6- sahte ilaçlar

160 15 9
                                    

"Neden normal değilsin?"

"Neden diğerleri gibi normal olamıyorsun?"

"Biraz da olsa normal olmayı dene!"

"Sen benim tek ve en büyük kusurumsun!"

Birer birer yankılandı unutmayı umduğu tüm o anılar zihninde. Ona bıraktığı tüm o eski, korkunç anılar... Ona bıraktığı kayıp sözler uyandı, armağan ettiği yaralar kanamaya başladı tekrardan. Bu titreyen, aciz beden yere serildi bir anda. İyileşmek için çabalayan ruhu delindi. Hepsinin tek bir nedeni vardı ve şu anda o neden tam da evinin içindeydi. Koltukta oturmuş, biricik kızının nasıl acı çektiğini büyük bir keyifle anlatıyordu. Yeni arkadaşına anlattığı her şeyi işitmişti.

İlaçların yalan olduğunu, Yeji'nin artık karşı tarafta olduğunu...

Daha fazla kaldıramıyordu. Hiçkimsesi olmamasını kaldıramıyordu kızcağız. Yokluğun içine atıp kaybettiği sandığı duyguları kapısını çaldı bir anda. Sessizce ağladı gömüldüğü karanlığın içinde. Kimse duymadı, kimse görmedi. Sadece kendisi vardı, her zamanki gibi.

Adını duyunca anca kendine gelebilmişti. Bu Yeji'nin sesiydi. Anlaşılan annesi gitmişti. Ses yakınlaşıyordu fakat kızcağızın cevap vermeye mecali kalmamıştı. Gözlerini bile zar zor açabiliyordu. Sert, soğuk zemin bile titretemiyordu şu anda bu bitkin bedeni.

Kapı açıldı, karşısındaki kızı gördü sonrası ise kayboldu.

Gözlerini tekrardan açtığında çoktan öğlen olmuştu bile. Kendine gelip kalkması biraz zaman aldıktan sonra gelen yemek kokusu kaşlarının çatılmasına neden oldu. Dünden kalan kıyafetleri üstündeydi fakat tek fark bağladığı saçlarının şu anda açık olmasıydı. Kapıyı ses çıkarmadan açtı ve yavaş adımlarla mutfağa doğru yöneldi. Kızartma kokusu ve doğrama sesi geliyordu.
Mutfağa girdiğinde ise tezgahta domates doğrayan Yeji'yi gördü. Bir yandan şarkı mırıldandırken bir yandan da yemek hazırlıyordu.

Olanlara bir türlü anlam veremiyordu. Neden hala evinde olduğu ve şu anda yemek hazırladığını bir türlü anlayamamıştı. Bir müddet onu izlemeye devam etti kızcağız. Arkası dönük olduğu için fark etmemişti onu ne de olsa.
"Daha ne kadar süre boyunca beni izlemeyi düşünüyorsun?" diye sorunca irkilmişti. En başından beri fark etmişti anlaşılan kızcağızın onu izlediğini.

Arkasını döndü ve kapının yanında şaşkın bakışlarıyla duran Ryujin'e gülümseyerek baktı.
"Evimde hâlâ ne işin var?" derken yaklaştı Yeji'ye doğru.
"Seni o halde banyonun ortasında mı bıraksaydım? Şimdiye dek hasta olurdun ben olmasam. " dedi dudak büzerek, sonrasında ise devam etti doğrama işine.
"Ben iyiyim." derkenki sesi kısık ve bitkin çıkmıştı kızcağızın. Hala üstünde bir yorgunluk olduğu her halinden belliydi. Ufak bir bakış attı Ryujin'e doğru Yeji. Alaylı bir ifadeyle "Belli oluyor." diye cevap verdi.

"Belki de ilaçlarını içmediğin için bu haldesindir, ne dersin?"

Sorduğu bu soru karşısında dün gece olanlar aklına doluştu tekrardan. Midesi kasıldı, başı dönmeye başladı. Karşısındaki kızı artık arkadaş olarak göremezdi. Sendeleyerek geri adım atmaya başladı ama bir türlü dengede duramadı kızcağız. Bunu gören Yeji kolundan tutup onu sandalyeye oturttu onu. Öyle bulanıktı ki zihninin içi şu anda ne tepki vereceğini bile bilmiyordu.
"Bu kadar mı korkuyorsun ilaçlarından?"
çatılan kaşlarıyla donup kalan Ryujin'i seyretti bir müddet. Masada bakışları takılı kalan bu kızcağız kim bilir nasıl bir psikoloji içindedir diye düşünmeden edemiyordu Yeji.

Birkaç dakika geçti fakat hiçbiri konuşmadı. Bu bekleyişin nafile olduğunu anlayınca derin bir iç çekip masayı hazırlamaya başladı. Şimdi ise ikisi karşılıklı oturmuş kahvaltı ediyorlardı. Daha doğrusu biri yiyor biri masayı izlemeye devam ediyordu.
"Yumurta sevmez misin?"
her ne kadar cevabını beklediği sorular sorsa da hepsi karşılıksız kalmıştı. Kızcağızın konuşmaya niyeti yoktu anlaşılan. Masadan bakışlarını çekip karşısındakini izliyordu şimdi de. Yavaş yavaş yiyordu, acelesi yok gibiydi. Tekrardan bakışları masaya dönünce aslında ne kadar iştah açıcı bir kahvaltı masası hazırladığını fark etti. Yine de yemek istemiyordu sebepsizce.

"Ne olursa olsun ilaçlarımı içmeyeceğim."
"Öyle mi? Neden peki?"
"Onların hepsi sahte çünkü." bunu demesiyle ağzında lokma ile dona kalan Yeji, Ryujin'e doğru bakmaya başladı. Yüzü tepkisiz gözüküyordu fakat şaşırdığını anlamıştı Ryujin.
"Ne zamandır farkındasın?"
"En başından beri." bunu demesiyle şaşkınlığı iki katına çıkan Yeji konuşmak için ağzını açmışken kızcağız devam etti sözlerine.
"Ama inanmak istememiştim." elindeki çatalı bırakıp tamamen Ryujin'e odaklandı Yeji. Pür dikkat tüm sözlerini dinledi, tek tek.
"Ben..." dedi kısık ve titreyen bir ses tonuyla kızcağız. "annemin bu kadar kötü biri olduğuna inanmak istemedim."

Parçalar şimdi yerine oturmuştu Yeji'nin zihninde. Olaylar daha net anlam kazanmıştı. Gözleri dolan kızcağıza bir müddet baktı. Derin bir sessizlik ortama hakim oldu birkaç dakika. Sonra tekrardan eline çatalı alıp hiçbir şey olmamış gibi yemeğini yemeye devam etti.

"Yemeğini yemezsen sağlıklı kalamazsın."
Şaşkın bakışlarıyla ona dönen kızcağız lokmaları ağzına tıkan Yeji'yi hayretle izledi. En sonunda da eline çatalı alıp kendisi de yemeye başladı. Çünkü gerçekten bayılacak kadar aç hissediyordu. İlk lokmasını aldı ve adeta büyülendi. Uzun zamandır böyle güzel bir kahvaltı etmiyordu.
"Beğendin mi?" diye gülümseyerek sordu iştahla yemeğini yiyen kızcağıza. Kafasını hafifçe salladı ona karşı. Yeji ise gururlu bir kız çocuğu gibi mırıldandı kendi kendine.
"Tabii beğenirsin, yemek yapmakta iyiyimdir sonuçta."

Şimdi ise Yeji yemeğini bitirmiş, büyük bir iştahla yemeğini yiyen Ryujin'i izliyordu. Siyah, dalgalı saçları dağılmıştı. Yüzünde hâlâ belli olan bir yorgunluk vardı. Fakat yine de bu Yeji'yi gülümsetiyordu.
"Beni neden hep böyle izliyorsun?" dedi derin bir nefes vererek Ryujin.
Yeji ise kıkırdadı hafifçe. Hareketlerine anlam veremeyen kızcağız kaşlarını çatarak Yeji'yi izliyordu.
"Çünkü..." derken sandalyesini çekip ayağa kalktı. Ağır adımlarla Ryujin'in yanına geldi ve ona doğru eğildi. Yüzleri o kadar yakındı ki kızcağız nefesini tutmak zorunda kalmıştı. Yeji ise Ryujin'in gözlerinin içine bakıp gülümserken sözüne devam etti.

"Sana ilgi duyuyorum, Ryujin-ah."

lost medicines | ryejiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin