30.Bölüm-Yeni Hissedar

112 13 85
                                    

Ender hastane koridorunda aldığı haberle yıkılarak ağlamaya başlar. Neredeyse sabaha kadar doktorlar kadını hayata döndürmek için uğraşmıştı ama nafile... Kadın çoktan can vermişti. Ender bağırarak ağlarken, diğer taraftansa Samet onu sakinleştirmeye çalışıyordu.

Ender: Benim yüzümden oldu, benim yüzümden!
Samet: Ender senin suçun değildi, böyle olacağı belliymiş zaten.
Ender: Onu yalnız bırakmasaydım kurtula bilirdi belki!

Kadın ağlamaya devam ederken, koridorun diğer tarafından gözü yaşlı adam hızla ona doğru ilerliyordu. Kadın başını sağa çevirip o tanıdık simayı gördüğü an, Sametin kollarından çıkarak ona doğru koşmaya başlar.

Ender: Kaya!..

Adama yetişir yetişmez sarılır ve başını göğsüne yaslayarak ağlamaya devam eder. Adamsa yıllar sonra kanlı canlı gördüğü kadınla içine bir hüzün dolar. Kollarını kadına saracağı sırada bir an da vazgeçer ve iki kolunu da yana atar. Kadınsa kendini toparlayarak geri çekilir.

Ender: İyi ki geldin...
Kaya: Telefonla beni arar aramaz geldim. Nolur yaşadığını söyle...

Kadının kafasını iki yana salladığını gören adam ağlamaya başlar. Kardeşini korumak için her şeyi yapmıştı ama şuan yaptığı her şey boşa gitmişti.

Kaya: Dönmemeliydi. Bu ülkeye dönmemeliydi. Kendini göstermemeliydi, belliydi böyle olacağı...

Bu sefer kadın adamı teselli etmeye başlar. Uzaktan olanları izleyen Sametse, içinde anlam veremediği bir duygu hisseder.
~
Zamanla her şeyin geçtiği gibi bununda geçeceğini herkes çok iyi biliyordu. Ama unutulmayacaktı. Bazı şeyler geçse de, maalesef unutulmaz.

İmam: Merhumu nasıl bilirdiniz?

Cenaze işlemleri hâlâ devam ediyordu,her şey oldukça tuhaftı. Ama tuhaf olan şey cenaze değil, Enderle Kayanın yan yana durmasıydı. Cenazenin bitişiyle ve bedenin gömülmesiyle herkes Kayaya başsağlığı dileyip mezardan ayrılır. Ama Enderle Kaya gitmek yerine, kalmayı tercih ederler. Kaya mezarın sağındayken, Ender soluna oturur.  Aralarında oluşan tuhaf olay yüzünden, birbirlerinin gözlerine bakmaya cesaret edemezler.

Kaya: Her şeyi biliyorum Ender.
Ender: Ben de senin bildiğini biliyorum. Yani böyle bir şeyi illa ki öğrenmişsindir.

Bir kaç dakikalık sessizlikten sonra, bir birlerinin yüzlerine dahi bakmadan konuşmaya devam ederler.

Kaya: Şahikanın hep bir kadını sevdiğini biliyordum ama o kadının sen ola bileceği aklımın ucundan dahi geçmezdi Ender. Öyle bir davranıyordu ki bize, sen bile anlayamamıştın.
Ender: İlk duyduğumda ben de çok şaşırdım zaten. Ama zamanla onu anlamaya ve hoşlanmaya başladım. Bu hoşlantı tam sevgiye dönüşecekken kayıp gitti ellerimden...

Adam kendisine bakmayan kadına döner ve gözlerinde bir hüzün farkeder. Ayağa kalkar ve arabasına ilerlerken son kez dönüp kadına bakar.

Kaya: Zamanla unutacaksın emin ol, sen neleri unutmadın ki...

Son can yakıcı cümlesini söyledikten sonra arabasına ilerleyip oradan uzaklaşır. Kadınsa mezarın başında, yaşadığı bu tuhaf halin bıkmışlığına dayanamaz ve gözyaşlarına boğulur...
~
Kadın eve girdiği an kendisini asık suratla bekleyen kardeşiyle karşılaştı. Kendini kanapeye atmasıyla, kardeşi de yanına yerleşti.

Caner: Abla iyi misin?
Ender: İyi olmadığımı bildiğin halde neden soruyorsun Caner?
Caner: Haklısın. Ama geçecek, bu da geçecek.
Ender: O an gözümün önünden gitmiyor. Ellerimin arasında resmen aciz, korkak, ürkek bir Şahika vardı. İnana biliyor musun Caner, Şahika bu kez gerçekten öldü. Hem de gözlerimin önünde...

Aşk-ı Karışık Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin