- 30 -

38 6 4
                                    

Chris evine geçtiğinde annesi ve erkek arkadaşı ile biraz vakit geçirmiş ardından odasına geçip birkaç saat ders çalıştıktan sonra annesi ve erkek arkadaşı ile yemek yapmaya başlamışlardı. Hazırlıklar bittikten sonra da yemeklerini yeminleri. Seungmin kendisini kötü hissettiğinden dolayı erken yatmıştı ve genç çiftleri yalnız bırakmıştı.

"Anne ve baban hiç aradı mı?"

Felix kafasını Chris'in göğsüne koymuş ve karanlık odayı aydınlatan televizyondaki filmi izliyorken Chris'in dediği ile kafasını erkek arkadaşına çevirdi. "Efendim?"

"Arayan oldu mu?"

"Hm hm..." Diye mırıldanıp önüne döndü Felix. Elini erkek arkadaşının karnının üzerinden beline uzatıp onu sardı. "Babam ve annem aradı, birkaç kez."

"Sen ne yaptın peki?"

"Meşgule attım. Sonra mesaj yazdım."

"Ne dedin peki?"

"Sevgilimin evinde, güvende olduğumu yazdım. Onlar da... Görüldü attılar." Felix kafasını kaldırıp sevgilisinin mavilerine baktı. "Anne ve babanın görüldü attığını daha önce gördün mü?"

Chris'in yüzüne bir sırıtış yayıldı. "Ne diyeceklerini bilememişlerdir. Gitme üzerlerine."

"Gitmem, tamam."

Chris küçüğün koluna elini koyup kolunu kıyafetinin üzerinden okşadı. "Seni seviyorum."

"Teşekkür ederim." Dedi Felix gözlerini televizyondan ayırmadan. "Ben de seni."

Chris bir süre sevgilisini seyretti. Elini küçüğün mavi gözlerini görmesini engelleyen sarı saç tutamlarını çekti. Küçüğün bakışları büyüğüne döndüğünde Chris arzu ile dudağını ısırıp küçüğüne doğru eğildi. Sarışın olan da dünden hazırmış gibi dudaklarını büyüğünkilere bastırdı. 

Birbirlerini tutku ile öperlerken Chris'in aklından onlarca düşünce geçti. Ona istediğimi anlatabilecek miyim? Beni ret mi edecek..? Umarım etmez, onu istiyorum. O beni aldı ama ben onu alamadım. İstediğimi alamadım ve bu beni sinir ediyor. Ona sahip olmak ve bu yaşadıklarımızı sonsuza kadar unutmamak istiyorum. 

Bir süre birbirlerini öptükten sonra nefes almak için küçük olan geri çekildiğinde Chris küçüğü ince belinden tutup sırtüstü uzanmasını sağladı. Dudakları tekrar birbirleri ile buluşunca küçük olan ellerini sabit tutmuyor büyüğün saç tellerinde, boynunda gezdiriyordu. 

Chris dudaklarını küçüğünün dudaklarından ayırıp küçüğünün boynuna yöneldiğinde sarışın oğlan, "Odana gidelim." Diye fısıldadı zorlukla.

Chris'in yüzünde sinsi bir sırıtış yer ettiğinde mırıldandı. "İyi madem. Gidelim."

-

"Ah yeter!" Dedi Hyunjin sinirle odasında volta atarken. 

Minho endişeli bir şekilde bacağını sallarken eşini donuk bakışları ile seyretmeye devam etti. "Sakin ol."

"Nasıl, Minho?" Dedi Hyunjin kocasına hışımla dönerken. "Nasıl sakin olayım? Oğlumuz sevgilisinde kalacağını söylemiş! Biz ne demiştik, Minho? Dünkü olaydan sonra ailemiz artık onları istemiyorlar. Onlar beraber olamazlar."

"Ne istiyorsun peki?"

Hyunjin biraz düşündü. "Hiç bilmiyorum... Ama olmaz yani... Chan veledi ile oğlumuzun beraber olmasını destekleyemeyiz. Olmaz!"

"Neden olmazmış?"

"Ailemiz artık o aile ile iletişim kurmak istemiyor çünkü!" Hyunjin sabrı tükenmiş bir şekilde kafasının içinde çözüm arıyordu. Ne yaparsam Felix bize tekrardan döner? Ne yaparsam Felix Chan'den vaz geçer? 

Minho derin bir nefes verdi, eşine nazaran çok daha sakin bir şekilde. "Bırakmalısın bence. Felix Chris ile çok mutlu."

"Hm... Başka türlü de mutlu olabilir..." Diye mırıldandı Hyunjin. "Buldum."

"Ne buldun?" Diye sordu Minho ilgisiz bir şekilde.

Hyunjin eşine sinsi bir sırıtış sundu.

-

Chris hafifçe tebessüm edip doğruldu ve sevgilisinin dudaklarına küçük bir buse kondurup ayağa kalktı. "İçecek bir şeyler getireceğim, sen de ister misin?"

"Bir bardak su getirebilir misin?" Deyip koltukta oturuşunu düzeltti.

"Olur." Dedikten sonra içeri gidip iki bardak çıkardı. İkisini de ılık su ile doldurdu ve tepsiye koyup salona giderken annesinin odasından hıçkırık sesleri duyması ile yüzündeki donuk ifade hüzne büründü.

Dudağını ısırıp kulağını kapıya dayadığını bağırışlar duydu. "Senden hiçbir şey istemiyorum!" Bir hıçkırık. "S-sen terk ettin bizi! Def olup git, J-jeongin! Ne-nefret ediyorum s-senden!"

"Hayır efendim, başkasına olan sinirimi senden çıkarmıyorum. Sana olan sinirimi çıkarıyorum senden." Bir hıçkırık daha. "B-bizi terk ettin, Jeongin... Bir daha seni yanımızda görmek istemiyoruz. K-konuşma J-jeongin!" Ağlamaklı çıkan sesi. "Bana b-bağırma, Jeongin. Bağırma d-dedim. J-jeongin... Sen... Nereden biliyorsun..?" Bir süre sessizlik oluştu. "Kiminle görüştüğüm seni hiç alakadar etmez Jeongin... Senin yaptığın çok mu edepli sence?!" Seungmin sesli bir şekilde ağlamaya başladı. "Kapatıyorum!"

Chris titrerken kafasını iki yana salladı. Bunlara üzülmek için büyük olduğunu düşünüyordu. Az çok dünyayı anlayabilmişti. Kalbi kırılan, üzülen çok fazla insan vardı. Hatta bu dünyada üzülmeyip kalbi kırılmayan yoktu.

"Anne..." Odadan içeri girip yatağının ucunda oturarak ağlayan annesine baktı Chris.

Seungmin kafasını kaldırıp şişip kızarmış gözleri ile oğluna baktı. Onu bu halde görmek onu mahvetmişti.

"Sen mi söyledin..?"

"Özür dilerim... Ama bilmeye hakkı var."

"Nasıl yani..?" 

"Anneciğim," Chris annesini elinden tutup yatağına oturtturdu. "Bak bana, annem senin öncelikle şunu unutmaman lazım. Bahsettiğimiz kişi benim babam. Oğlunun babası ve senin eski eşin. Eskiden aşık olduğun adam. Bu nedenle hiçbir zaman ondan ayrılamayacaksın. Sadece yolunuza arkadaş olarak, mesafe koyarak ilerleyebilirsiniz."

"İstemiyorum..." Diye mırıldandı Seungmin ağlamaklı bir ses tonu ile. "Onu görmek istemiyorum..."

"Ben bugün bir şey öğrendim. Ne kadar doğru pek emin değilim. Ama bana kalırsa bu doğru." Seungmin ne der gibi oğluna baktı meraklı gözlerle. Chris derin bir nefes verdi. "Aslında babam kendisini bizden ayırmak için sana ihanet ettiğini göstermek istemiş ama sonra pişman olmuş."

"Anlamıyorum, Chris..."

"Aslında babam seni aldatmamış, anne. O... Sadece iyi bir eş, iyi bir baba olamadığını düşündüğü için... Bizim ondan uzak durmamızı istemiş... Başardı da. Ama sonra çok pişman olmuş."

"N-ne?" Diye mırıldandı Seungmin hayretle. Kaşlarını çatıp başını eğdi. "Kim dedi sana bunları?"

"Bana babam ile o adamın veya kadının fotoğraflarını gördüğünü söyledin."

"Adamdı.."

"Tamam. Boş ver şimdi onu. Babam sanırım bilerek o fotoğrafları gözüne sokmak istemiş. Ayrılmanız için."

"Şimdi anladım..." Diye mırıldandı Seungmin. "Ama böyle bir şeyi neden yapsın ki? Neden yani? Yuvamızı neden yıkmak istesin?"

"Dediğim gibi... Kendisini hiçbir zaman bizim için yeterli görmemiş."

"Bu çok saçma..."

"Bence gidip onunla yüz yüze konuşmalısın."

"Deneyeceğim..."

miibn - chanlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin