➳ 10

17 4 0
                                    


Gözlerimi açtığımda bir odada yatağın üzerinde yatıyordum. Heryer bulanık gözükse de gittikçe görüşüm netleşmeye başlamış ve neler olduğunu hatırlar gibi olmuştum.
Yan tarafıma dönüp baktığımda bir kadın başımda bekliyor ve bir bez ıslatıyordu. Bu kişinin Saye olduğunu anlayabiliyordum fakat nasıl bu temiz odada rahatça durabildiğimizi anlayamamıştım. Kalkmaya çalıştığımda Min yüzünü direkt bana dönmüştü, benim başıma ağrılar girerken anında son anlarımı ve kulağıma ilişen sesleri hatırladım.
"Mong ailesinden Mong Zechu ile Wei Leyal evlenecek!"
"Ailemizin birleşmesiyle herkesle aramı iyi tutacağımdan emin olabilirsiniz."
"Bu hayırlı haberle hepiniz mutlusunuzdur."
"Hayır.."
"Hayır ben onunla evlenemem!"
Telaşa girmişken ve ellerim titremeye başlamışken Saye oldukça endişeli gözüküyordu. Ellerimle kafamdaki sesleri susturmak için iki yandan da başıma vurmaya başladığımda Saye bana acıyormuş gibi bileklerimden tutmuş ve ellerimi indirerek bir süre benimle temas kurmuştu.
"Leyal..Sana artık böyle seslenmem uygun mu bilmiyorum. Hanımefendi Wei, sakin olmalısınız."
"Olamam! O sakat adamla evlenirsem kaç kaburgamın kırılacağını tahmin bile edemiyorum. Babam beni yaratıkların önüne yemek diye atan kişilere nasıl verir?!"
"Birşey olmayacak."
"Nasıl olmasın! Peki ya Ha Su ne olacak? Küçücük çocuk..."
"Sakin olun dedim size Hanımefendi Wei! Birşey yok diyorsam yoktur, tüm gece ateşinizi düşürmeye çalıştım. Lütfen kendizine zarar vermeye çalışarak bana da bu eziyeti çektirmeyin!"
Min artık dayanamayıp endişe ve korku dolu gözlerle bana bağırmıştı, onun lafının üstüne de söz söyleyememiştim..Sadece gözlerim dolu bir şekilde suratına çaresizce bakakalmıştım.
Daha sonra ellerimi bırakıp sakinleşince ses tonunu ayarlamış ve bağırmasını kesmişti.
"Tüm gece bilinçsiz bir şekilde yatmanıza rağmen sürekli sessizce ağladınız. Gözleriniz kıpkırmızı oldu. Durumunuzu normal sağlığına getirmek için canımı dişime taktım resmen..."
Sonlara doğru sesi gittikçe azalmış ve en sonunda söylediği şey fısıltıyla dönmüştü. Aniden bana bakıp alaylı bir şekilde sitem etmişti.
"Ben bu kadar uğraş verirken siz bu işten kurtulmak için hemen vazgeçerseniz ne olacak! Sağlıklı kalırsanız size anca bu şekilde yardım edebilirim!"
"Bana yardım mı? Bu işte mi?"
Oldukça katı görünse de aslında utangaç birisi olduğunu anlamıştım, ki şimdi söylediğim şeye bile evet demek yerine belli belirsiz kafa sallıyordu çekindiği için. Belki birşeyleri açıklamaktan, insanları önemsediğini göstermekten korkar gibi..
"Yalnız. Efendi Mong'un odası değil mi burası?"
"Ta kendisi!"
"Nasıl buraya girebildin? Yoksa gizlice mi geldik! Yakalanırsak mahvoluruz.."
"Bizi yakalayacak birisi yok ki."
"Nasıl yani?"
"Sen bayıldıktan sonra ortaya yem attım, tüm kardeşler birbirleriyle müttefik oldu ve bu öğreti yerini yıkıp ailelerinin yanına dönmeye karar verdiler."
"Fakat zaten ailelerine gideceklerdi, benim evlilik mevzum çıktı diye salınmışlardı.."
"Tabii öyleydi, ama şerefsiz Mong son anda herkesi cezaya çekeceğini söyleyince işin rengi değişti tabi. Şimdi dışarıda savaşıyorlardır, liderlerin ve öğrencilerin neredeyse tamamı sandallara binip gittiler. Bir biz kaldık"
Ayağa kalkmaya çalışırken başımın dönmesiyle sendelemiş ve düşecek gibi olmuşken başım birisinin koynuna düşmüş ve dengede durmamı sağlamıştı. Acele bir şekilde toparlanıp oradan ayrılmak istiyorduk ikimizde, Efendi Min bunu çok göstermese de benim bunu canı gönülden istediğim çok belliydi.

Sandala yerleştiğimizde yanan o koca alanı izlemiştim. Alevler dört bir yanı yakıyor ve yok ediyordu. Mutlu bir şekilde oradan ayrılırken gönlüm rahatlamış ve derin bir nefes vermiştim. Şaka yapmayı ölümün döşeğinde bile kesmezken, şimdi de Min ile alay geçmesem olmazdı.
"Baksana kardeş Min!.."
Yüzüme üzgün bir ifade takınıp kendimi acındırıyor gibi yapmıştım ve Min buna kanıp endişelenmişti.
"Kendi rızam olmadan kendi düğünüme gideceğim..ne kadar hayal kırıcı! Daha kendime düzgün bir bey bulmamışken. Fakat bu durumdan kurtulmak da istiyorum."
Gözümün ucuyla Min'i izlediğimde onunda üzülüp hayal kırıklığına uğradığını farketmiştim. Gözlerinde adeta bir boşluk vardı!
"O yüzden düğünümde kaçırır mısın beni!"
Kahkaha atarak söylediğim şeye karşı kandırılmış olduğunu hissetmiş ve bana sinirli bir şekilde bakmıştı.
"O kadar da kızma ya. Şaka yapayım dedim."
"Tanımadığım birisi olsaydın seni çoktan suya atmıştım."
"Yani artık senin yakının mıyım! Sonunda senden çok iyi arkadaş olduğumuzu duyabildim."
"Değilsin."
Yüzünde sitem vardı fakat bu sinir değildi, sadece dediklerimi geçiştirmek istiyordu ve gerçek niyeti söylediklerime kızmak değildi.

Sakin suda ilerlerken etraftan kuş cıvıltıları geliyor ve sadece suyun sesi duyuluyordu. Gölün içinde bitmiş çiçekler ise yüzeye çıkıp kendilerini gösteriyorlardı.
Ellerimi çiçeklere dokundururken ilk defa bu kadar huzurlu olduğumu hissetmiştim sanırım. Ellerimle suya dokunmak isteyip sandaldan sarkarken aniden dengemi kaybettiğimi hissedip suya düşecektim ki bir el kıyafetimden tutarak beni sandala geri çekmişti.
"O kadar eğilme. Yüzmeyi bilmiyorum, seni kurtarayım derken ölmek istemiyorum."
Sözlerinden ve yüzünden soğukluk aksa da ona kızmıyordum, çünkü sevgisini böyle hissettirmeyi seçenler de vardı. Hiçbirşey söylemeden, sadece ilgileriyle ve gözlerindeki değişen parıltılar, duygular ile.

"Oraya gittiğimde babama hesap soracağımdan emin ol."
"Ailenize karışmak gibi bir niyetim yok Hanımefendi Wei."
"Aileme karışmaya ne gerek var canım! Sen sadece beni desteklediğini söyle yeter."


Devam edecek...

⑅ WeiMing ⑅ {GxG}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin