11 Ekim 2016
ABD
16.00Ağlamamam için Olivia eliyle yüzüme yelpaze yapıyordu. Çünkü boy aynasına baktığımda yüzümün aldığı ifadeyi çok net görmüştü. Gelinliğim harikaydı. Kadın süper bir iş çıkarmıştı. Eldivenlerim ise sırf danteldi ve parmaklarımı açıkta bırakıyordu. Seksiydi. Hem de çok. Olivia bu seksi gelinliğe daha fazla seksilik katmak için kırmızı oje sürmüş ve dolgun dudaklarımı mat bir kırmızı rujla daha da dolgun görünmesini sağlamıştı. Gözlerimdeki uzun linerler… Muhteşemdi. Kirpiklerim tek tek ve belirgin bir şekilde rimelle dolgunlaştırılıp daha da belirginleştirilmişti. Her açıp kapatmamda elmacıkkemiklerime yelpaze gibi yerleşiyordu. Duvağım yoktu. Kadın onun yerine küçük tüyleri ve filesi olan Fransız gelinlerinin taktığı şapkadan takmıştı. Şapka dediğim, avuç içi büyüklüğünde olan bir şapkadan bahsediyordum! İncilerle süslenmiş ve gözlerime kadar inen filesi olan bir şapkadan! Kısacası her şey mükemmeldi. Eldivenlerim abartılı değildi. En çok buna memnun olmuştum. Bileklerimden birkaç santim daha uzundu. Tam benim istediğimdendi. Ama seçme hakkım olmadığı düşünülürse bu bana sürpriz olmuştu.
Gelelim saçlarıma. Enseme doğru toplanan bir topuzdu. Ama özgürlükle toplanmış dağınık bir topuzdu ve şakak kemiğimden aşağıya düşen lüle lüle kısa saç tutamlarıyla tamamen asiliğini ifade ediyordu. Babam ve annem görseydi kesinlikle gözyaşı dökerlerdi. İşte bende tam bu nedenden dolayı ağlamak üzereydim. Ama Olivia yaptığı eseri bozmamam için bana bir ton laf söylüyordu. Bu yüzden ellerimi duvara yaslayıp derin derin nefes alıp vermeye başladım.
“Papaz hazır!” diye içeriye Lisa girdi. Ama beni görünce gözleri kocaman açıldı. “Seth’e ve diğerlerine de söyledim.” diye duraksayarak cevap verdi. Ama hala gözleri bende donup kalmıştı. “Olivia seni de kavalyenin yanında bekliyorlar. Giriş dansı için!”
“Giriş dansı mı? Buda ne demek?” diye sordum şaşkınlıkla.
“Damadın nedimleri ile gelinin nedimeleri için düzenlenen bir şov. Seni Dom girişe getirmeden önce dans edilecek ve sonra da seni damada teslim edecek.” Diye süper bir şekilde açıklama yaptı Lisa. “Umarım yemininizi hazırlamışsınızdır.”
“Evet.” dedim ve şifonyerin üstündeki gelin çiçeğimi aldım. “Peki, siz giriş dansınızı yaparken ben burada ne yapacağım?”
“Dom’u bekleyeceksin!” dedi Olivia ve elimi tutup sıktıktan sonra Lisa ile odadan çıktılar. Ben ise omuzlarımı dikleştirerek cama doğru yaklaştım. Bu yer hayatımda gördüğüm en yeşillikli bir alanda bulunan çiftlik eviydi. Dört katlıydı ve bana Rose Red Konağı’ndaki evi anımsatıyordu. Ama arka bahçesinde tören için hazırlanan yer ise tamda bir kilise gibiydi. Sadece her şey beyazdı. Çiçekler de insanı mutlu ediyordu. sıralı oturaklar aynı kilisedeki gibi yerleştirilmişti. Yabancıların düğününü hep filmlerde görmüştüm ve şuanda resmen kendimi o sahnede hissediyordum. Herkes arkaya doğru uzanan o oturaklara oturmuşlardı. Nedimler alanın sol tarafında nedimelerde sağ tarafındaydı. Sanırım giriş dansı başlıyordu. Çalan bir müzikle erkekler ve kızlar dans ritmiyle oynayarak ortada buluşup karşılıklı geçtiler. Birbirlerine temas etmeden karşılıklı daireler çizdiler. Sonra o dairenin tam tersinde dönüp kızlar hafifçe dizlerini kırıp selam verirmiş gibi bir hareket yaparken erkeklerde onlara dansa davet eder gibi ellerini uzattı. Allah’ım! Bu dans o kadar zarafet içeriyordu ki büyülenerek izliyordum. Kızların erkeklerinin elinin içine ellerini bırakması, aralarındaki mesafeyle dans etmeleri, zarif hareketleri… Mükemmeldi. Ama sonra müzik daha hareketlendi ve bu zarafet biraz daha değişti. Aradaki mesafeler kapatıldı ve bir tango olarak dans değişti. Hepsi tango yapmaya başladı. VAY CANINA! Benim bir dans tutkunu olduğumu bilerek mi yapıyorlardı bunu yoksa sadece geleneklerden dolayı mıydı? Her ikisi de olsa sonu, muazzamdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benimle Düelloya Var Mısın? (Komando Serisi -III-)
Storie d'amoreGözlerimi açtığımda Goldan Gate köprüsünden mavi manzarayı izliyordum. Kaşlarımı çatıp etrafa bakındım. Bir tane bile araba yoktu. hatta insanlar bile yoktu. Seth hariç! Ellerini ceplerine sokmuş gülümseyerek beni seyrediyordu. Koşarak boynuna atlad...