Kadın adımını içeri attığı an, bu sefer her şeyin tamamen farklı olacağını hissetmişti. Bu onu bir yandan mutlu ediyor, bir yandan da tedirgin olmasına neden oluyordu. Tabii bu tedirginliği asla korkudan değildi.
Caner: Oh be, evimiz evimiz, güzel evimiz, artık resmen bizim evimiz.
Ender: Aynen öyle Canerciğim.Caner koltuğa serilirken, kadın da salonda ki heykelleri incelerken konuşuyorlardı.
Caner: Ee abla ben hangi odaya yerleşeceğim?
Ender: Valla ben Doğanın odasında kalacağım, istersen sen de Kumrunun odasına yerleş.
Caner: Nasıl yani? Kumruda mı gidiyor?
Ender: Evet Caner, başka ne yapacaktık pardon? Doğanın kızını evimizde tutmayacağız herhalde.
Caner: İyi de sen Kumruyla benim olmamı istemiyor muydun ablacığım?
Ender: Canerciğim o Kumru zengin olduğu zamandı.
Caner: Ee hâlâ parası var zaten.
Ender: Evet ama biz ondan daha üstünüz. Bu yüzden ona gerek yok, istemiyorum.
Caner: Pes abla ya, kimi seveceğime de karışıyorsun resmen.Ender keyiften gülümser'ken, Kumru kapıdan sinirle içeri giriyordu. Salonda gördüğü yüzlerle, herzaman ki at koşuşuyla onların yanına gelir.
Kumru: Bunu yaptığına inanamıyorum Ender!
Ender: Ne yapmışım canım?
Kumru: Babama iftiralar atıp, elinde ki her şeyi almışsın! Sen nasıl bir yüzsüzsun ya?! Hem onun evinde kalıyorsun, hem de onun elinde ki her şeyi alıyorsun!Kadının yüksek kahkahası, tüm yalıda duyulur.
Ender: Ben mi babana iftira atmışım? Canım baban beni aldattı, üstüne üstlük bugüne kadar el de ettiği çoğu şeyi, yasadışı işlerle yaptı. Ben de bunu açığa çıkardım, this is it.
Kumru: Yalan konuşma be, babam öyle biri değil, asla öyle şeyler yapmaz.
Ender: Pardon da niye bu kadar şaşırıyorsun ki Kumrucuğum? Sen de babanın kızısın, Çağatayla yaptıklarını ne çabuk unuttun?Kumru sinirlerinin daha da gerildiğini hissediyordu. Ama bu konuda haksız olduğu için, tek kelime de edemiyordu.
Ender: Sen metres olmayı kabul eden bir kızsın. Baban da kendisine metres tutmuş bir erkek. Aynı şeyler yani, inanmaman beni şaşırttı doğrusu.
Kumru ağızını açıp bir şey söylemek ister ama söyleyecek laf bulamaz. Oradan uzaklaşır'ken:
Kumru: Allah belanı versin senin!
Ender: Çıkarken eşyalarını da almayı unutma. Sokağa atmadığıma dua et.
Caner: Kumru bekle!
Ender: Aman git teselli et, sana da ne desek tersini yapıyorsun Caner. Keşke bir kaç ay önce Kumrudan uzak dur deseydim, şimdiye evliydiniz.
~
Yıldız kızıyla salonda oynar'ken, annesinin hışımla içeri girmesine şahit olmuştu.Asuman: Yıldız, Yıldız!
Yıldız: N'oldu anne gene, zengin koca mı buldun yoksa?
Asuman: Bırak şimdi zengin kocayı filan, Ender Doğanın her şeyini alarak boşanmış!
Yıldız: Ha evet biliyorum bana haber verdi. Hatta mahkeme Yıldızsu içinde bir şeyler ayırmış, bir iki güne bize de bir şeyler gelecek anneciğim hadi göbek at.
Asuman: Keşke yan yalıyı almak için mahkemeye baş vuracak aklın olsaydı, şuan Ender orada çünkü.
Yıldız: Ne? Nasıl ya, o ev benim, ayrıca kira, nasıl vermişler Endere ya?
Asuman: Bilmiyorum ama git öğren hemen çabuk.Yıldız, Su'yu koltuğa oturtarak ayağa kalkar.
Yıldız: İyi bari gidip ağzını yoklayayım bir. Kek falan var mı ev de?
Asuman: Ne keki? Keki ne yapacaksın?
Yıldız: Anneciğim kadın şirketler sahibi olmuş, yalılar, villalar sahibi olmuş, elim boş mu gideyim yani? Ayrıca iyi davranayım belki bana da bir yalı verir hah.
Asuman: İyi hadi, Aysel yapmıştı bir şeyler.
~
Ender yeni çalışanın yaptığı kahveyi içerken, kardeşinin gelip yanına oturmasını izler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-ı Karışık
Fanfiction-Ben Doğanla evliyim bunun farkındasın değil mi? -Ee yani ne olmuş?! -Ne demek ne olmuş? Başkasıyla evli olan bir kadının, seninle birlikte olmasını mı istiyorsun? -Yapma Ender...Sen Halit Argunla evliyken onu Doktor Sinanla aldatmış kadınsın... San...