Bölüm 17

9 5 2
                                    

Birinin şefkatini bazen bi bakışla bazende bi dokunuşla anlarsınız. Başımdan aşağıya dökülen suya aldırış etmedim. Mehlika'nın evindeydim. Evimdeydim. Rahatlamam için beni banyoya sokmuş elime dikkat ederek duş almama yardım ediyordu. Stresten  kökleri yara olmış saçlarımı sampuanlarken hıçkırıkları gözyaşları banyoya misafir olmuştu. Şefkatle yıkıyordu saçlarımı. Acele etmeden yardım etti acılarımı suya gömmeme. O banyodan çıktıktan sonra üstünden çıkarmadığım atletimi ve iç çamaşırımıda çıkarıp bana verdiği temiz kıyafetleri giydim. Kapının önünde beni bekliyordu. Odasına gidip beni yatağın üstüne otutturdu dolaptan çıkardığı küçük havluyla şaçlarımı kurulamaya başladı. Gözyaşları elimin üstüne düşünce güçlükle konuştum.

"Ağlama" gozlerimizi buluşturdum."Ağlaman bana acı veriyor." Saçlarımı kurulaması bitince havluyu kenardaki sandalyenin üstüne attı. Ince çarşafı kaldırıp uzanmamı sağladı. Bakışları vücudumu baştan aşağı dolaştı. Yatağın yanına çöküp ağlamaya başladı. Gözyaşlarım süzülürken konuştum.

"Ne oldu?" Acı çeker gibi konuştu.

"Bade ne kadar kilo verdiğinin farkında mısın ?" İkimizde yemek yemeyi sevdiğimi biliyorduk.

"Sorun değil" dememle oturduğu yerden kalkıp ışığı kapattı perdeleride açıp yanıma uzandı. Ona dönmedim buna gücüm yok gibiydi. Arkamdan sıkıca bana sarıldı. Önce saçlarımı öpüp kafasını sırtıma yasladı.

"O eve dönmene izir veremem" dahada sokuldu bana.

"Kardeşimi daha da kaybedemem ben" eve geldiğimizden beri içimde tuttuğum acıyı bırakıp bağıra bağıra ağlamaya başladım. Omuzlarım sarsılsada Mehlika bana sarılmayı bırakmadı. Sırtımı dayadığımdan emin olunca ağlamaktan çekinmedim utanmadım. O gece sabah olmadı ikimizede. Hani diyorlar ya hiçbir sey olmazsa sabah olur önemli olan sabah olana kadar  senden nelerin kayıp gittiğiydi.

***

Mehlika'yı sabah erkenden hastanenin önüne sürüklemiştim. Ona Emel Hanım'ın bu hafta içinde bana teklif ettiği şeyi söylememle sinirden gözünün dönmesi bir olmuştu.

"Seni bir aylığına buraya bırakamam duydun mu beni?!"  Emel Hanım bir ay hastanede tedavi görmemin beni rahatlatacağını söylemişti.

"Kendi ağzınla söyledin sinirle oldu diye ben sana inanıyorum seni bir ay burda yalnızlığa terk edemem hem kızlarla görüsmezsen sorun falan kalmaz ortada" vücudumu oturduğum koltukta yan döndürüp konuştum.

"Buna ihtiyacım var Mehlika"

"Hayır yok"

"Ben birini öldürüyordum!"

"Seni kışkırttı ve o noktaya getirdi!" Diye bağırdığında sakinleşmek adına bir iki dakika durdum.

Usulca konuşmaya başladim.

"Biliyorum durduk yere yapmadım ama beni rahatlattığını göz ardı edemeyiz hala gidip o kızı bogazlamak isteyen tarafımı güçlükle durduruyorum o yüzden bu şart hem hafta sonları görüşebiliriz." İkna olmamıştı yinede hızlıca bana sarıldı.

Kapıda beni karşılayan Emel Hanım'la içeriye girene kadar Mehlika elimi hiç bırakmadı. İçeri girerken dönüp ona bakmadım çünkü dönseydim içimdeki cesaret kırılıp paramparça olurdu. Bana gösterilen odaya geçmeden önce teknolojik aletleri topladıkları kutuya telefonumu bırakıp bana verilen belgelerini Emel Hanım'ın eşliğinde imzaladım.

Yanımda  iç çamaşırı dışında bir sey getirmemiştim. Güçümün yetemediği zihnim dışında. Bana gösterilen odaya girip bana verdikleri alt üstlü takım olan hasta kıyafetini giydim. Hemşire gelip çıkartığım kıyafetlerimi aldı ve bileğime ustünde 325 yazan bilekliği taktı. Odada tek kalınca ortada duran yatağı camın kenarına doğru ittirdim. Perdeyide aralayıp yatağa uzandım.

Bir Kadeh GökyüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin