4.5

48 6 3
                                    


Selamlarrr. İlk öncelikle sınır koyuyorum artık bölümlere. Çünkü oylamalar çok az. Okunmalar inanılmaz düşük.

Onun için sınır koyuyorum artık. Kitap 8K okunduğu zaman yeni bölüm gelecek.

İyi okumalar

~

Otopark girişine girdiğimde yeniden gözlerim doldu. İçimdeki burukluk artmaya devam ederken aynı zamanda dün burada kalan arabamı bulmaya çalışıyordum. Ne yazık ki gözlerimde ki ıslaklık nedeniyle görmekte zorlanıyordum. Hıçkırıklarım serbeste ağzımdan akıp gidiyordu. Böylece ağlamam daha da artıyordu. Çantamın içinden anahtarını çıkartıp arabamın yanına gittim. Göz yaşlarımı silip yüzümdeki ıslaklığı azalttım. Kapıyı açıp koltuğa bineceğim sırada bir el tarafından hızlıca çekildim.

"Ağlıyorsun." Dedi Ege. Kaşlarım çatık ona baktığımda o benim bu surat ifadeni görmeyi düşünmüyordu. Acaba neden ağlıyorum?

"Niye buradasın." Dediğimde bir elini kaldırıp ne yapacağını beklerken yanağıma koyacağını anladığım gibi kendimi geri çektim. Eli yavaşça yanına düşerken o da geri çekildi. Hep yaptığı bir şeydi.

"Seni merak ettim. Gittin bir anda-"

"Etme beni merak tamam mı? Beni merak falan etme. Gözümün önünde olma. Yakınımda dolaşma." Dediğimde suratı yumuşamıştı. Bir erkeğin ağlamasına şahit olacaktım.

"Gaye kendine gel. Kendi sorunları başkalarından çıkarma. Bu zamana dek hep yaptın daha yapma." Arabamın kapısını sertçe kapattım. Ve ona bir adım yaklaştım.

"Ben kendim yüzümden ağlamıyorum. Tuğçe'ye el uzattığın için ona yardım ettiğin için bu haldeyim." Dediğimde Ege çıldırır gibi gözleri döndü.

"Tek sorun Tuğçe mi yani. Benim ona yardım etmem de mi?" Gözlerim ile onayladım ve devam etti. "Sercan onu orada dövecekti az kalsın. Okul maganda olmuş senin sayende. Herkes film izler gibi etrafta toplanıyor ama hiçbir şey yapmıyor. Kızı döveceklerdi ve biz de bunu izleyip şahit olacaktık öyle mi?"

"Evet öyle!" Ege ellerini saçının arasına aldı. Yere baktı ve başını salladı.

"Gaye sen hiç mi değişmeyeceksin? Zorbalığın sınırı ne senin için? Başına bir şey geldiğinde kimse seni kurtaramaz." Güldüm hatta kahkahalar attım.

"O kızın bizi ayırdığını ne çabuk unuttun. Onun yüzünden okulda rezil oldum. Haberin var mı? Senin için ne kadar çok ağladığımı, acı çektiğimi, sana yalvardığımı." Gözümden akan yaşı umursamadan onun gözlerinin içine baktım. Uzun uzun.

"Hiç böyle hissetmemiştim. Canımın yandığını bilmiyorsun. Boşlukta sürüklensem kimse anlamayacak." Gözümü sıkıca kapatıp yumruğumu sıktım.

"İyi değilsin seni eve götüreyim." Kolumdan tutup götürecekken kendimi ondan kurtardım. Tiksinir gibi ona bakarken o şaşırmıştı.

"Dokunma bana!" Bu sefer sıkılır gibi bakmıştı bana. Sert nefesini yüzümde hissetmiştim. Ama o kadar yakın da değildik.

"Gaye sakin ol. Ve evine git." Nasıl bu kadar rahat olabilir. Ben burda can çekişiyorum resmen.

"Sen bana ne yapacağımı söyleyemezsin!"

"Bu dik bağlılığın yüzünden başına gelmeyen kalmayacak."

"Sen beni düşünme!" Gözlerimi etrafta gezdirerek.

"Sana şans verdim. Ama sen bir çöp gibi kenara attın." Usulca başımı yukarıya kaldırıp gözlerine baktım.

"Değişirsin diye umut etmiştim. Ama yanılmışım sen gibiler değişmez. Aksi halde gelişirler. Daha kötü olursunuz." Gözlerindeki tiksindirici ifadeyi bana bakarken kullanmasından nefret ediyordum.

"Ben buyum Ege Sarıhan. İster kabul et ister kabul etme benimle birlikte adın duyuldu." Ege alayla bu söylediklerimi gülünce özgüvenim kırılmadı değil.

"Ben seni hiçbir zaman kabul etmedim." Dediğinde sol gözümden akan yaş aheste aheste yanağımda süzüldü. Ege gözyaşımı takip edercesine iç çekti.

"BenI yok sayamazsın." Dediğimde ise kendine geldi. Yutkundu ve cevap verdi.

"Gaye lütfen kendine gel. Basit bir insandan farkın kalmadı. Zorbalıkta bir yere kadar. Kendini basitleştirme."

"Ben basitsem daha önce yaşadıklarımızda bir basitten mi ibaret?"
Ege gözlerini korkuyla başka yerlere çevirdi. Başını iki yana salladı.

"Yaşadıklarımız çok özeldi. Senin insanlara iyi davranıp bana sevgiyle yaklaşman gibi. Sen o zamanlar asıl Gayeydin. Şimdi de öyle ol."

"Bana kim olmam gerektiğini söyleme. Beni değiştiremezsiniz!" Ege başını öne
eğdi.

"Bak iyi değilsin. Gel seni eve götüreyim." Dediğinde başımı hafifçe yere eğdim. Ege'nin sert nefesleri saçıma vuruyordu. İki elide omuzlarıma yerleştirdi. Ne yapacak diye beklerken bir anda sarıldı.

"Seni kurtaracağım söz." Dediğinde ne olduğunu anlayamadım. Ellerim yavaştan titremeye başlarken ben Beni neyden kurtarıyordu.

Sarılmak o kadar güzel ki. Senelerce böyle kalabilirim. Hiç sıkılmam, sorgulamam. Gözlerimi kapatıp saniyeliğine bu keyfi yaşamak istedim. Daha sonra Tuğçe gözlerimin önünde mutlu görününce gözlerimi açıp ondan ayrıldım. Kabus görmüş gibi.

"Uzak dur benden diyorum. Yakınımda olma!" Elimi sallayarak bu cümleleri kurarken Ege düz bir şekilde bana bakıyordu.

Daha fazla dayanamadan arabımın kapısını açtım ve koltuğa oturdum. Son kez gözlerine bakıp akan bir kaç gözyaşımı sildim. Saniyeler içinde otoparktan çıkıp ana yola girdim. Ve eve doğru sürdüm.

                                        ~

Bölüm baya geç geldi bende farkındayım. Ama inanın çok yoğun bir haftanın içerisindeyim aynı zamanda haftaya da. Bu hafta yks sınavı vs. Malum umursamazlık hâlâ üstümde. Diğer hafta da beceri sınavımız ve iki mezuniyetimiz var. Şu an hiçbir şey hazır değil. Açıkçası bende streslenme başladı.

Ve bu bölümün çoğunu Ankara'da yazdım. Otobüste yatamamak ayrı bir dertti. Bende bölüm yazayım dedim.

Yine de bölümler iki hafta sonra düzenli gelecek.⭐️

ZORBA | texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin