15- korkak

149 14 15
                                    

Gözleri camdan sızan güneş ışığı yüzünden yavaşça açılmıştı. Yorgun bedenini yataktan kaldırdı ve esnedi. Üç haftadır evdeydi. Dışarı çıkmıyor, okula gitmiyordu. Aynadan şişmiş göz altları ve zayıflamış bedenine bakmayı günlük rutin haline getirmişti. "Berbatsın, Yeji." dedi yorgun düşmüş ses tonuyla. Gözlerini kıstı ve devam etti. "Hep öyleydin, korkak."

Ağır adımlarını mutfağa doğru yöneltti. Kendisine birkaç parça kahvaltılık hazırladıktan sonra yemeye başladı. İştahı kesilmişti ama yine de ayakta durmak için kendini zorluyordu. Bu üç haftadır böyleydi. Yaşadığı o geceden sonra kayıp anıları kapısını çalmıştı zihninde. Tüm o anılar... Sanki uzun yıllardır o anı, o geceyi bekliyordu sinsice. Son kez Ryujin'in gözlerinin içine baktığında aslında ona olan öfkesini değil, kendisini gördü. Küçüklüğünü, geçmişindeki küçük Yeji'yi...

14 yıl önce...

"Hazır mısınız küçük hanım?" dedi onu odasının kapısında bekleyen evin çalışanı. "Geliyorum Bayan Kim!" diye karşılık verdi küçük kız ayakkabısını giymeye çalışırken. Son kez aynada kendisine, beyaz bir elbise ve üstüne giydiği pembe hırkasına baktı. Saçının iki tarafına da at kuyruğu yapmıştı ama kendisi yaptığı için pek de güzel durmamıştı. Biri aşağıda biri yukarıda durmuştu ve bu, küçük kızı güldürmüştü. Komik gözüküyordu. Tekrar bozup bağlamak için uğraşmak istemediğinden kapıya yöneldi ve açtı.

Kapısının arkasında onu beklemekte olan Bayan Kim önce küçük kızın kıyafetlerini sonra da saçını kontrol etti. Saçını gördüğünde şaşkın bir surat ifadesi takındı yüzüne. "Saçınız, küçük hanım." dedi endişeli bir ses tonuyla.
"Biliyorum. Tatlı, değil mi?" dedi yüzünde minik bir gülümseme ile.

"Bayan Hwang'ın pek hoşnut olacağını sanmıyorum."

Yüzündeki gülümseme yavaşça silindi. Gözlerini yere doğru indirerek kaşlarını çattı. "En azından bunu ona benim yaptığımı göstermek istiyorum." dedi dudak büzerek. Gözleri tekrar kadını bulduğunda onu ikna etmek için masum bir surat ifadesi takındı. Parlak gözleriyle ona bakarken kadın iç çekti. Sonrasında ise gülümsedi ona karşı ve elini uzattı. "Pekâlâ, görsün bakalım." deyince zıpladı ve el çırpmaya başladı küçük kız. Sevinçten kısılan gözleri ile elini tuttu ve merdivenlerden aşağı, arabaya doğru indiler. Annesi onu arabada bacak üstüne bacak atmış, taktığı pahalı bir güneş gözlüğüyle bekliyordu. Ona doğru yaklaşanları fark edince kısa bir bakış attı onlara doğru. Sonrasında tekrar başını önünü döndürdü. Al yanaklı minik, büyük bir heyecanla karşısındaki koltuğa oturdu annesinin. Elleri koltukta bacaklarını öne arkaya sallarken annesine bakıyordu, büyük bir beklentiyle.
"Saçlarımı ben yap-"

"Yeji'nin saçlarını düzelt, Jisoo."

dedi sözünü keserek. Yüzündeki ifade hayal kırıklığına bürünürken suskunluğa gömüldü. Tek istediği, annesinden ufak bir aferin almaktı oysaki. Kollarını göğüsünde bağlayıp saçını sökerken onu tepkisiz bir şekilde izledi. "Neden sana seçtiğim kıyafetleri giymedin?" yüzünün aksine bu sefer ses tonu sinirliydi. Küçük kız önce sustu. Cevap verirse ona kızmasından korktuğu için bir süre sessiz kaldı. "Sana soru sorduğumda bana cevap ver." emir veriyordu küçük kızına. Buna karşılık yerdeki gözleri annesini buldu. Yutkundu ve cevap verdi kısık bir sesle. "Bunlar daha çok hoşuma gitti." Karşılık vermedi annesi. Yüzüne takındığı sert tavrı ile küçük kızını süzüyordu sadece.

Yoldayken küçük kız arabanın camından etrafı seyrediyordu. Binalara baktı, kaldırımdan yürüyen insanlara, parkta oynayan küçük çocuklara... Işıklarda durduğunda parkta bir çocuğu annesiyle oynarken gördü küçük. İkisi gülüyor, birlikte kovalamaca oynayıp annesi çocuğu yakaladığında yanaklarına koca öpücükler konduruyordu. İçinde bir kıpırtı oldu sonrasında. Küçük kız daha önce hiç parka gitmemişti, annesiyle oynamamıştı. Bunun verdiği acı ve üzüntüyle annesine baktı. İstemiyor muydu onu? Onunla oynamak çok mu zordu? Sevildiğini hissetmeye ihtiyacı vardı minik kızın, her çocuğun ihtiyacı olduğu gibi.

lost medicines | ryejiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin