"Channie!"
Felix küvetin başında oturmuş köpüklü saçlarını tutarken yatakta yarı çıplak bir şekilde uzanarak telefonu ile ilgilenen sevgilisine seslendi.
Chris içeriden boğuk sesi ile, "Efendim, Yongie?" Dedi.
"Saçlarımı yıkar mısın?"
"Geliyorum." Chris ayağa kalkıp Felix'in yanı, lavaboya geldiğinde sevgilisinin yanına çömelip bekledi. "Ne oldu, meleğim?"
"Saçlarımı demiştim... Yıkayabilir misin?" Diye sordu Felix şirin bir şekilde sevgilisine bakarken.
Chris şirin bir kahkaha atıp Felix'in arkasına, küvetin yan tarafına geçti. Chris dizleri üzerinde oturmuşken eline duş başlığını alıp suyu açtı. Suyun sıcaklığını kontrol etti. İyi olduğundan emin olduktan sonra suyu küçüğün köpüklü saçlarına tutup zarif parmakları ile küçüğün sarı saç tutamlarını okşamaya başladı.
Felix yüksek sesle kıkırdadı. "Aii... Garip hissettim..."
"Sessiz ol, Yongie. Yoksa biri duyacak. Bunu ikimiz de istemeyiz, değil mi, meleğim?"
"Yes Daddy!"
Felix'in kıkırdayak söylediği cümle Chris'i kıkırdatmıştı. "Ah meleğim..."
"Ahh babacığım..."
Chris tabii ki de pencereden ikinci kata çıkamazdı. Bay Dam sayesinde gizlice Chris Felix'İn odasına çıkabilmişti. Bu çok zor olmuştu ama yaklaşık yarım saat bunun için uğraşmışlardı ve sonunda beraberlerdi.
"Yongie," Dedi Chris nefes vererek. "Şimdi ben... Baba mı olacağım..?"
"Umuyorum, Channie. Umarım olursun. Umarım!"
"Harika bir anne olacağına eminim, meleğim..."
"Teşekkürler, Channie. Ben de senin harika bir baba olacağına eminim."
Chris endişeli bir şekilde dudağını ısırdı. "Endişeliyim..."
"Çok normal bence... İhi... Ben de öyleyim. Biraz korkuyorum. Çok heyecan verici..."
"Öyle, evet."
Chris küçüğünün saçlarını yıkamayı bitirdiğinde havlu ile sevgilisinin saçlarını kurulayıp Felix'e sırtını dönerek oturdu ve oturarak arkaya gidip sevgilisinin yüzüne baktı. Sarı saç tutamlarını kulağının arkasına itti. Bir süre birbirlerine baktı ikili mavileri ile. "Canın acıyor mu?" Diye sordu Chris neredeyse fısıldayarak. Hafifçe kıstığı gözlerini birkaç kez kırptı.
"Birazcık." Dedi Felix hafifçe gülümserken. "Ama önemli değil."
"Özür dilerim. Kusura bakma."
"Önemli değil dedim ya, Channie. Boş ver."
Chris'in dudağı hafifçe yukarı doğru kıvrılırken büyük olan elini küçüğün yanağına yerleştirip dolgun dudaklarını küçüğünün kiraz rengi dudakları ile birleştirdi. Saniyelerce birbirlerini tutku ile öptükten sonra Chris geri çekilip küçüğünün kulağına doğru fısıldadı. "Seni seviyorum..."
-
"Kahve? Ya da çay? Sen bitki çayını çok seversin. Hyunjin bir bitki çayı yapar mı-"
"İstemiyorum, Jeongin."
"Peki... O zaman boş ver, Hyunjin."
"Ben çıkıyorum."
Hyunjin odayı terk ettiğinde Seungmin ve Jeongin bilardo salonun odalarından birinde baş başa kalmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
miibn - chanlix
FanfictionFelix çocukluk aşkı ile yıllar sonra tekrar karşılaşır. - tamamlandı - chanlix 120423 260623