5- yeni arkadaş

139 14 16
                                    

Ölüm sessizliği. Katlanılamayacak derecede olan bu sessizlik öyle huzursuzdu ki boğuyordu kızcağızı olduğu yerde. Tepki yoktu. Herhangi, ufak bir hareket bile yoktu.

Sadece karşısında duran annesini izliyordu.

Yaklaştı kızcağıza doğru melek maskesini takan o iblis. Kollarına aldı sanki biriciği gibi onu. Hayatında en önemli şeymiş gibi sıkıca sardı kendisinin öldürdüğü sıska, küçük bu bedeni. Titrek bir sesle "Çok özledim seni kızım." dedi sıkıca kapattığı gözleriyle. Kapıdan içeri giren havadan bile soğuktu kolları arasındakinin hisleri. Usulca bekledi o sevimsiz bedenin kendisinden ayrılmasını. O sırada Yeji ise hâlâ olanlara anlam verememiş bir şekilde onları izliyordu. Az çok Ryujin'in davranışlarından ötürü zihninde birkaç senaryo oluştursa da işin aslını merak etmişti. Aralarında bir tatsızlık olduğu belliydi.

Kendisinden ağırca ayırdı bedeni en sonunda. İki elini de kızcağızın omzuna atmış, o sevimsiz, zoraki gülümsesiyle önce biricik kızına sonra ise gözüne iliştiği koltuğun yanında duran o kıza baktı. Yeji kadının gözlerini üzerinde hissedince başını öne eğdi ve selam verdi. Kadın, uzun zamandan sonra ilk defa biricik kızının yanında bir başkasını görüyordu. Şaşırmıştı hal böyle olunca tabii.
"Arkadaş edinmişsin anlaşılan. İlaçların işe yarayacağını biliyordum." dedi gururla.

Ona göre şu an biricik kızının halen hayatta olması kendisinin kızına yazdırdığı ilaçlar sayesindeydi. Kızı, ona verdiği ilaçlar sayesinde nefes alıyor, konuşuyor, yemek yiyordu. En azından anne öyle sanıyordu.

Ellerini kızının kollarından çekip Yeji'ye doğru yöneldi. Gülümsemesi iki katına çıkmıştı şimdi. Ne de olsa kızı yıllar sonra arkadaş edinmişti. Elini Yeji'ye doğru uzattı. "Ben Ryujin'in annesiyim. Kızım bahsetmiştir zaten. Sen kimsin?"
Yeji, bir ona uzatılan ele bir de Ryujin'e bakıyordu. Ryujin'in her halinden belliydi bu durumdan rahatsızlık duyduğu. Onu bu denli yalnızlığa iten şey tam karşısında duruyordu anlaşılan. Elini sıktı ve gülümsemeye başladı o da yalandan.

"Ben Yeji. Hwang Yeji. Memnun oldum efendim."
"Hwang Yeji, ben de memnun oldum."

Bir süre salonda oturup sohbet ettiler. Kızcağız ise sadece ikisinin sohbetini dinliyordu. Daha doğrusu dinlemeye çalışıyordu fakat zihni buna izin vermiyordu. Öyle huzursuz hissediyordu ki şu an o kadın yüzünden.

Yıllar sonra karşısında belirmişti ansızın. Ona çocukluğunu, gençliğini zehir eden o kadın şu an tam karşısında her şey kusursuz gibi davranıyordu, tıpkı istediği gibiydi yani. O an anladı kızcağız annesinin neden bu kadar mutlu göründüğünü. Kusuru bulunan tek şey de artık düzeldi sanmıştı. Her gün ilaçlarını düzenli olarak alıyor sanıyordu muhtemelen. Üstüne üstlük ilk defa bir arkadaş edindiğini görmesi de bir hayli umutlandırmıştı anneyi.

Her şey itibarı içindi.
Aile ilişkilerinin iyi olması, dışarıda melek gibi davranması...

