Geç bir saatti. Chris de bu akşam Kafe'yi kapatma işine gönüllü olmuştu. Sokağın köşesinde bulunan Kafe'yi sokak lambası aydınlatıyordu. Kafe'de bir ışık bile açık değildi.
Annesi ile tartışırken telefonunu kılıfını çıkarıp masadan destek alarak çeviriyordu. "Anne, bu gece elektriksiz kaldım. Faturaları ödediğine emin misin sen?"
"Özür dilerim, Chris. Şu sıralar... Biraz..."
Chris babasının devam ettirmeyeceğini anladığında devam etti. "Babamı arıyorum ama telefonu açmıyor. Her şey yolunda mı?"
Hızla bir yalan düşündü annesi. "Telefonu bozuldu."
Chris bıkkınlıkla bir nefes verdi. "Telefonu bozulan birini aradığımda hat meşgul yazmıyor, anne. Gerçeği söyle."
"Bunu yüz yüze konuşsak daha iyi olur, Chris."
Chris'in aklında kötü fikirler gelirken mırıldandı. "Anne," Dedi endişeli olduğunu belli eden sesi ile. "Sen iyi misin? Sesin biraz kötü geliyor."
Annesi derin bir nefes aldı. "İyiyim iyiyim. Sen beni merak etme, Chris. Faturaları ödeyeceğim."
"Babam yanındaysa telefonu verir misin? Sesini duymak istiyorum."
"O burada değil."
"Anne siz aynı evde yaşamıyor musunuz? Ayrıldınız mı yoksa?"
"Chris, yüze yüze konuşalım dedim."
"Sana inanamıyorum ya. Cidden ayrıldınız mı? Bana neden söylemiyorsun? Ben babama ulaşamıyorum?!"
"Baban dışarı çıktı, Chris. Sakin ol."
"Bana yalan söylememeye karar verdiğinde tekrar ara. Çünkü bir yalancı ile konuşup aptal yerine konulmak istemiyorum. İyi günler."
Chris sinirle telefonunu kapattığında kafası çok karışıktı. Ne oluyordu böyle? Sinirine hakim olamayıp hızlı bir şekilde telefonundan diğer babasını aradı. Her zaman yaptığı gibi meşgule attı. Chris sinirle arkasına dönerek dudaklarından bir küfür dökülmesine izin verecekti ki kapattığı Kafe'ye biri girdi. "Hay s-"
Yakalanmış bir suçlu gibi ellerini havaya kaldırdı. "Sakin ol."
Chris'in bakışları anında yumuşadı. "Yongbok?"
Felix kahverengi, boğazlı bir kazak, altına siyah kadife pantolon, üzerine de soğuktan korunmak amacından çok kombinini tamamlamak için için koyu kahverengi, uzun, büyük düğmeli bir kaban giymişti. Sarı saçlarını ise özenle taramış kombinine uyan bir makyaj yapmıştı. "Sakin ol..." Diye yineledi. "Sen iyi misin?"
Chris utançla başını eğdi. İstemsiz bir şekilde eli ensesine gitmişti. Dudağını dişi ile çekiştirdikten sonra, "Kafe'yi kapatmıştım. Giremezsin yani."
Kafasını iki yana salladı. "Bu sorumun cevabı değil." Dedi Felix kıstığı gözleri ile karşısındaki bedeni süzerken.
Chris bıkkın bir şekilde önündeki gence bakarken bıkkın bir nefes verdi. "İyiyim." Deyip duvara yasladığı süpürgeyi alıp Kafe'nin kasasının, tezgahının arkasına geçti. "Kahve istiyorsan veremem çünkü kapalıyız." Kasanın arkasındaki tezgahı toplamaya başladı. "Çıkman gerekiyor."
"Senin bir tanıdığınım, kalamaz mıyım?"
Chris kafasını kaldırmadan konuştu. "Kalamazsın. Kapalıyız."
"Chris,"
"Çık artık, Yongbok."
Felix yüzünü buruşturdu. "Nazik ol biraz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
miibn - chanlix
FanfictionFelix çocukluk aşkı ile yıllar sonra tekrar karşılaşır. - tamamlandı - chanlix 120423 260623