Bölüm 13

8 5 0
                                    

İnsanların duruşunu giyinişini fikirlerini değiştirebilir yön verebilirsiniz hatta bunlar kimi insanlar için çok kolaydır insanları kendi çemberlerine göre hareket ettirmek ama gözler öyle değil.

  Birinin gözlerine yerleşen düşünceleri değiştirmek zordur ağzından çıkan sözcükler size uygun olsada gözleri aksini söyleyebilir.

Gözler bağırabilir gözler usulca susadabilir gözler kilit taşıdır çoğu zaman.

Ben arkadaşlarımın gözlerinde çoğu zaman boğuluyordum şuan bile gözlerindeki o ifade beni delirtmek üzereydi. Kendi etrafımda bir tür dönüp karşılarındakı koltuğa oturdum.

"Bakın dediğim gibi son zamanlarda ona karşı çok sinirli olduğum için öyle düşündüm." Kollarımı iki yana açıp tekrar kapadım ikna etmek ister gibi gözlerine bakıyordum.

"Anlık bir şeydi büyütmeyelim" onay beklesemde kararlı gözüküyorlardı.

"Telefonunu ver benimki odada şarjda." Diyen Ayana'ya anlamazca baktım.

"Neden?" Karşıma geçip elini uzattı.

"Randevunu yarına aldırıcağım." Demesiyle sertce ona baktım.

"Buna gerek yok"

"Ben olduğunu düşünüyorum" demesiyle ayağa kalktım.

"Saçmalama Ayana kaç defa söyleyecem anlık sinirdi! Sinir!" Diye bağırmam onu etkilememiş gibiydi.

"Şunu yapmayı keser misin?" Diye sordum sesimi alçak tutmaya çalışarak.

"Ne yapıyormuşum ben?"

"Hayatımda bu kadar kontrol sahibi olmaya çalışma." Dememle sinirlenmişti kendini tutmaya çalışarak konuştu.

"Sadece yardımcı olmaya çalışıyorum."

"Bana deli muamelesi çekiyorsunuz."

"Saçmalama!" Diye bağırınca hafifce irkildim. Azra sessizce bizi izliyordu. Ayana'yla gözlerimiz buluşunca anlasın istedim beni ama fark ettim ki o da benden bekliyordu bunu. Seslice ofladım.

"Masanın üstünde" dememle Azra telefonumu alıp Emel Hanım'ı aradı. İkimizde sinirli olduğumuz için görüşmeyi kendi odasında yapmaya gitti. 

Çok geçmeden Azra yanımıza geri döndü o gelene kadar ikimizdende ses çıkmamıştı.

"Konuştum aynı saatte ama yarın" derken telefonumu bana uzattı. Pek nazik olmayacak şekilde alıp odama doğru adımladım.

Odama girer girmez yatağımdaki yastığı alıp yüzüme bastırdım ve yemekten beri tuttuğum çığlığı serbest bıraktım. İçimde bastırmakta zorlandığım duygular geçiyordu. Nefes nefese yatağımın önüne çöktüm bir bacağımı kendime çekip yarasaların mesken tuttuğu duvarıma baktım. Odayı sadece dışarıdan vuran şehrin ışıkları ve sönük ay ışığı aydınlatıyordu.

Her şeyin farkındaydım. Belkide beni en çok yoran buydu. Farkında olduğum için aptala yatıp hayatımı yaşayamıyordum. Kapım usulca açılınca gelenin kim olduğunu biliyordum.

"Konuşmak istemiyorum Ayana" dedim. Durmadı gelip yanıma oturdu.

Hadi ama bana biraz nefes alacak alan bırakın.

Konuşmadı. Böylesi işime geldigi için bende ses çıkarmadım. Öyle ne kadar durduk hatırlamıyorum. Sonrasında Ayana kalkıp odasına geçti. Neden geldiğini tahmin edebiliyordum aramızda sorun yok demek istemişti bende onu sessizliğimle onaylamıştım. Beni bu kadar derinden anlarken neden böyle yorduğunu bilmiyordum.

Bir Kadeh GökyüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin