UZUN BİR SÜRE GEÇMEDEN YENİ BÖLÜM GELDİ NEYSE SİZİ TUTMAYAYIM BEN HADİ SİZE İYİ OKUMALAR
Gözlerimi açtığımda aynı hızla geri kapattım. Gözüm yeniden ağrımaya başlamıştı. Zorla gözümü açtım. Yankı yanımda uyuyordu. Onu rahatsız etmemek için elini üzerimden yavaşça kaldırdım. Çekmeceyi de aynı yavaşlıkla açarak içinden ağrı kesiciyi aldım. Masamın üstündeki sürahiden su koydum ve içtim.
Bu hafta 4. Şiddetli ağrıdı ve artık yeterdi. Çekmecenin üstündeki saate baktım. 06.37'yi gösteriyordu. Aldırış etmeden üzerimi değiştirdim. Hastaneye gidecektim. Şimdilik haberleri olmasa da olur bugün annemin mesaisi erken başlıyordu mutlaka oradadır.
Pantolonumu giyerken oturmak zorunda kaldım. Kendimi taşımakta bile zorlanıyordum. Gözlerimin ikisine de baskı uyguladım. Baskı yapınca acısı geçiyordu ama elimi kaldırınca yine geliyordu. Anahtarları cebime attım telefonumu da yatağın içinde bulup aldım. Kapıdan çıkacakken arkama baktım. Yankı yatıyordu. Sert surat ifadesi her zamanki yerindeydi. Bir insan nasıl uykusunda kaşlarını çatıp dudaklarını gerebilir?
Geri dönüp anlına düşen saçlarını geriye çektim yüzüne dokundum ve yanağını okşadım. Dışarıdan gören biri bana rahatça sapık damgası yapıştırabilirdi. Ama ona baktıkça gözlerimdeki ağrı kayboluyordu. Yani kesinlikle bunu içtiğim ilaç yapmıyordu (!)
Anlından öptükten sonra dışarı çıkıp kapıyı kapattım. Basamakları inerken başımdaki ağrı neredeyse en aza inmişti. Ceketimi alıp üstüme giydim ve cebindeki kulaklık ve pasomu kontrol ettim.
Otobüs beklemek için durağa gittim ve oturup ayaklarımı bağdaş kurdum. Kulaklığımı telefona taktım ve Hoizer - Take Me to Church çalmaya başladı. Etrafta insanlar yoktu. Hava biraz serindi. Etrafta uçuşan yapraklar dışında kıpırdayan bir şey yoktu. Haftasonu olduğu için okul otobüsü bekleyen gençler de yoktu. Esnedim.
"Ne yapıyorsun?" sesi duyunca yerimden sıçradım. Yankı uykulu gözlerle bana bakıyordu.
"Sen ne yapıyorsun?" esnedi ve gözlerini ovuşturdu.
Kulaklıklarımı çıkarttım ve cevap beklercesine baktım.
"Kapının çarpma sesini duydum. Ve nereye gittiğini merak ettim." Esnediği için ben de esnedim. Sonra o esnedi. Sonra ben esnedim. Ve o tekrardan esnedi. Ben de esnedim. Sonra gülmeye başladık.
"Gözüm kaç gündür ağrıyor. Artık acı dayanılmaz oldu. Hastaneye gidiyordum." Gözerini kısarak baktı.
"Bize haber vermeden mi?"
"Annem zaten orada olacak gerek görmedim."
"Aaa Buse kalbimi kırıyorsun ama." Dedi dudaklarını büzerek. Oh my god.
Yapma şöyle şeyler.
"Öğrendiğine göre gidebilirsin." Allah'ım ne yapıyorum ben onu göndermeye çalışıyorum. Soruma cevap verdiğim için de kendimi çok ayrı tebrik ediyorum.
"Seninle geleceğim belki." Dedi ve durağa sindi.
"Sen bilirsin." Dedim ve gülümsedim.
Otobüs geldi ama bizim otobüs değildi.
"Buna biniyor muyuz?" dedi Yankı.
"Hayır bu çok dolanıyor."
"Boşver binelim."
"Hayır dedim ya 4 dakika sonra bizimki gelecek." Kulaklıklarımı yeniden taktım ve yerime iyice oturdum.
Tam olarak 3 dakika 29 saniye sonra otobüs geldi. Bindik. Ben kendime bastım ama Yankı bana tuhaf tuhaf baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Egoist ♕
HumorTamam, ben gidiyorum Kaç bakalım Yankı Efendi nereye kadar kaçacaksın Hadi görüşürüz Buse Görüşürüz Echo Echo ne lan Yankı’nın İngilizcesi pis cahil See you leter Kiss Kiss mi? Beğenmedin mi? Hoş olmuş hadi görüşürüz. Önce sen kapa Oğlum mal mısın s...