4- beklenmedik misafir

185 16 15
                                    

Karşısında, elindeki kahve paketiyle öylece duruyordu. Yüzünde tabii ki de hiç eksiltmediği o gülüşü vardı. Önce bir süre kızcağıza baktı, sonraysa elindeki pakete. Birkaç adım daha ona doğru yaklaşarak aralarındaki mesafeyi azalttı. Ona doğru yaklaştıkça bir kıpırtı oluyordu içinde. Öyle merak salmıştı ki bu kıza, öğrenmek istiyordu her bir detayını.

Neler yaşadığını, neler hissettiğini...

Kızcağız ise kaşları havalanmış, ona yaklaşmakta olan kızı yorgun gözleriyle izliyordu. Aralarında birkaç adım mesafe kalana kadar izledi, tepki vermedi ya da geriye adım atmadı. Sadece öylece izliyordu. Ona doğru uzattığı paketi fark etti sonra. Elinden alıp teşekkür etmişti sadece. Sonrasında ise hiçbir şey demeyerek rafa doğru döndü ve tekrar kahve paketlerini eline doluşturdu.

''Cidden hepsini elinle taşıyabileceğini mi sanıyorsun?'' dedi ufak bir sırıtışla. Haklıydı çünkü o cılız gözüken elleriyle fazla bir şey taşıması mümkün görünmüyordu. Ayrıca hala taze birkaç yarası vardı ve bu bileklerinin acımasına neden oluyordu. Yüzünü buruşturdu ve başını iki yana olumsuz anlamda salladı. ''Taşıyabilirim.'' dedi yere bakarken. Sonra da tekrar karşısında duran kıza doğru döndü bakışları. Önce 'hadi oradan' der gibi bakış attı bir ona bir de elindeki paketlere. ''Emin misin?''

İyice siniri bozulmuştu kızcağızın. Her ne kadar kendini bastırmaya çalışsa da onu bir zavallı olarak görmesine tahammül edemiyordu bir türlü. Sinirle derin bir iç çekti ve hiçbir şey demeden yanından geçip gitti. Fakat bu ani hareketi yeniden birkaç paketi düşürmesine sebep olmuştu. Düşürdüğünü fark ettiği anda duraksadı ve küfürler yağdırdı içinden. Cidden bir zavallı olduğunu düşünmeye başlamıştı. Arkasını döndü ve yerdeki paketlerden sonra kıza baktı. Bir iddiayı kazanmış gibi bir surat ifadesi ile tekrardan gülümsemeye başladı. Yanına yaklaştı ve eğilip düşen paketleri aldı. ''Sana yardım edeyim.''

Kızcağız hiçbir şey söylemedi. Onun elinden birkaç paket daha çıkarıp taşımasını izledi. Sonrasında ise kasaya geçip ödemeyi halletti. Poşetlere bir güzel kahve paketlerini tıktıktan sonra marketten çıktılar. Evet, hala peşindeydi kız. ''Evime kadar takip etmeyi düşünüyorsun beni sanırım.'' demesine karşılık, ''Yaptığım onca iyilikten sonra bana bir kahve ısmarlarsın diye düşünmüştüm sadece.'' diye karşılık verdi dudak büzerek. 

Duraksadı birden. Bu kadarı cidden fazlaydı. Tanımadığı birinin ona bu denli samimi davranması normal değildi. Ona döndü sinirli bir şekilde. ''Neden böyle davranıyorsun, derdin ne? Ne istiyorsun benden?'' uzun zamandır ilk defa bu kadar fazla soru sormuştu belki de birine. ''Sadece bir bardak kahve istiyorum. Çok mu bu?'' tekrar devam etti gülümsemeye bunu söyledikten sonra.

Artık cidden dayanamıyordu kızcağız onun bu saçma, gereksiz samimi tavırlarına. Bir adım yaklaştı ona. Zaten arada çok bir mesafe yoktu. Biraz daha kafasını kaldırıp yaklaşsa burunları çarpışacaktı neredeyse. Biri gülümserken biri gözlerinden öfke alevleri saçıyordu. 

''Benden uzak dur.''

''Neden ki? Yoksa sapık olduğumu falan mı düşünüyorsun? Bak ben sadece arkadaş olmak istemiştim çünkü-'' dediğini bitirmeden sözünü kesti Ryujin. ''Neden benim gibi biriyle arkadaş olmak isteyesin ki?'' diye soru sorunca Yeji de hiç bekletmeden cevap verdi ona. ''Neden istemeyeyim ki?''

Tahammül edemiyordu. Bu rahat ve samimi tavırlarına tahammülü kalmamıştı. Anlaşılan ne yaparsa yapsın ondan kurtulamayacaktı. En sonunda pes etti. Ona bu denli yapışık davranmasındaki sebebi merak ettiği için direnmeyi kesti. Arkasını dönüp ''Ne yaparsan yap.'' dedi bıkkın bir ses tonuyla. Yeji ise önce şaşırdı, sonra devam etti kızcağızın peşinden yürümeye. Bunu kendisine attığı ilk adım olarak sayabilirdi aslında. Çünkü direnmeyi kesmişti kendisine karşı. 

Eve vardıklarında önce poşetleri mutfağa koydular. Ryujin kahve hazırlamaya başlamıştı bile. O sırada Yeji ise meraklı, küçük bir kız çocuğu gibi evi keşfe çıktı. Her ne kadar bu kızcağızın sinirlerine dokunsa da artık umursamamaya çalışıyordu onun garip tavırlarını. 

Önce salona göz attı. Epeyce sade ama rahat gözüküyordu. Çok büyük bir ev olduğu söylenemezdi zaten kaldığı yerin. Yine de salonun ferah bir havası vardı. Koridordan yatak odasına doğru yöneldi sonrasında. Gerçi kapı kapalı diye hangi oda olduğunu bilmeden rastgele geziyordu odaları. Eli kapı koluna gitti yavaşça. Sıktı ve hafifçe aşağı indirdi. 

''Kahve hazır!'' sesini duymasıyla yerinden irkilmişti Yeji. Arkasını dönünce ise elinde iki bardak kahve ile ona bakan donuk gözlerle karşı karşıya kaldı. Yutkundu, yavaşça elindeki kahveyi ondan alıp teşekkür etti. 

Yaptığı şey yüzünden utanç duymuştu. Bir yabancının evinde bu kadar rahat davranmaması gerektiğini biliyordu ama merakı yüzünden kendini tutamamıştı. Şu an ise salonda oturmuş hiçbir şekilde birbirleriyle konuşmadan sadece kahvelerini içiyorlardı. Bu gergin ortam yüzünden Yeji rahatsız olduğu için hafifçe öksürdü. ''Evin de epey güzelmiş. Sade ve şık.'' dedi konuşma başlatmak için. ''Öyledir.'' diye karşılık verdi ve bir yudum daha aldı kahvesinden. 

Ryujin sadece oturduğu koltuğun karşısında duran sehpaya başını eğmiş, bakıyordu. Yeji ise Ryujin'i izliyordu. Kaç dakika öyle geçti kim bilir fakat ne Ryujin kafasını kaldırdı ne de Yeji Ryujin'e bakmayı kesti. Sonra da beklenmeyen bir şekilde sırıttı hafifçe kızcağız. Buna karşılık ise afallamış gibi kaşlarını havaya kaldırdı Yeji. ''Daha ne kadar süre boyunca beni izlemeyi düşünüyorsun?'' diye bir soru yöneltti bakışları Yeji'ye dönerken. Bu şaşkın yüz ifadesi Ryujin'in hoşuna gitmişti. Sürekli dünyanın en mutlu insanı gibi gülümseyip duran birinin şu anda ona şaşkın bir şekilde bakakalması beklenilen bir şey değildi ne de olsa. 

Fakat bu hali uzun sürmedi. Şaşkınlığı ciddi bir yüz ifadesine dönüştü aniden. Buna karşılık bu sefer kızcağız afallamıştı. Bu ani değişime anlam verememişti. Gözlerini Ryujin'den çekip yere bakmaya başladı Yeji. Ona sormak istediği onca soru vardı ki... Fakat nasıl soracağını, sorarsa ona nasıl tepki vereceğini kestiremiyordu. Onu, Ryujin'i, daha da yakından tanımak istiyor ama bir türlü bunu nasıl başaracağını bilmiyordu. Yutkundu ve ilk sorusunu sormak için derin bir nefes alıp tekrar Ryujin'e döndü. Tam ağzını açacakken zilin çalmasıyla sona ermişti soracağı sorular ve alacağı cevaplar.

Birbirine bakan iki şaşkın yüz ifadesi belli ediyordu kendini. Anlaşılan kızcağız da beklemiyordu yeni bir misafiri. Sonra da hızlıca ayağa kalktı. Gözleri korku ile dolmuştu birden. Gelmesi gereken en son kişi şu an kapının arkasındaydı muhtemelen. Ryujin'in bu panik dolu tepkileri yüzünden Yeji de ayaklanmıştı. Neler olup bittiğine dair en ufak bir fikri bile yoktu. Sonrasında ise kapıya yöneldi kızcağız. Attığı her bir adımda daha da titriyordu aciz bedeni. Karşısında görmeyi beklediği kişiye karşıydı bu telaşı. Yavaşça kapıyı açtı, hiç açmak istemezcesine. Sonrasında ise karşısında durup ona doğru gülümseyen yüze baktı.

''Merhaba Ryujin.''

lost medicines | ryejiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin