Bu bölümü ufacık olan Egoist ailemize yeni katılan scrtdreamer arkadaşcağızıma ithaf ediyorum. Normalde bu bölüm Sevgililer Günü özel bir bölüm olacaktı fakat biraz geç kaldım. Biraz mı diyen insancıklar haklısınız. iyi okumalar. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum bebişlerimmm
Acı.
Maddi acı, manevi acının yanında ne ki. İşte yine geliyordu. 2 yıldır olmayan şey, krizlerim yine geliyordu. Zaten sinir krizlerimin başkarakteri hep babamdı. Çıkmasının sebebi de babamdı zaten. Başka hiçbir sorunum yoktu benim de. Normal gençler gibi ben de çok iyi bir insandım. Herkesten farklı olabilirim ve bunun sebebi hep babam olmuştur. Dünyadan nefret etmemin sebebi, insanlardan nefret etmemin sebebi, erkeklerden ve aşktan nefret etmemin tek sebebi babamdı.
Aslı ablanın gözleri dolmuştu. Gerçekleri hazmetmek belki de en çok ona zor gelmişti. Babam nasıl bir pislik olduğunu zaten biliyordu. Ama Aslı abla, o da nasıl bir iğrençliğin içinde olduğunu biliyordur fakat daha önce hiç kimse suratına vurmamıştır. Belki de o da kendince haklıdır. Sonuçta bir adamdan çocuğun var. Ondan nasıl kopacağını bilmiyordur belki. Bilemiyorum.
Hala kafam geride devamlı fısıldayarak sayı sayarak sakinleşmeye çalışıyordum. Genelde eskiden sinir krizi anlarımda beni sadece Uluç sakinleştirebilirdi. O benim içimi benden daha iyi bilirdi ve bana sakinleştirici şeyler söylerdi.
“Ona neler oluyor” bu babam olacak o it pezevenginin sözüydü. Daha ne olduğunu bilmeyen bir herifin kızıydım işte ben.
“Kapa çeneni, sinir krizi geçiriyor. Daha önceden böyle bir hastalığı var mıydı?” kulağıma uğultu gibi geliyordu bu ses. Aklımı zor tutuyordum. Şu anda etrafımdaki her şeyi dağıtıp saldırmam gerekiyordu. Fakat kendimi dizginlemeliydim. Dayanağını bul Buse. Acele et.
“Bana bak Buse? Bana dön şimdi beraber bunun üstesinden geleceğiz” dedi Buğra kollarımı tutarken. Tırnaklarım artık etime geçmişti ve sıcak ama çok az bir sıvı hissettim elimde.
“Ellerini bırak Buse beni tut” dedi Buğra ve ellerimi açmaya çalıştı. Yavaş davranmaya çalışıyordu fakat ellerim açılmıyordu. Zorla ellerimi açtı ve saçlarına götürdü. Artık ellerim ellerimi değil onun saçlarını çekiyordu. Böyle bir şey neden yaptığını anlamaya çalışıyordum.
“Senin dayanağın artık benim Buse, ben ve Berk. Bizim için yapmamalısın” dedi ellerimin üstündeki elini daha da sıkarak. Daha önce hiç böyle bir sakinleştirme yöntemi bilmiyordum fakat istem dışı ellerimi sıkmayı bırakıtım ve saçlarını bıraktım. Ellerimin üstündeki elleri duruyordu. Gözlerim hala kapalıydı fakat suratındaki rahatlamayı hissetmiştim. Normalde kriz anında mutlaka bir şeyler parçalardım. Ama ilk defa parçaladığım tek şey ellerim olmuştu.
“Yağmurlu bir gün düşün Buse. Yağmur sert ve ısrarla yağıyor. Evin pencereleri buğulanış ve sen de cama yakın yerde koltukta oturuyordun. Camdan gelen soğuk seni bir yandan donduruyor fakat bir yandan da rahatlatıyor. Elinde bir kitap var ve diğer elinde de kahve. Kulağındaki kulaklığa rağmen dışarıdaki huzurlu yağmur sesini duyabiliyorsun. O kadar sakinleştirici ki sanki morfin etkisi yaratıyor” bunları kısık sesle kulağıma söylemişti. Ellerimi tamamen çözdüm ve suratına bakmak için gözlerimi açtım. Saçlarındaki kan kızıl saçlarından bile belli oluyordu. Yapış yapış kan saçlarını topak topak yapmıştı. Ellerinin birini sırıtma birini bacaklarımın oraya koyup beni kucağına aldı ve yukarıya çıkarttı. Ben ise hala nasıl beni sakinleştirdiğini bilmiyordum. Yani Uluç bile bana sarılıp sıkıca sıkarak sakinleştirirdi birde kulağıma geçeceğini fısıldayarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Egoist ♕
HumorTamam, ben gidiyorum Kaç bakalım Yankı Efendi nereye kadar kaçacaksın Hadi görüşürüz Buse Görüşürüz Echo Echo ne lan Yankı’nın İngilizcesi pis cahil See you leter Kiss Kiss mi? Beğenmedin mi? Hoş olmuş hadi görüşürüz. Önce sen kapa Oğlum mal mısın s...