- 9 -

51 7 3
                                    

"İyiyim, anne. Sen nasılsın?"

"Ben de iyiyim, oğlum. Her şey tıkırında gibi..."

"Boşanma davası oldu mu?"

"Evet, geçen haftaydı."

"Ah iyi. Ondan kurtulmana sevindim."

"Chris, böyle konuşmamalısın. Onun yaptıkları doğru olmasa da o senin hala baban."

"Sen... Ciddi misin? Adam seni aldattı? Kiminle? Yakın bir arkadaşınla. Ona merhamet mi edeceksin? Yufka yüreklik mi yapacaksın? Sence o bunu hak etti mi?"

"Haklısın, Chris. Sonuna kadar haklısın, bebeğim. Ama o senin baban ve-"

"Ben konuştum onunla, anne."

"N-ne?"

"Benimle görüşmeyi keseceğini söyledi. Keseceğiz işte. Finish line. Okey?"

"Chris, bana bunu ne zaman söyleyecektin?"

"Babamın konusunu açmasaydın eğer ben açacaktım zaten. Dün Kafe'ye geldi. Öyle konuştuk. Beyefendi telefonlara da bakmıyor artık."

"Tamam, sinirlenme boş yere."

"Boş yere değil, ama tamam. Hiç gerek yok sabah sabah gerginliğe."

"Evet, aferin oğluma. Bence de gerek yok."

"Neyse," Diye mırıldandı Chris Felix'in Kafe'nin önünden geçtiğini fark ettiğinde. "Ben kapatayım. Biliyorsun çalışıyorum."

"Tamam, ben seni tutmayayım. Görüşürüz, bebeğim."

"Kendine iyi bak, baba. Görüşürüz."

Chris telefonu kapatıp cebine yerleştirdiğinde kaşlarını çatarak Kafe'ye giriş yapan Felix'e baktı. Her sabah gelip istediği gibi aynı şeyi sipariş edeceğini düşündüğü için içeceğini önceden hazırlayıp Felix geldiğinde ona verdi.

Felix bugün farklıydı, evet. Belki de Chris tarafından fark edilmek istemişti, meçhul. 

Bugün işe gitmeyecekti, amcası Felix için bugünlük iş olmadığını söyleyip Felix'in evde kalabileceğini söylemişti. Felix de bu nedenle işe gitmemiş gün içinde yaparken zevk aldığı şeyleri yapmıştı. Şimdi ise, Kafe'deydi. Chris'in çalıştığı Kafe'de.

Chris ıslak ellerini önlüğe silip Felix'in boş bardağını almaya gitti. Bardağı almadan önce selam verip, "İyi misin?" Diye sordu.

Ruhsuz bir şekilde camdan dışarıyı seyreden sarışın genç kafasını kaldırıp Chris'e baktı. "Hayır."

"A güz- Ne?" Beklediği cevap bu olmadığı için Chris bir an afallamıştı. "Kötü müsün?"

"Evet."

Chris şaşkın bir şekilde Felix'in karşısına oturduğunda Felix'i biraz inceledi. Esmer teni açık renk fondöten ile kapatılmamıştı. Kalem sürmemiş, allık sürmemiş ya da herhangi bir şekilde makyaj yapmamıştı. Saçları darmadağınık olmasa da yataktan kalktığı gibiydi. Giydikleri özensiz bir şekilde seçilmiş, birbirleri ile yakışmayan renklere sahipti. Fakat Lee Felix ne giyerse, ne yaparsa olay olurdu. Bu nedenle bu yaptığının bir sorun olduğunu şimdiye kadar anlayan tek kişi Chris olmuştu.

"Çillerin..." Diye mırıldandı Chris kısık gözlerini Felix'in çillerinden alamazken. Chris yutkunup arkasına yaslandı. "Sevmediğini zannediyordum."

"Sevmeyen annem. Ben sadece ona uyuyorum." Dedi düz bir ses tonu ile. Ruhsuz bakışlarını tekrar camdan dışarıya çevirdi.

Aralarına bir sessizlik hakim olmuştu. Bu sessizlik genellikle sevilmezdi ama Chris'in konuşmaya cesareti olmadığı için bundan ister istemez hoşlanmıştı. Ayağa kalkıp gitmeye yeltendiğinde Felix'in derin sesi ile ayağa bile kalkmadı. "Ben kibirli biri miyim? Ya da kendini beğenmiş?"

miibn - chanlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin