. Bir anda güldü.

"Gaye sen insanlara yaptığın kötülüğün karşılığını alıyorsun. Sen değişmedin, aynısın yine. Eskisi gibi olurum dedin ya. Sen benim için değişmişsin Gaye. Aldatılmanın affı olmaz. Şimdi çık önümden." Başımı salladım sadece. Kapıyı açıp koltuğa oturdu. Saniyeler içinde gitti.

Gitti.

Söylediklerim hepsini dinlemişti ama anlayamamıştı beni. Öylece arkasından gitmesini izlerken dizlerim beni daha fazla taşıyamadı. Ve aniden yere çöktüm.
Haykırarak ağlarken canımın çok yandığını, karmaşık duygular içerisinde beni bırakıp gitmesine içim yanıyordu.

Gitme diyemedim çünkü beni daha fazla dinlemek istemiyordu. Konuşmak istemediği de belliydi. Demek ki buraya kadarmış.

_______

Ehehhwheheh. Birazcık iğrenç bir bölüm oldu farkındayım. Fakat haftalardır bölüm atmıyorum. Neyse umarım bölümü beğenmişsinizdir. Sizi seviyorum.

ZORBA | texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin