Selamlar, nasılsınız? İyi olduğunuzu umuyorum.
Öncelikle buraya kadar okuduğunuz, vaktinizi ayırdığınız için çok çok teşekkür ederim.
Bir ricam olacaktı, bu bölümü okumaya başlamadan önce bana eksiklerimi söyleyebilir misiniz? Hikaye hakkındaki düşüncelerinizi de merak ediyorum. Birçok kişinin kafasında karışıklık olmuş, sanırım biraz belirsiz yazıyorum. Emin değilim..
Eğer yazarsanız çok sevinirim.
Şimdiden teşekkür ederim.
İyi okumalar...
--------
Minho oğlundan duydukları ile hayret içindeydi. Oğlunun bilmesine mi yoksa kendisi ile böyle alaycı bir şekilde konuşmasına mı şaşıracaktı, bilememişti.
"F-felix..."
Felix'in ruhsuz bakan yüz ifadesi pek değişmesi. Arkasına yaslanıp ellerini önünde birleştirdi. "Bay Kim'in yanındaki kişinin sen olduğunu anlamam zor olmadı, baba. Nedensiz yere birçok kez bu akşam yan yana geldiniz ve bana resmen aranızdaki boy farkını gösterdiniz. Yüzünü buğulandırmış olabilirler ama eşi benzeri olmayan, aile yadigarı saatin buğulanmamıştı." Sakin bir şekilde konuştuktan sonra gözlerini yumup derin bir nefes verdi. "Sadece bir soru soracağım, bunu neden yaptın?"
Eğlenmek mi istemiştin?! Ne de olsa oğlum, eşim öğrenmez biraz kırıştırsam sorun olmaz mı dedin?! Bizi neden umursamadın?! Eşim, oğlum öğrenirse ben onların yüzüne nasıl bakarım diye hiç mi düşünmedin?! Sendeki değerimiz bu kadar mıydı, baba?! Seni sevmekle, sana baba demekle hata mı etmişim?! Annemin ne kadar berbat hissedeceğini düşünemedin mi?! Bu kadar kalın kafalı mısın, baba?! Bunu kabullenmek çok zor ama şu an senden iğreniyorum!
Minho zorla yutkundu. Gözlerinin dolmasına engel olamamıştı. Gerçi oğlunun da ondan pek bir farkı yoktu. "Ben..." Diye mırıldanırken başını eğdi Minho. "Özür dilerim, Yongbok." Yanağını ıslatarak birkaç gözyaşı süzüldü yanağından. "Çok özür dilerim."
Özür dileyince hiçbir şeyin değişmediğinin farkındasındır umarım.
"Sorun değil. Mümkünse akşam yemekleri hariç hiç görüşmeyelim. Şimdi rica etsem odamdan çıkar mısın?"
Felix ayağa kalkıp giderken Minho hızla ayağa kalkıp onu kolundan tuttu. "Yongbok, beni affet lütfen. Lütfen, yalvarırım. Amacım kötü değildi."
Eminim.
Felix neredeyse oflayarak bir nefes verdi. "Asıl ben yalvarırım. Seni odamda daha fazla görmek istemiyorum."
"Oğlum..."
Sarı saçlı olan büyüğü kolundan tutup kapıya yöneltti ve kapıyı açıp onu dışarı çıkarttı. "İyi geceler, baba."
Felix kapıyı kapattığında tüm gücünün o anda sömürüldüğünü hissederek lavaboya koşup kendini duş kabinin içine attı. Sesli bir şekilde ağlarken sesini bastırmak için suyu açıp suyun üzerine ve yere düşüp ses çıkarmasına izin verdi.
-
Minho dakikalarca, belki de saatlerce Felix'in kapısının önünde ağladı. En sonunda odasına feci bir baş ağrısı ile döndü. Çok dağılmış görünüyordu. Saçları dağınıktı ve güzel gözleri şişmişti. Sendeleyerek odasına ulaştığında odasının kapısını açıp içeri girdi.
Gözlerini etrafta gezdirmişti fakat bozuk yatağı fark edemeyecek kadar boş bakıyordu. Üzerini hızla giyinme odasında değiştirip yatağına oturdu. Başı o kadar çok ağrıyordu ki anlatılmasını isteseler hızla atan kalbimi kafama yerleştirmişler diyebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
miibn - chanlix
FanfictionFelix çocukluk aşkı ile yıllar sonra tekrar karşılaşır. - tamamlandı - chanlix 120423 260623