-Çocukluğuna mı insek acaba?
Bana yüzünü buruşturarak baktı.
-Üç gün önce benim tüm yaşantımın en derinine inildi zaten. Gerek var mı?
Anlamamıştım. Kaşlarımı çattığımda oflayarak arkasına yaslandı.
-Gelir gelmez randevu aldığım için hatalı olan benim. Randevuyu hemen vereceğini düşünmemiştim.
-Boş vaktim vardı.
-Keşke benimde olsaydı. Seninle psikolojimi biraz topladıktan sonra görüşmek isterdim.
Duyduğumu idrak etmek için bir süre bekledim. Ciddiydi.
-Chan...Ben psikiyatristim?
Gözlerini kapatıp ofladı.
-Yani demek istediğim çocukluğuma inmeden önce şimdiki halimin pilini doldursaydım keşke...
Güldüm.
-Sorun yok. Onu da hallederiz.
Gözlerini kısarak bana baktı. Sonra bir gülümseme yayıldı yavaş yavaş dudaklarına. Yaslandığı yerden öne doğru hafifçe gelip kollarını masaya dayayarak ellerini birleştirdi.
-Nasıl olacakmış o?
Erkekler🤝🏻Lafı evirip çevirip oturduğu organından anlama
Sırf beni sinir etmek için girdiği şekle hiç aldırmadan önüme döndüm. Dedim ya, artık profesyonelliğimden ödün vermeyecektim.
-Şöyle, öncelikle senden kan tahlili istiyorum. Aslında en başında istemem gerekirdi fakat malum, biraz olaylı başladık seanslara, fırsat olmadı. Şikayetlerinle ilgili bir de kan tahlillerini gördükten sonra konuşmak istiyorum seninle.
Yüzündeki o sinsi, sinir bozucu gülümsemenin yavaş yavaş silinip yerine zort oluşunun ifadesinin yayılmasını zevkle izlerken dışardan bunu belli etmeyerek devam ettim.
-Ha tabi şu anki halsizliğinin de olası sebepleri kan tahlilinde, varsa, görünecektir. Sana ona göre takviyeler yazarım. Takviye D vitamini alıyor musun?
Gözlerini kırpıştırarak bana baktı. Konuşmak için ağzını dahi açamıyordu resmen. Sonunda onu mat etmemin bir yolunu bulmuştum, buradan çıkışta kutlayacaktım bu zaferimi. Onu böyle cümle kuramayacak hale getirmenin tek yolu aşırı ciddiyetti. Dün gece aklıma gelmişti bu detay. Liseden beri askeri disiplinle büyümüş bir adamın sivil birini ciddiye almasının tek yolu ona sahte bir disiplinle karşılık vermekti. Sivil olduğumu unutmasını sağlayacak kadar ciddiyetle seansları yaparsam bana saygı duyacak ve beni ciddiye alacaktı. Yani bu taktiğin işe yaramasını ve öyle olmasını ümit ediyordum.
-Daha önce D vitamini kullandın mı hiç? Takviye olarak?
-Ha...Hayır...Sanırım?
-Anladım. O zaman tahlillerin elime geçene kadar sen yine de bol bol güneş ışığı almaya bak. Avuç içlerin yukarı bakacak şekilde güneşe doğru dön ve bir kaç dakika bekle. Güneş kremi sür tabii öncesinde, ne olur ne olmaz.
-Güneş kremi?
-Evet, D vitamini alayım derken kanser olma sonra.
-D vitamini ne ya?
-Eksikliğinde halsizlik, sinir ve uykusuzluk yapan bir şey. Sende üç belirti de var...
Bakışlarıyla resmen yargılıyordu beni. Bense kendimi gülmemek için zor tutuyordum.