Öyle başı dönüyordu ki kızcağızın, ayağa kalktığında düşmekten korktu. Fakat dengesini kurup "Ben bir lavaboya geçeyim." deyip yürümeyi başarabilmişti. O ortamda artık bir saniye bile kalmak istemiyordu. Sesini duymak ve yüzünü görmek öyle kötü hissettirmişti ki onu anca şimdi farkına varabilmişti aslında kendi annesinden ne kadar çok tiksindiğini. Elini yıkadı ve bir müddet titreyen bedenini durdurmak için derin nefesler aldı.

İçinde biriktirdiği onca kayıp duygu yeniden gün yüzüne çıkmıştı o akşam. Nefret, hayal kırıklığı, öfke...

"Ryujin çocukken sıkıntılı bir tipti." dedi buruşturduğu yüzüyle. Kızının duymaması için de kısık sesle konuşuyordu. Yeji ise tüm bu anlattığı şeyleri pür dikkat dinliyordu.
"Diğer çocuklar gibi değildi, ona söz dinletemiyorduk. Büyüdükçe daha da kötü oldu. En sonunda da onu psikiyatri uzmanına götürdüm. Meğersem biricik kızım depresyondaymış yıllarca. Ona bir sürü ilaç vermek zorunda kaldı doktor. Şu an ise bu halde." her bir yalanı öyle iyi işlemişti ki karşısında bir psikoloji öğrencisi değil de başka biri olsa hemencecik inanırdı. Fakat aslında çelişki doluydu tüm bu anlattığı masal.
"Daha yeni arkadaş olduğunuz için bunları bilmemen normal, senden tek isteğim kızıma iyi bak ve ilaçlarını içtiğinden emin ol. Mesajlarıma ve aramalarıma cevap vermediği için emin olamıyorum içip içmediğinden." derin bir iç çekti ve devam etti, "Tek istediğim kızımın iyi olması sonuçta." Yalandı. Tek ve en büyük isteği itibarının iyi olmasıydı.

"Siz merak etmeyin. Tüm ilaçlarını içene kadar yanından ayrılmayacağım." artık kendisi de bu oyunun içindeydi. Annesinin güvenini kazanmıştı ve bu daha rahat kızıyla iletişim içinde olabilmesine yardımcı olmuştu.

Yeji'nin şu anda tek bir hedefi vardı: Ryujin'i kurtarmak.

Bu hedefi doğrultusunda ne olursa olsun kızcağızı düştüğü karanlık çukurun içinden çıkaracaktı. Yapması gereken buydu. Okuduğu bölümün amacı buydu. İnsanların yaralanan ruhlarını iyileştirmekti. Bu nedenle kendisine verdiği görev doğrultusunda yılmadan yoluna devam edecekti.

Konuşmalarını kesen ise kadının çalan telefonu oldu. Acil bir işi çıktığını söyleyip evden hızlıca ayrılmıştı. Kapıya kadar onu geçirip ardından kapıyı kapattı. Bu aniden çıkan iş yüzünden kızıyla da vedalaşamamıştı kadın. Çünkü Ryujin hala çıkmamıştı içerden. Arkasını dönüp koridora doğru yöneldi Yeji. Birkaç kez Ryujin'e seslense de cevap yoktu. Lavabo kapısının önünde durup kapıyı çaldı.
"Ryujin, her şey yolunda mı?"

Ses yoktu.

Birkaç kez daha seslenip kapıyı çaldı fakat bir türlü geri dönüş alamadı.
"Kapıyı açıyorum!" dedi ve bir süre bekledi eli kapı kolundayken. Yine ses çıkmayınca kapıyı hızlıca açtı. Fakat açmasıyla aniden duraksaması da bir olmuştu.

Karşısında yerde, sırtını duvara yaslayıp kollarını dizlerine bağlamış, öylece ruhsuz bir şekilde duran birini beklemiyordu ne de olsa.

---

selamm tekrardan!!!
uzun zaman oldu bölüm atmıyordum kusura bakmayın biraz yoğundum
bir sonraki bölümü çok geçmeden yayınlayacağım sözzz :333

lost medicines | ryejiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin