- 12 -

47 8 10
                                    

"Bugün ne yapmak istersin?"

Bugün Felix ve Chris beraber gezmeye, vakit geçirip yıllar sonraki kendilerini tanımaya karar kılmışlardı.

 "Hm..." Diye düşündü Felix. "Bilmem ki. Sen ne istersin?"

"Hala cheesecake seviyor musun?"

"Diyetteyim. Yiyemem."

"Neden?" Dedi Chris kaşlarını çatarak. Felix'İn çenesini tutup kafasını kendine çevirdi. "Çok zayıfsın zaten. Ailen sana bakamamış."

Felix kıkırdayıp bir çekildi. "Hayır.. Değilim."

"Öylesin. Evlendiğimizde seni çok iyi besleyeceğim."

"Komiksin." Dedi Felix kıkırdayarak. 

"Felix," Dedi Chris kaşlarını çatarak. "Diyelim ki evlendik,"

"Hm?"

"O zaman Kang malikanesinde yaşamayacağız, değil mi?"

"İstersen yaşayabiliriz."

"Ayh hayır! Asla. Babanı görmek isterim fakat anneni asla."

"Babamı gördün mü daha önce?"

"Birkaç kez görmüştüm sanırım. Yüzünü çok hatırlamıyorum fakat çok genç ve yakışıklı olduğunu hatırlıyorum."

"Öyle."

"Yazık babana. Annene maruz kalıyor."

"Bak, tamam. Yeter artık. Annemi gömdükçe gömdün."

"Gömerim. O da beni gömdü. Fiziksel özelliklerimde ergenlik dönemi zamanlarımda inanılmaz bir değişim olmasaydı burada yaşayan herkes yine bana iğrendirici bakışlarını atıyor olurdu."

"Onun adına senden özür dilerim. Yaptığı hoş değildi."

"Değildi." Dedi Chris kafasını aşağı yukarı sallarken. "Boş ver. Geçmişte kaldı."

"Peki..."

Chris kafasını çevirip hafif kısık gözleri ile küçük bedeni süzdü. Elini sarı saçlarına atıp saçlarını düzeltti. Başparmağı ile yanağını okşarken küçük olan büyüğe kocaman açtığı gözleri ile bakıyordu. İkisi de kıkırdayıp önlerinde döndüler. "Hadi gidelim."

"Gidelim, Christopher."

"Gidelim, Yongbok."

-

Minho kafasını arkaya atıp yoğun alkol kokusunu içine çekti. Kısık gözleri ile bulunduğu barın ışıklandırmalı tavanını seyrederken parmak uçlarını bar tezgahında gezdirdi. Bir nefes verip başını eğdiğinde kendisine bariz bir şekilde kendisine bakan bir genç adam ile göz göze geldi.

"Henüz hiçbir şey içmedin." Dedi Minho.

Gözlerini ondan çekip başını eğdi. Parmaklarını tezgahın üzerinde gezdirmeye devam etti. "İçip beynimi mi uyuşturayım?"

"Unutmak istediğin şeyler varsa, neden olmasın?" Minho yeni aldığı koca viski bardağını tezgahın üzerinde genç adama itti. "Paylaşıyorum."

Baştan aşağı onu süzdü. "Giydiklerin ben pahalıyım diye haykırıyor. Ne işin var burada?"

"Bu dünyayı görmek istedim."

"Herkese yukarıdan bakmak da istemişsindir sen."

"Hayır," Dedi Minho. "İstemedim. Öyle bir derdim yok."

"Neden buradasın o zaman?"

"Tanınan biriyim. İnsanlardan kaçmak, soyutlaşmak istedim."

"Çocukluk." Dedi omuz silkerek. "Kaç yaşındasın?"

miibn - chanlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin